Devlet normalleşti mi, millet anormalleşti mi?
Sayın Cumhurbaşkanımızın son açıklamalarını hissederek dinlemeye çalıştım. Hatta bazı cümlelerini not aldım. Daha önceki açıklamaları da ajandamda.
Niye mi?
Yanlış yapmak istemiyorum, hata yapmak istemiyorum. Ve zaman içerisinde kimin dediğine inanmam gerektiğini ve onun da sonunda kimin haklı olacağını zaman içerisinde nasipse görmek istiyorum.
Türkiye genelinde ve uluslararası platformda Türkiye Cumhuriyeti devleti adına Sayın Cumhurbaşkanımıza güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz?
Diğer taraftan şehirde çevremizde paraya yön verenlerden, işçi çalıştıranlardan, üretim yapanlardan duyduklarımıza inanmayacak mıyız?
İşte tam bu noktada bazı şeyler üst üste konduğu zaman örtüşmüyor.
Buradan bir kez daha söylüyorum Cumhurbaşkanımızın bugüne kadar dediklerine ve bundan sonraki diyeceklerine inandım ve inanacağım.
Ancak bazı detayları ben de anlamıyorum.
Bu zıkkım hastalığın önlenmesi konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere seslenerek “açık plajlara gitmeyin” dedi.
Ama sizler de biliyorsunuz, bizler de biliyoruz şu anda plajlar da insanlar üst üste, et yığını haline gelmişler.
Alanya ve Antalya basınından haberler paylaşılıyor, “Ruslar işgal etti” diye.
İstanbul’dayız havaalanlarından Rus kafileleri taşıyan servisleri görmelisiniz.
Bu konuda sosyal medyadan gördüğüm şu karikatür bizi, sahillerimizi, plajlarımızı ve virüsü en güzel şekilde özetliyor:
Sayın Cumhurbaşkanım; plajları niye açtık? Hadi bizim yerli halka açtık başta Ruslar olmak üzere ülkelerinde kendi yönetimlerinin hastalıkla baş edemediği ülkelerin insanlarına niye karantinasız bir şekilde plajlarımızı açtık?
Neyse bu işler benim becereceğim ve anlayabileceğim şeyler değil, büyüklerimiz ne derse hele hele Sayın Cumhurbaşkanımız ne derse odur.
******
ŞİMDİ GELELİM YÖNETENLERİN NORMALLEŞME SÜRECİNE KÖTÜ BİR ÖRNEK…
Bu konuda da sağ olun siz değerli okurlarımız ve dostlarımız bizi uyardılar.
Sayın Cumhurbaşkanımız yeni normalleşme sürecini haftalar önce aylar önce resmen ilan etti değil mi?
Peki devletin bu normalleşme sürecinde Ulaştırma Bakanlığı ve Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü bu normalleşmeden haberdar mı?
Duyuyoruz ki Ankara ve İstanbul’a gitmek isteyen oradan şehrimize gelmek isteyen insanlarımız yer bulmakta güçlük çekiyorlarmış. Mesela hâlâ Ankara’ya bir sabah bir akşam sefer varmış.
Niye bu seferler normal sayıya yani pandemi öncesine dönmüyor? Tamam devlet işin ucunu sallarsa millet olarak biz de zincirlerimizi kırarız, öyle sakin sessiz çabuk kabullenen bir millet değiliz. Zaten biz bize özgü olan bu davranışlarımızla övünmüyor muyuz?
O zaman naçizane gelin normalleşme sürecinde plajları herkese ve her şeye tam olarak açtığımız gibi vatandaşın ulaşım sorununu da tam olarak çözelim ne dersiniz fazla bir şey mi istedim?
******
BU İNSANLARIN İSYANINDAN HABERİNİZ VAR MI?
Pazartesi günü ikindi saatlerinde yerim dostumuz abimizden şu bilgiler ve fotoğraflar bize ulaştı; “Uğur bey. Konya Hüyük. İmrenler Yolu 1 ay içinde 4 tane ölümlü kaza oldu. Onun dışında onlarca maddi hasarlı kazalar oldu. Karayolları kamulaştırma yaptığı halde yıllardır uygulamıyor. İstenen alt geçit. Yol kavşağı. Bir tarafı Beyşehir’e. Bir tarafı Hüyük ve Isparta Yolu diğer tarafı Konya Yenidoğan… Her yıl yüzlerce kaza oluyor. 1 hafta önceki kazada 6 yaşında çocuk ve annesi maalesef ağır yaralandı ve komadalar. Bugünkü kazada ise 30 yaşındaki genç ölürken, anne ve babası ağır yaralandı. Protesto ediyoruz, ölüm yolu istemiyoruz” diyor ve bölge halkının erkekli kadınlı isyanını eylemini fotoğrafları bize ulaştırıyordu:
******
BİLİNÇLİ VATANDAŞ BÖYLE OLUR!
Dün sabah saatlerinde bir vatandaşımız isyanlara oynuyordu
“Yeni Selçuk mahallesi metanet sokak” saatlerdir elektrik yok su yok diyordu.
Aynı duyarlı okurumuz iki 3 saat sonra şu fotoğrafı gönderiyor ve altında da şu cümleleri bizimle paylaşıyordu.
“Bizim buraya elektrik veren trafoda patlama olmuş gece sesi duyduk ama kaza zannetmiştik”
İşte bizim insanımız bu şehrin güzel insanları böylesine duyarlıdır biz de kendilerine teşekkür ediyoruz.
******
BİZİM ABİLERİMİZ BİZE YETER
Hani bazen isim vermeden bir büyüğüm, bir abimiz diyorum ya bugün o abilerinden birinin sitemini yazacağım ve de ismini vereceğim. Bir ayda 30 günün en az 15-20 gününü başta İstanbul ve Almanya olmak üzere Konya dışında geçiren ama nerede olursa olsun hani derler ya iki eli kanda da olsa bizi günlük olarak takip eden, zaman zaman uyaran, zaman zaman görüşleri ile ufkumuzu açan büyüklerimizden biridir Erol Küçükbakırcı Bey. Erol abi dün öğle saatlerinde aradı ve özetle şu cümleyi söyledi; “Uğur abi sen sen ol bir daha kendin için yerel gazeteci, küçük gazeteci deme, kime kızarsan kız. Zira sen bu şehrin yaşayan hafızasısın”
Peki Erol abi peki; ama bazen bazı şeyler inan içimi acıtıyor.
******
SEVDİĞİMİZ BELEDİYE BAŞKANLARININ SAĞLIĞINDAN ENDİŞELİYİM
İsim vermeyeceğim, yakınlarını ve ailelerini üzmeyeceğim ama bu salgın zengin fakir, belediye başkanı emekli dinlemiyor; kimin zayıf anını ya da kimin boş anını bulursa yakalıyor ve pençesine alıyor. Evet şu anda bir belediye başkanımız korona yüzünden yoğun bakımda ve oldukça ağır bir tedavi görüyor.
Pazartesi akşamı bu bilgi bize ulaşınca pazar günü yine çok sevdiğim değerli bir belediye başkanımız olan Cihanbeyli Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Kale’nin bizzat paylaştığı fotoğraflardaki bu rahatlığı ve o anki boş bulunmuş hali beni üzdü. Aman sayın başkanım sizin nezdinizde tüm okurlarımızdan rica edeceğim. Ne olur biraz daha dikkat!
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Değişin; anlamak istemeyenlere anlatmayın, sizi hiçe sayanlara tahammül etmeyin, size sırtını dönenlere bir daha taviz vermeyin, sizi kullananlara bir daha fırsat vermeyin…
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Özellikle orta ölçekli ve küçük esnafın zor günler geçirdiği bugünlerde sade vatandaşın da sadece karnını doyurmaya çalıştığı yine bugünlerde alışverişlerde fırsatçılığı bırakıp, karşılıklı empati yapmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi adam oluruz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.