KONYA HABER
Konya
Açık
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3197 %0,23
48,8110 %0,44
4.909,85 % 0,51
Ara

İnsanların yüzü neden asık?

YAYINLAMA:

Farkında mısınız bilmem ama son zamanlarda insanlarımızın yüzü asık gibi. Evde, işte, çarşıda, pazarda, parkta, bahçede mutsuzluk hakim. İnsanların yüzü gülmüyor.

Akla gelen ilk şey ekonomik koşullar olacaktır. Hayat pahalılığı, zamlar vs… Sıralama mümkün. Doğrudur, dünyanın içerisinde bulunduğu bir gerçek var. Hayat şartları çok çok zorlaştı. Sadece bizde değil tüm dünyada insanlar fiyatlara yönelik tepkilerini gösteriyor. Göstermelidir de. Ancak sanki bizdeki bu mutsuzluğun sebebini tümüyle ekonomi bağlamak doğru değil. Zira insanların alım gücü yerinde. Çarşı, pazar hareketli, AVM’lerde iğne atsan yere düşmüyor. İnsanlar bu pahalılıkta alışveriş yapmak için mağaza mağaza geziyor.

Peki neden mutsuz bu insanlar?

Doğrusu anlamak mümkün değil ancak bencillik kaynaklı olabilir. İnsanlar tamahkâr değil, elindekiyle yetinmiyor. Hep daha fazlasını istiyor. Elbette herkes daha iyisini, en iyisini ister. En iyi işte çalışmak, en yüksek maaşı almak, en güzel evde oturmak, en konforlu arabaya binmek hepimizin hakkı. Ama tamah etmek, bencilce düşünmemek de gerekir.

Mutluluğun formülü çok basit. Önce birbirimizi seveceğiz.

Ev hayatına bakalım; ailenin her ferdi birbirinin mutluluğu için çaba harcamalı. İmkanlar dahilinde geçinmenin yolunu bulup, mutlu olmalı.

Okulda öğretmenler de öğrenciler de hem birbirine hem de öğretmenine / öğrencisine karşı sorumluluğunun bilincinde olmalı. Sevip, saymalı… Veliler de önce “öğretmencilik” oynamayı bırakıp bu işin uzmanı öğretmene saygılı olmalı.

İşveren sadece kendisini düşünmemeli, “Tamam ücretini alıyor ama bu işçi beni seçmiş, benim için çalışıyor. Şirketimi büyütmek için emek harcıyor” demeli. Çalışan da “önce işim, iş varsa ben varım” diyebilmeli.

Gülmeyi öğrenmemiz lazım. Bunun yolu da birbirimizi sevip saymaktan geçiyor. Gülümsemenin sağlık üzerindeki olumlu etkisi herkesin malumu. Gülümseme anında 17, kaş çatma anında ise 43 kas çalışıyor. O halde hep birlikte gülüyoruz… J

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *