BAŞKANLAR VATANDAŞLA NASIL HELALLEŞECEK?
Bugün kimse için iyi bir şey yazamayacağım için şimdiden özür dilerim. Derdimiz,dertlendiğimiz konu Konya yani bizim şehrimiz. Kimin adına dertleniyoruz bizim insanımız yani kendi insanımız adına.
O zaman hemen başlayalım.
BU ŞİMDİ OKUL SERVİSİ Mİ?
Saat 08-08.30 arası.
Her sabah olduğu gibi klasik olarak Erenköy’den aşağıya doğru şehre doğru geliyoruz.
Ruh halimiz iyi, sağlımıza binlerce kez şükürler olsun sağlıklıyız, hürüz özgürüz, psikolojimiz yerinde. Evde işte hiçbir problem yok. Problem olmadığı gibi fazlası ile her şey var.
Bir baktık sağda radar var.
Bu şehirde bu teknolojide, bu kadar geliştirilmiş araçlar ve bu trafikte hâlâ sürücüler 50 kilometre hızla gitmek zorunda bırakan bir uygulama.
Hani şehri yöneten büyüklerimiz trafik akıcı olsun diye uğraşıyorlar, çok çalışıyorlar yaaa.
İki şeritli ve geliş gidişi olan gelişi gidişi arasında da yol refüjlerle bölünmüş iken bu yolda sabah 50 kilometre hızla gidilecek.
Üstelik bu güzergah üzerinde ne bir okul var ne de bir camii.
Neyse 50 kilometre hızla gidilecek de biraz sonra Dedeman kavşağında tüm trafik birbirine girecek.
Olacak tabii elbette şehri yönetenler ve polisimiz her şeyin en iyisini bilir.
Asla karşı değiliz.
Haaa benim hızımı merak edenler olur 52 kilometre hızla radar aracının yanından geçtim. Bu yol benim yolum, kaçta nerede ne zaman radarın olduğunu adımın “Uğur” olduğunu bildiğim gibi biliyorum.
Asla polise sitem de etmiyorum. Sitemim var mı? Var hem de çok büyük. Kime peki?
Bu yola 50 kilometre hızı koyanlara. Bizi bu hıza mahkum edenlere.
Ortalama 50 kilometre hızla biz ve bizim gibi tüm sürücüler Dedeman Otel’in bulunduğu dönel kavşağa girmek üzereyiz. Burası şehrin en rezil ve bulmacaya dönüşmüş göbeğidir.
Yine bu yola polis “dönen araca yol verin” tabelasını bile çakmak zorunda kalmıştır.
Solumuzdan trafik aktığı için frene bastık bekledik. Araçların hızı kesilince tam hareket ettik ki sağımızdan biraz sonra aşağıda fotoğraflayacağımız Okul Servisi aracının sürücüsü bizim öyle üstümeze geldi ki direksiyonu sola kırarark bizi öyle bir sıkıştırdı ki kornayı sonuna kadar basarak arkadaşı uyarmak zorunda kaldık. Çok şükür virajı hasarsız alarak İstanbul yoluna doğru ilerlemeyi başardık.
Bu dediğim anı bu bize inanmayan resmi görevliler TEDES kameralarından izleyebilirler. Sorulursa aracımın da plakasını da verebilirim.
Neyse biz de öyle mübarek biri değiliz ya. Takıldık arkadaşın peşine. Bu arkadaş Koyuncu bölgesine kadar o üst geçide kadar bir sağ şerit bir sol şerit tercihi yapıyordu(!) Çünkü içindeki öğrencileri okullarına yetiştirecekti(!)
Merak ettim dahası çok sinirlendiğim için direksiyondaki tepkimize bile tepki vermediği için bir yerde yakaladım muhteşem bir okul servisi imiş(!) ve minik öğrencileri servis ediyormuş(!) öğrendim.
(Ne olursunuz ünlem işaretini kullandık ise bilin ki aslı yok demektir)
******
KARAYOLLARI TRAFİK YÖNETMELİĞİNE
KONYA’DA UYMAK ZORUNDA DEĞİL MİYİZ?
Her zamanki gibi evden çıktıktan sonra evden çıkarken direksiyona oturduğumuz zaman bildiğim tüm duaları okusam da dün sabah bizim için yeni bir imtihan vardı sanki.
Geldikçe üzerimize doğru geliyordu.
Yukarıda söz ettiğimiz yolun gidiş istikametinin solunda büyük marka bir fırın var. Yolu gözünümüzün önüne getirelim durumu daha iyi anlayın diye açıklamaya çalıyorum.
Bu yolun soldaki iki şeridi üst geçide girer sağdaki iki şeride ise sağa dönüş bölümüne alır. Burası ileriye ikiye ayrılır en soldakinden yolun karşı yönüne geçilir sağ ise Adman Menderes Haline doğru kıvrılır.
Okul aracını saldık, dualarımızı okumaya başladık ve yolun en sağına geçtik.
Yolun en sağı ise her zaman için bu mesai saatlerinde koca koca şehirlerarası otosbüslerin fabrikalarının servis araçları olduğu için onlardan tutun dolmuş ve özel otolara kadar yolcu indirme ve bindirme müşteri yeri alma ve bırakma yeridir.
Yani bu şeridin yürümeyeceğini bile bile buraya girdim.
An geldi tamamen durduk, bekledik.
Ve en sonunda şu dörtlüleri yanan aracın arkasına geldik dayandık.
Bekliyoruz ki araç durmuş sol sinyalini verecek ve kalkacak ya.
Hareket yok.
Bu kez kornaya bastık üç kişi birden sağ cama fırladı.
“Ne basıyorsun kornaya” diye
“Yürü kardeşim, bak bekliyoruz” dedim
Gençlerden biri nerede ise yanımda oturacak, insana yumruğu yapıştıracak. Öylesine öfkeledi. “Görmüyor musun kaza var.”
Ben de ona bağırdım “Kardeşim kaza varsa aracın arkasına reflektörünü koysana. Bütün araçlar benim gibi buraya kadar geliyor sonra sola doğru yola çıkacağız diye cebelleşiyoruz.
Ve fotoğrafı o anda çektim bağıran bizi dövmek isteyen değil araca yönelen arkadaş “Tamam hacı amca yürü” dedi ve hemen aracın arka kapısını açarak bir şeyler çıkartmaya çalışıyordu.
.....................
Şimdi bütün bunları bu yol kameralarndan incelendiği halde adama sormazlar mı?
Allah şahit ben burada böyle park yapan trafiği aksatan dakikalarca dörtlüleri yakıp bekleyenlere ceza yazılırken rast gelmedim.
Gazeteye geldim, bildiğimi sandığım bolömü okudum. Karayolları Trafik kanununda reflektörlerin kaza anında nereye kaç metre ara ile konması gerektiğini okudum.
Şimdi bunu yapana ceza yazılmayacak sonra şuna ya da buna ceza yazılacak.
Asla ama asla polisimize ve Emniyet Teşkilatımızın fedekar mensuplarına sitemim yok.
Burada tüm sitemim şehrin, Konyalının en büyük sorunu haline gelen trafik işine çözüm bulmayanlaradır.
Daha okulların yarısı açıldı bu durumdayız.
Daha yağmur, kar düşmedi. Vatandaş haklı iken haksız duruma düşüp karakolluk olacaksa birileri bunun hesabını veremez vebalini ödeyemez.
Ben de kulluk hakkımı helal etmem.
Bu kadar açık ve net.
*******
BU FABRİKATÖRÜN HAKKINI NASIL ÖDEYECEKSİNİZ?
Buyurun aksini iddia edebilecek bir babayiğit varsa bu sütunlar kendisine de açık.
İnanmayanlara bir zaman Türkiye markası olan ama battığı için, batırıldığı için elin işinde çalışmak zorunda kalan insanımıza yaptığımızın tarihli fotoğraflı belgesi;
................
Yıl 1963. Konya’ya gelen bir aile buraya bu iş yerini yapıyor.
Burasını şöyle tarif edelim Meram Belediyesine 500 metre mesafede. 2005’te buralar yıkılacak deniliyor. İşyerinin elektriği suyu kesiliyor. O gün için sanayi odasına gidiyorlar. Elektrik su tekrar açılıyor. 9 ay sonra 2005’in sonunda vatandaş buradan çıkartılıyor.
Bu gördüğünüz binalar ancak ve ancak 2020 yılında yıkılıyor.
Yani bu çağda bu teknolojide ve Konya’nın en muhteşem 15 yılında bu binalar yıkılamıyor. Ya da vatandaşı çıkartıp yıkmıyorlar değil mi?
“Burası ne istimlak edildi ne de şunu yapabirsiniz” demediler diyen dünün fabrikatörü bugün çoluğuna çocuğuna bakmak için el kapısında çalışmak durumunda kalan insanımız bize anlatmaya devam ediyor, “Buradaki sıkıntıdan dolayı işyerimi sattım onlarda konkordotaya gittiler. Paramı pul olarak az bir şey aldım. O gün için burada 170-180 çalışanın vardı. Türkiye'nin en başarılı 5-6 tesisinden birisinin sahibi idim. Şimdi bir yerlere sektörüm ile ilgili olarak danışmanlık yapıyorum. Arsama şimdi 15 -16 daire düşüyordu. Orada bir dairenin fiyatı 1.200- 1.500 arasında. Satılacaksa satsaydım kaybımı düşünebiliyor musunuz? Yine de halime şükrediyorum. Hepsi bu kadar. Hakkımız da hayırlı olan budur diyoruz. Selamlar...”
...........
Şimdi bu arsalara ne mi yapılıyormuş?
Ben kibar yazayım siz anlayın.
Ön tarafına kaymakamlık binası arkasına da dev bina projeleri.
Tamam bugün için vatandaşı korkutttuk. Bileğini büküp, bitirdik. Peki sizce Cenab-ı Allah’ın katında ne yapacaksınız?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Nutuklar fikirleri saklamak için atılır
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Allah’tan devletten korkup kuldan utandığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.