Uğur Özteke

Uğur Özteke

HANGİSİ KONYA, HANGİSİ İSTANBUL?

HANGİSİ KONYA, HANGİSİ İSTANBUL?

Yazımızın başlığını görünce hemen “Ooooooo amma da abarttın!” demeyin.

Dememelisiniz de.

Çünkü elbette İstanbul’un nüfusu, İstanbul’daki araç sayısı veee Konya’mızın nüfusu, Konya’mızın araç sayısı ortada.

Ama bu oranlara bakıp şehrin trafiğinde olan insanların trafikte çektikleri çileye örnek olması için kendi çektiğim dört fotoğraf karesini paylaşmak istiyorum.

Buyurun birlikte bakalım;

 

HANGİSİ KONYA, HANGİSİ İSTANBUL?

HANGİSİ KONYA, HANGİSİ İSTANBUL?

HANGİSİ KONYA, HANGİSİ İSTANBUL?

HANGİSİ KONYA, HANGİSİ İSTANBUL?

 

Evet birinci fotoğraf karesi İstanbul, 2, 3 ve 4. fotoğraf kareleri ise bizim şehrimizden.

Bunların hiçbiri özel olarak seçilmiş gün ya da saat, zamanı dilimi filan değil.

Doğaçlama, sinirlendikçe, aklıma geldikçe çektiğim onlarca kareden bazıları.

İstanbul trafiği adamın aklını alır.

Doğru mu? Doğru.

İstanbul’da trafik yoğunluğu dünya şehri olarak bir yerde su götürür mü? Götürür.

Aslında asla İstanbul-Konya trafiğini kıyaslamak gibi bir niyetimiz yok.

Haaa bunu yapanda da akıl yoktur derim.

Sadece şehrimizin daha yağmur yağmadan, kar düşmeden hatta şehrin normal trafiğinin yarısının bile olmadığı (Okul servisleri başta olmak üzere pandemi nedeni ile devlet daireleri bile yarım personel ile çalıştığı için trafikteki yoğunluk ciddi oranda azaldı) günlerdeki trafik özellikle sabah akşam saatlerinde Konya’nın geleceği adına çok çok çok büyük bir sorun oluşturmaya aday durumda.

............

Dün altını çizdim.

Başkan Uğur İbrahim Altay ve ekibinin bu konuda çözüm oluşturabilecek ve son derecede doğru, yerinde birkaç alternatifli projesi var.

Ama işte o koltuk var ya o koltuk.

Sadece Uğur Başkan için değil, kim nerede hangi koltuğa oturursa adamın elini ağzını dili bağlatır.

Çünkü zirvelerde rüzgar çok serttir.

Zirvenin kayası, taşı ağırdır.

Çünkü o fırtınaya dayanmak zorundadır.

Ah Uğur Başkan, Büyükşehir Başkanı olmasa neler yapardı neler! Dahası taaak diye bu sorunu nasıl da çözerdi çok iyi biliyorum. İnanıyorum.

Ama o koltuk var ya o koltuk.

Gözü kör olsun o koltuğun.

Geçelim başka bir konuya.

******

ZAFER’DE AİLECEK YEMEK YEMEK MÜMKÜN DEĞİLMİŞ

Dün bir dostum anlatıyordu. Dahası anlatmadan da bize şöyle bir gönderme yapıyordu, kibarca “Uğur abicim sizden bir ricam olacak. Ama tabi yazabilirseniz (!).

Geçen gün eşim ve çocuklarımla uzun bir aradan sonra Zafer’de bir akşam yemeği yiyelim istedik. Abi yemin ediyorum lokmalar boğazımıza dizildi. Her lokmada masanın yanına bir çocuk geliyor ve para istiyordu.

Çocuklar yüzümüze bakarken biz nasıl yemek yiyebilirdik ki?

Burası Zafer Meydanı, Konya’nın göbeği. Vallahi abi işletme sahibi kovuyor, arkasını dönüp giderken başka bir çocuk masaya yaklaşıyordu.

İnanın ne umutlarla mutluluk içerisinde gittiğimiz yemek sonuç itibarı ile burnumuzdan geldi” diyordu.

Açık söyleyeyim her caddede her önemli kavşakta aile boyu minik yavruları kucaklarında dilenen kadınlar, el ele tutuşmuş kız çocukları dileniyorlar.

Hadi gündüz dilenmeye dileniyorlar da.

Akşam hava karardıktan sonra bu çocukların hâla mesai gözetmeksizin dilenmesinin adı nedir?

Hava karardıktan sonra en büyük korkum, araçların arasında dolaşan çocuklara bir aracın çarpmasıdır.

Allah muhafaza böyle bir durum olduğu zaman alın başına b....yı.

Ayıklayın pirincin taşını.

Çocukları dilendirenlerin tutun da göz yumanlara kadar bu işin vebali çok büyük.

******

YİNE KORONAYI GÖZARDI EDİYORUZ

Yine yalan dünyanın peşine düştük ve tam gaz koşturmaya başladık.

Yoksa unutmadık da ölümcül salgını kâle almaz olmaya mı başladık ne dersiniz?

Belki sokakta caddede sohbetlerde o ilk aylardaki titizliğimiz ve tedirginliğimiz kalmasına kalmadı.

Ancak hâla sabah akşam en yakınlarımızdan eşten dosttan korona olunduğuna dair karantina hatta hastanelelerde yatışların olduğu konusunda inanılmaz bilgiler geliyor.

Bu işin genci, yaşlısı kalmadan sürüyor.

Hatta hatta evlerinden çıkmayan çok az sayıda aile yakınını kabul eden yaşlılarımızın dahi hastanelik olduğunu öğrendiğimiz zaman yıkılıyoruz.

Bu demektir ki taşıyıcılar korkunç rakamlara ulaşmış durumda.

Bunda da ilk sırayı işin farkında olmayan çocuklar oluşturuyor.

......

Eğer siz de benim gibi “Bu saatten sonra yapacak bir şey yok. Her şey Allah’tan. Salıkçılarımız da doktorlarımız da bu konuda deneyim sahibi oldular. Millet de ayakta atlatıyor artık”  diyorsanız çok büyük bir hatanın içerisindeyiz.

Artık hastanelerde yaşanılanları duymayanımız kalmamıştır.

Kendimizin ya da sevdiklerimizin, canlarımızın aynı acıları, ağrıları çekmesini istemiyorsak, Allah korusun onları kaybetmemek istiyorsak, gelin haydi yeniden kendimizi bir daha sıfırlayalım

Ne dersiniz. Var mısınız?       

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Her insanın kıymeti ahlakının güzelliği kadardır

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Yayalarımız kendilerine yol veren araç sürücülerinin önünden geçerken hâla telefonda mesaj yazmanın rahatlığı ve galesizliği içerisinde olmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi