Tufan Soydabaş

Tufan Soydabaş

Hayata dair güzellemeler

Hayata dair güzellemeler

Bahçemde oturmuş, bir hafta kadar önce sipariş ettiğim, fidanları ekecek ve toprağı kazacak bahçıvanı bekliyordum. Bu işler de oldukça titizdim, tabi benim açımdan düşünmemek elde değildi. Neyi diyeceksiniz? Tabii ki bahçıvanı!   Gelecek adamın iri yarı, kaba saba konuşan,   mesleği ile ilgili, konularda eyyamcılık yapan, şunu şöyle yapalım, işime karışmayın, etrafımda fazla dolanmayın diyen ve aldığı parayı bir an evvel alıp gitmek isteyen, işinde özensiz birini bekliyordum

Tabii zihnim beni mütemadiyen meşgul ettiği için, zihnimin içinde ki düşünsel kargaşa silsilesi bitmiyordu. İçimden muhtemelen bu kişi, kendi mesleği ile ilgili bir icraatı olmamış bahçıvanlık mesleğine kalmış ve bu işten de nefret eden biriydi diye düşünmeye habire devam etmekteydim.

Bunları düşünürken, omuzuma bir el dokundu “Affedersiniz, bahçesine fidanları dikileceği kişi siz misiniz?

 “Evet’’ dedim. Karşımda ki kişi oldukça nazik ve naif cümleler kuran naif birisiydi. Şaşırmamak elde değildi.

Kazmayı eline aldı başladı toprağı kazmaya bir taraftan da konuşuyordu, “Ne güzel toprak, toprak gibisi var mı? Kazdıkça insanın kazası geliyor.” Şaşırmıştım. Bir ara gökyüzüne baktı, sol elinde kazma, sağ eli belinde, “Bugün hava çok güzel” havada süzülen kuşa ıslık çaldı, adeta kuş ile konuşurcasına…

 İşini severek yapan ve etrafını böyle güzelleştiren insana, hayatımda pek rastladığım söylenemezdi. Hatta etrafına çocuklar toplandı, onların kendi işine müdahale etmesine bile ses çıkarmadı. Onlara toprağı şöyle kaz, fidanı şöyle koyacaksın gibi güler yüzü ile yönlendirdiği bile oluyordu. Ben bir an için durdum, hatta bu kişinin kendi mesleğini yapamadığından dolayı nefret ettiği bahçıvanlık işini yaptığını bile düşünmüştüm. Ama gelin görün ki yanılmışım.

Bu bahçıvandan sonra garip ama derin bir sessizlik yayılan bahçemde, o zamana kadar dikkatimizi çekmeyen kelebekleri bile görür olmuştuk. Hatta mahallenin çocukları bile zaman zaman bahçeme gelip bana o bahçıvanın bir daha gelip gelmeyeceğini bile sıkça sorar olmuşlardı. Ne kadar güzel değil mi?

Buradan elbette herkes kendine göre bir yorum ve güzellik çıkarmıştır. Ama ben derim ki, ön yargılı olmayalım, yaptığımız işe zihinsel güzellik babından olumlumalar yaptığımız zaman, kendimize iyi geldiği gibi etrafımızı da güzelleştirdiğimizi fark edeceğiz. Tıpkı bu hikâyede olduğu gibi. Sadece hayata pozitif, sevecen, anı yaşayan güzellikleri keşfeden akılcı olumlumalar yapalım bu kendi elimizde.

(Not: Bu satırları yazarken, maalesef Konyaspor’ un değerli futbolcusu Ahmet ÇALIK’ın elim bir trafik kazasında hayatını kaybettiğini öğrendim. Çok üzgünüm. Yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dilerim. Konyaspor camiası ve Türk futbolunun başı sağ olsun. Sevgi ile kalın.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tufan Soydabaş Arşivi