Gözler kalbin aynası mıdır?
Gözlere Bakarak Yalan Söylendiğini Anlamak Mümkün mü?
Bir insanın yalan söylediğini anlamanın en kolay yolu gözlerinin içerisine bakmaktadır. Çünkü gözler kalbin aynasıdır ve aslında içimizden geçirdiklerimizi yansıtır. Örneğin yalan söyleyen insanlar gözlerini karşısındakinden kaçırırlar. Hatta bir insan, yalan söylüyorsa, gözünü spesifik olarak sağ tarafa kaçırır. Gerçek mi? Tabiki değil. O zaman gerçek ne?
Gözlerin kendisi yalan söylemeyle (veya içimizden geçenlerle) ilgili neredeyse hiçbir bilgi vermez, gözlere bakarak anlayabilecekleriniz oldukça sınırlıdır. Asıl olarak vücudun ekstremitelerinde (kollar, eller ve bacaklarda) mevcut olan değişimler insanların gerçek düşüncelerini ve yalan söyleyip söylemediklerini yansıtır. Ayrıca göz kaçırma davranışının yalanla hiçbir ilişkisi tespit edilememiştir. Hatta araştırmalar, tam tersine veriler tespit etmiştir.
İddianın Kökeni: Gözler, iletişimde önemli bir organ olduğu için, spesifik davranışlarından spesifik durumların anlaşılabileceğine yönelik bir algı vardır. Belirli duyguların ifadesi birçok kültürde ortak olsa da, yalan gibi genel bir davranışın gözler gibi spesifik bir organda evrensel bir karşılığı yoktur.
Bu konudaki bilgiler neler gelin bir tarama yapalım:
Son zamanlarda psikolojinin ve etolojinin (hayvan davranış bilimleri) bir alt dalı olarak yükselişe geçen Beden Dili Bilimi alanında birçok kapsamlı araştırma yürütülmektedir. Özellikle de yalan söylemenin tarafsızca anlaşılabilmesi konusunda detaylı ve yüksek teknolojiden faydalanılan çalışmalar yapılmaktadır. Bu araştırmaların temel amacı insanların sözlerinden çok otonom sinir sistemi (kontrolümüz haricindeki sinir sistemi) tarafından oluşturulan tepkilerin yakalanarak değerlendirilmesini sağlayabilmektir. Bu konuda yazılan makalelerin sayısı her geçen yıl katlanarak artmaktadır. Gözlerimizin yalanla ilgili verdiği en önemli bilgi, göz bebeklerinin büyüyüp küçülmesidir. Çünkü bu refleksi bilinçli olarak kontrol etmemizin bir yolu yoktur. Ancak göz bebeklerinin hareketi, bireyin heyecanlanıp heyecanlanmadığına bağlı olarak büyüyüp küçülür. Bu sebeple profesyonel yalancılar kendilerini sakin tutmayı bilecekleri için muhtemelen göz bebeklerinde bir değişim olmayacaktır. Yine de günümüz poligraflarında (yalan makinası) göz bebeklerindeki değişim önemli bir araçtır. Bunun haricinde gözün yalanla ilgili bilgi vermesi mümkün değildir. Göz çevresindeki organlarımızın (kaşlar, göz kapakları, vs.) yalan söylerken farklı davranışlar sergilediği bilinmektedir; ancak tam olarak nasıl bir değişimin yalana işaret ettiği araştırılmaktadır. Mikroifadeler denen ve sadece birkaç milisaniye boyunca yüzümüzde beliren ifadeler, insanların gerçek duygularını göstermek konusunda oldukça faydalıdır. Ancak ne yazık ki bu ifadeleri kolayca tespit etmenin bir yolu yoktur (çok fazla pratik yapmak haricinde). Bu yüzden daha büyük boyutta işaretler incelenmektedir.
Yapılan hiçbir araştırmada göz kaçırma davranışının yalanla doğrudan bir ilişkisi olduğunu göstermemektedir. Tam tersine, yalan söyleyen insanların yalanın kurbanının yüzüne daha sabit bir şekilde baktığı, böylece yalanının inandırıcı olup olmadığını takip ettiği tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalar, yalan söyleyenlerin kol, bacak ve el gibi uzuvlarında aşırı aktivite ve jest artışı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla yalanın asıl belirleyicisi, sabit bir davranıştan çok, bir bireyin normaldeki davranışlarından sapmasıdır. Bu sapma tespit edilmeli ve ondan sonra yargıya varılacaksa varılmalıdır (asla kendinizi davranış bilimlerinde eğitmeden insanları bu şekilde yalancılıkla yargılamayınız!).Beden Dili Bilimi'nde asıl önemli olan "baseline" (taban çizgisi) olarak adlandırdığımız ve insanların normaldeki davranışlarını belirleyen sınırlardır. Bu sınırlar dahilinde, bir bireyin normal davranışlarını sergilediğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla normalde bir insan herhangi bir şey anlatırken aşırı fazla jest ve mimik kullanıyorsa, bu kişinin normal davranışı bu olabilir. Önemli olan bu normal davranıştan (taban çizgisinden) olan sapmalardır. Yani aşırı jest ve mimik kullanan birinin, birden durgun bir anlatım biçimine geçmesi yalan belirtisi olabilir. Bu sebeple evrensel bir yalan belirtisi tanımı yapılamaz ve bu yüzden de göz kaçırmanın veya göz hareketlerinin genelgeçer bir yalan tanımında yeri yoktur. Göz kaçırmanın verdiği asıl mesaj, kişinin sorunun cevabını düşünüyor olduğudur veya içinde bulunduğu durumu değerlendiriyor olduğudur. Bu sebeple sorunun soruluş biçimi ve niteliği de çok önemlidir. Bir kişinin eğer ki o anda kafası karışık değilse ve bundan eminsek, adını sorduğumuz bir soruya anında cevap verebilmesi beklenir. Ancak bir kişiye bir önceki akşam saat 6'da nerede olduğunu soracak olursanız, elbette düşünme süresi olacaktır ve bu süreçte gözünü sizden kaçırabilecektir. Bu, asla ve asla bir yalan belirtisi değildir. Dolayısıyla bu alanda çok uzman kişilerin görüşleri ve tespitleri haricinde göz kaçırma hiçbir zaman tek başına yalan belirtisi olarak kabul edilemez. (Kaynak: Çağrı Mert Bakırcı’dan ve bilimsel kaynaklar). Sağlıklı kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.