Tufan Soydabaş

Tufan Soydabaş

Su gibi aziz ol…

Su gibi aziz ol…

Küçükken büyüklerimize su verip, onlar  bu ikramı içerken susuzlukları giderildiğinde hep bu söz kulaklarımızda çınlardı. “Su gibi aziz ol.”  Su aslında bir can hatta candan öte bir ögedir. Siz hiç suya iyi şeyler söylediğinizde, hatta onunla güzel şeyler konuştuğunuzda suyun kristaloit yapısının fevkalade ahenkli bir yapı alıp size şifa sağlayan bir varlığa dönüştüğünü  biliyor muydunuz?  Bunu bende bilmiyordum ama gelin görün ki gerçekten öyle...

Gelin suyun felsefi öğretisine bir başka bakış açısından irdeleyelim: Mesela dağdan akan bir su, en az dirençli yolu seçer.  İşte size bir öğreti, hayatımız bizim için su gibi akıp giden bir zaman ise burada çıkarılan ders, hayat seçimlerden ibaret ve sizin için en az dirençli olduğunuz kanaatine vardığınız seçeneğe tutunmak sizin için isabetli olabilir.

Diyelim ki önüne bir kaya çıkmış olsa, su yine akmaktan vazgeçmez tabiki serseri bir şekilde de kayaya çarpmaz. Peki  ne yapar? Basittir etrafından olaşır. Bunun felsefi öğretisi ne olabilir? Hayatınıza çıkan engeller elbette var olacaktır. Bunlar daha çok insan bazındadır. Peki sürekli benimle uğraşan kişilerle uğraşmak benim için elbette zaman kaybı olacaktır. En iyisi onu görmezden gelerek, su gibi etrafından dolaşayım. Zaman ve enerji israfımın olmasın..

Diyelim ki çok büyük bir engel yani kayalar topluluğu çıktı. Suyun karşısında, etrafından dolaşacak ama namümkün çünkü etrafında da kayalar ve engeller var, peki sizce su bu konumda ne yapar? Birikir, birikir üstünden aşar demi.  Bunun felsefi karşılığı ne olabilir sizce? Sizi bilmem ama bana göre burada hedeflere giden yolda asla vazgeçme, sabırlı ol, “bir elin nesi var, iki elin sesi var” misali ortak akıl kullan manasındadır. Yani eskilerin değimi ile istişare et. Der gibi... Bunu hiç başaramazsa su uzun bir zaman diliminde damla damla kayayı deler. Buda sabır, metanet ve istikrar timsali bir hareketin benzeyişi olmalıdır.

Su devamlı akan bir varlıktır. Eskiler hani söylerler, akan su pislik tutmaz  derler ya, işte o kabilden. Burada da insana uyan timsali insanoğlunun değişim geçirmesi. Hiçbir şey durduğu yerde bir varlık gösteremez,  halbuki gelişim ve değişim ve ayak uydurma insan oğlunun hedefe ulaşmasında şart olan ögelerdir. Zira su, buhar olur, yağmur olur kar olur yani her halükarda fayda olur. İşte bunun adı değişimdir. Suyun elbette nihai bir hedefi vardır, o da okyanusa ya da denize ulaşmak. Bu konuda gayet esnek ve teslimiyet içerisindedir.  Bu akış içinde, çıkabilecek olumsuzluklara karşı kendini bu akış içinde dizayn eder yani ayarlar.

Ya suyun uyumuna ne demeli? Girdiği bardağın şeklini alır. Gelin buna da empati ve karşısındakinin bakış açısı ile hayata bakma diyelim. Beşeri ilişkilerde ki olumsuzluklara, empati yapmak  inanın bir  çok sorunu halledebiliyor. 

Şimdi bu felsefi bakış açısı ile ne gibi çıkarımlar yaptık sizce: Yaptığımız seçimlerde duyarlı olmak; engellere takılıp kalmamak bu çoğu zaman olumsuz zihinsel biz çokça meşgul eden düşüncelerdir; Sabır, metanet, istikrar; ortak akıla başvurmak; Daima gelişimin ve değişimin içinde olmak; empati, uyumluluk.

                Su hayattır dostlar, suyun olduğu yerde bereket olur,  medeniyet olur,  mutluluk, uyum ve sağlam bağlar olur. Ne dersiniz bizde de su suyun felsefesinden olsa, insan dünyayı daha yaşanır kılar mı? Cevap; elbette…  Sağlıcakla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tufan Soydabaş Arşivi