Osmanlı, Osmanlı demekle Osmanlı olunmuyor işte
Her hafta sonuna girerken insanların birbirine en çok sorduğu soru “Hafta sonu yasakları kalkıyor mu?”... oluyor. Bize de en çok bu soru soruluyor.
Vallahi yasakların kalkıp, kalkmayacağını Sayın Bakan Koca bile kestiremiyor ki biz vatandaş olarak bilelim.
Bir ülkede bir konu hakkında bu kadar çok konuşan olursa o konuda hiçbir güzel gelişme olamaz.
Bu konuda bizim çok güzel de bir atasözümüz var değil mi?
“Horozu çok olan köyde sabah geç olur”...
........
Sanki atalarımız bu sözü tam bugünler için bize söylemişler.
Ülkenin sağlıktaki bir numarası, karar vericisi Sayın Bakan Koca yarınını göremiyor ki biz ya da başkaları görebilsin.
******
YILLARDIR BEYNİMİ SARAN SORUNUN CEVABINI BULDUM
Son zamanlarda birileri belki siyasi olarak belki de topu başkasına atmak adına “LİYAKAT... LİYAKAT” der dururlar değil mi?
Bir de bizim TBMM’de Cumhurbaşkanlığında çalıştığımız günlerde siyasiler yanlarına hep akıllı çok zeki tecrübeli insanlarla çalışıyorlardı.
Oralarda mesela rahmetli Süleyman Demirel, rahmetli Turgut Özal’ın ekipleri muhteşem beyinlerdi. Beyin olmanın ötesinde beyefendi isimlerdi.
Son yıllarda başta siyasette olmak üzere “gençleşme” adı altında bazı değerlerin kaydığını görüyorduk.
Ve biz de bunun gençleşme olduğuna inanmaya başlamıştık.
Tam kendimi de buna inandırmaya çalıştığım anlarda Haluk Ünaldı’nın yazısını okudum. Okudukça keyif aldım. Haluk Bey’in de izni ile bu yazıdan bazı şeyleri de alarak dünümüzü bugünümüzü ve yarınımızı sizlerin de projektörlerinizi yukarıdan yakarak okumanızı rica edeceğim.
..............
Fransız Matematikçi Andre Weil’in kuralı:
“Birinci sınıf insanlar, birinci sınıf insanları yanlarına alırlar, ikinci sınıf insanlar ise üçüncü sınıf insanları yanlarına alırlar.”
İşte olay bu.
Kendisini yetiştirmiş, kendisine güvenen ufuklu vizyonlu akıllı zeki yöneticiler her bakımdan kendilerini iyi yetiştirmiş, başarılı insanlarla beraber olmayı tercih ederler. Kendisini yeteri kadar geliştirme fırsatı bulamayan insanlar, yetkin insanları başarılı olarak yönetme konusunda sorunlar yaşayacağını düşündüklerinden, yanlarına kendisinden daha az yetkin insanları alırlar.
...............
Ben anladım siz de anladınız mı?
*****
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ HOCALARINI VE REKTÖR AKSOY’U KUTLUYORUM
Dün sabah saatlerinde Selçuk Üniversitesi senatosunun aldığı kararı öğrendik. Pandemi nedeniyle uzun süredir eğitim faaliyetlerini “uzaktan eğitim” metoduyla sürdüren Selçuk Üniversitesi artık yüz yüze eğitime kısmi olarak başlıyordu. Senatodan çıkan “HİBRİT EĞİTİM” kararının ardından yurtlarında açılması kararı alınıyor dahası senato KYK’ya bile yazı yazılması için düğmeye basıyordu.
Evet işte böylesine zor ve tarihi süreçte bu kararı alan tüm hocalarımızı ve rektör Prof. Metin Aksoy Hoca’yı kutlamak gerekir.
Bu karar tek yönlü bir karar değildir.
Öğrenciler, üniversite gençliği kafayı kırmak üzereydi.
Bu yaş grubu şehirlerinde her yere girip çıkabilirken sadece ve sadece derslerine giremiyorlardı.
Bu gençlerin psikolojini anlayabilmemiz için önce yürekli şekilde empati yapılması gerekir.
Bildiğim ve iddia ettiğim konu üniversite senatosunun bu karar derslerden önce, gençlerin eğitiminden önce gençleri kurtarmaya yönelik en doğru karardır.
İşin ekonomisi imiş, eğitim imiş orası bundan sonra gelir.
Büyüklerimiz gibi gençlerimiz özellikle de yerlerinde duramayan kanları kıpır kıpır atan bu nesil için süper kararı ayakta alkışlıyoruz.
*****
AŞI KONUSUNDA İYİMSERLİĞİMİZİ KORUYORUZ
Kabul edin etmeyin ama dünyadaki en büyük gerçek, günümüzdeki en büyük gerçek paran varsa güçlü isen senin dediğin olur. Bu gerçeği ülke bazında da, kurum kuruluş bazında da, kişi bazında da alırsanız alın para kimde ise güç onda demektir.
(Cenab-ı Allah’ın ilahi adaleti ise birinci kuraldır)
Bugünlerde virüse karşı tek silah gibi görünün aşı konusunda da dünyanın zengin ülkeleri kendi ülke nüfuslarının altı katına kadar aşıyı alıp kendi ülke insanlarını aşılamaya devam ediyorlar.
Bizde durum hızlı gitse de aşının arkası gelmez ise Sayın Bakan Koca’nın dediği gibi 50 milyon 60 milyon insanımızı iki kez aşılayamaz isek bu işte yaya kalırız.
Sağlık personeli aşılamayı gayet planlı hızlı ve güzel götürüyor.
Gözümüz gelecek yeni milyon milyon sayıdaki aşıda.
*****
BÜYÜKŞEHİR ÇOCUKLARI RİSKE ATMAMIŞ
Dün bir velinin bizi de uyarması ile gündeme gelen Büyükşehir’in şivlilikleri ile ilgili duruma dün yeni bir bilgi paylaşımı geldi.
Büyükşehir Belediyesi şivlilik konusunda velilere şu mesajı gönderiyormuş;
“Şivlilik hediyelerimizi 18.02.2021 tarihi itibariyle;
Saat:10.00-16.00 aralığında başvuru yapmış olduğunuz merkezden alabilirsiniz.
Hediyelerimiz velilerimize; yapmış olduğunuz başvuru isminin kimlikleri gösterilerek imza karşılığında verilecektir.
Çocuklarımızı hediye almaya getirmeyelim. Hediye alırken sosyal mesafeye dikkat edelim. Tedbiri elden bırakmayalım.”
............
Yani şivlilikte Büyükşehir’in hediyelerini almaya çocuklarımız değil anne babaları gidecekmiş.
Bu konu da böylece aydınlanmış oldu.
*****
OSMANLI’YI KONUŞARAK DEĞİL
OKUYARAK ANLAYARAK SAHİPLENMELİYİZ
Evet biz sadece siyasi amaç olarak Osmanlı ve Selçuklu edebiyatı yaparız.
Ama kaçımız Osmanlı’yı Selçuklu’yu konuştuğumuz kadar okumuşuzdur ki?
Bugün 80 milyonun 70 milyonu lafta Osmanlı ve Selçuklu için kitap gibi konuşur.
Ama icraatta ve işin özünde konuştuklarının aslı astarı, temeli inanın boştur.
.....................
Hani 2021’e mesele temel gıda maddelerindeki akıl almaz zamlarla girdik yaaa.
İş o hale geldi ki bu işe Sayın Cumhurbaşkanımız müdahil olmak zorunda kaldı yaa.
Tüm bu gelişmelere rağmen hâlâ çarşıda pazarda markette piyasa denetimleri sonucu maksat hasıl olmadı yaaa.
Bakın Osmanlı’da durum nasıl imiş.
Bu konunun en derinini delilli kaynaklı BBN Medya Grubu ailesinden öğretim üyesi Dr. Serap Taştekin Hoca yazacak ama hocanın bu anlamlı çalışmasından sadece üç satırı sizinle paylaşayım da ne demek istediğimi daha iyi anlatayım;
"OSMANLI'DA PİYASA DENETİMİ"
Osmanlı esnafı nizamlarını belirlerken üreteceği malın standartlarını da tespit eder, bu standartlar kadı siciline kaydedilirdi. İmal edilecek mamulün bir numunesi bir heyet gözetiminde imal edilir, kalitesi ve fiyatı tespit edilir, sanatkarlık ve emeğine göre kârı eklenirdi.”
..............
Peki bizi yönetenler bugün ne yapıyorlar?
Ticaret Bakanlığı yeni taslak hazırlamış.
Maksat fiyatları el birliği ile artırıp anlaşmalı olarak piyasayı ellerinde bulunan zincir marketleri yola getirmek.
Sigara satamayacaklar,
Pazar günleri saat 11’den önce açamayacaklar.... falan filan.
Eeeeee.
Ama taslakta bir de şöyle bir şey konmuş
“Hızlı tüketim ürünleri satan mağaza ve zincir marketlerin raflarının yüzde 1’i, coğrafi işaretli ürünlerin satışına ayrılacak. Coğrafi işaretli ürünlerin yanı sıra bu alanlarda, marketin bulunduğu ildeki yöresel ürünler yer alacak.”
............
Yerel üreticinin mamulünü zorla Türkiye’nin markaları Migros-Carrefour raflarına koyacaklar.
Eeeeee şimdi burada bakkal mı kazanmış olacak yoksa yerel üretici mi?
Alın size yeni garip bir paradoks.
.........
Bunu bizi yönetenler yapıyorsa, yönetilen bizlere her şey mubah mı oluyor?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı Allah iki ağız bir kulak verirdi. Onun için çok dinleyip az konuşmak gerek.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kırmızı ışıkta dururken aracın kapısı açıp küllük olarak kullandığımız plastik bardak ya da çöp poşetini caddeye bırakmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.