Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Adam Yetiştirme Sanatı

Adam Yetiştirme Sanatı

“Ahilik Sadece Meslek Kazandırmak Değil; Adam Gibi Adam Yetiştirme Sanatıdır"

Yenilenen müfredatta "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" öğrenciyi zihinsel, sosyal, duygusal, duyuşsal, fiziksel ve ahlaki açıdan bir bütün olarak gören "bütüncül eğitim yaklaşımı" modeli benimsendiği, merkeze aldığı konu başlıkların ise, "insanın fıtri özelliklerini koruma ve geliştirme", "şahsiyet bütünlüğünü oluşturma", "karakter gelişimini sağlama" olarak sıralandığı, ruh ve beden bütünlüğü, bilgi ve bilgelik, geçmişten geleceğe eğitim prensibi, değerler, ahlaki bilinç ve estetik bakış açısına sahip yetkin ve erdemli insan yetiştirme gayelerinin bakanlık tarafından yapılan açıklamalar arasında yer aldığı malumunuz.

Değişen dünyada değişen durum ve ihtiyaçlara göre kendimizi yenilemek zorundayız. Kadim kültürümüzde toplumumuzun doğal bir kalite güvencesi sistemi olarak kabul ettiği ahilik kültürü ile modern eğitimi birleştirmek mümkün mü?

Bize göre evet: Sistemi doğru tanımak ve anlamak kaydıyla.

"Ahî kelimesi, Arapça’da ''kardeşim'' demektir. 457 Hicride (1065) ölen şeyh Ferec-i Zincanî ile 736''da (1336) ölen Alâü''d-Devle halifesi Aliyy-i Mısrî''nin "Ahı" lakabıyla anıldıklarına ve bu kelimenin, oldukça eski fütüvvetnâmelerde geçtiğine, nihayet fütüvvet ehlinin birbirini kardeş saydıklarına ve Melamilerde ''Filan şeyhin muridi'' yerine ''Filanın ihvanından'' sözünün kullanıldığına bakılırsa bu sözün Arapça’dan geldiği hakkındaki fikir ve mülahaza da reddedilemez.

Ahîlik kurumu üyelerinin toplum içinde güçlü ve güvenilir kişiler olabilmeleri için, bu örgüte ilk girişten başlayarak bazı özellikleri benimsemeleri gerekir. Ahilik''te birey, basitten karmaşığa doğru yol alır.

Önce fetâ (yiğit), sonra Ahî, en sonunda şeyh olur. Ancak, şeyhlik makamına çok az kişi ulaşır.

ahi.jpg

FETA’NIN ÖZELLİKLERİ:

Ahîlik örgütüne yeni girende şu özellikler aranır:

(1):- Sıdk- Sefâ- Emanet- Takvâ- Kerem- Mürüvvet- Hayâ Bu özelliklere sahip olanlar fetâ'lığa kabul edilirler. Bunlara sahip olmayanlar ahilik kurumuna alınmazlar.

DİPNOT1. Burgazî, "Fütüvetnâme", (Çev. Gölpınarlı, A.), İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt XV, Sayı 1-4, İstanbul, 1954, s. 124.

AHİ'NİN ÖZELLİKLERİ:

Fetâ'nın bütün özelliklerini taşıyan bir kişinin Ahî olabilmesi için şu şartları da taşıması gerekmektedir(1):

- Cömertlik- Namazını kazaya bırakmaması- Hayâ ve edep sahibi olması

- Dünyayı terk etmesi- Helal kazanç- İlim sahibi olması

Büyüklerin (devlet adamları) kapısına gitmemesi

Bu şartlara sahip olup, Ahî olan kişinin dört nesnesi açık ve üç nesnesi kapalı olmalıdır (2):

Açık olmaları gerekenler:
1. Gönlü açık olmalı

2. Kapısı açık olmalı
3. Eli açık olmalı

4. Sofrası açık olmalı

Kapalı olmaları gerekenler:
1. Gözü kapalı olmalı

2. Dili kapalı olmalı

3. Şalvarı kapalı olmalı

DİPNOTLAR:1) Burgazî, "Fütüvetnâme", (Çev. Gölpınarlı, A.), İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt XV, Sayı 1-4, İstanbul, 1954, s. 125-126.2) A.g.e., s. 132, Şapolyo, E.B., a.g.e., 1964, s. 235.

AHİLİĞİN AFETLERİ

- İçki içmek- Zina etmek- Livata etmek- Gammazlık - Münafıklık- Kibir- Hased- Kin-Yalancılık - Va'dinde (sözünde) durmamak- Hıyanet - Namahreme bakma- Ayıp arama- Nekeslik - Gıybette bulunma- Bühtan- Hırsızlık- Haram yemek

Görüldüğü gibi; Ahîlik müessesesinde afet olarak sayılan ahlâk bozuklukları, aynı zamanda toplum düzenini sarsan, hatta toplumların yok olmalarına sebep olan hastalıklardır.

DİPNOT1) Nâsırî, "Fütüvetnâme", (çev. A. Gölpınarlı), İ.Ü. İktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt. II, İstanbul, 1950, s. 223-225.

AHİLİĞE KABUL EDİLMEYENLER

Fütüvvetnâmelerde kimlerin Ahîliğe kabul edilmeyecekleri açıklanmıştır. (Ahîliğe kabul edilmeyenler şu şekilde sıralanmıştır)

1. Ahîliğin kapısının iyi, ahlâklı olan herkese açık olduğu belirtilmiştir. Ahîliğe kasap gibi kan dökücüler, Tellal gibi bağırıp çağıranlar, Avcılar gibi hileye başvuranlar vs. alınmaz.

2):- Kafirler- Münafıklar- Müneccimler- İçki içenler- Dellaklar- Pişe-gar (sözünde durmayanlar)- Kasaplar- Cerrahlar- Amel-dârlar- Seyyad (Avcılar)- Mühtekirler- Kemgözlüler- Ayıp arayanlar- Cimriler- Gıybet edenler-Bühtan kılanlar (iftiracılar, yalancılar)

DİPNOTLAR1) Nâsırî, a.g.e., 1950, s. 315-317; Burgazî, a.g.e., 1954, s. 121-123. 2) Gölpınarlı, A., a.g.e., 1950, s. 53.

FETA'NIN AHİYE KARŞI GÖREVLERİ

Ahîlik örgütünde, özellikle tasavvuf hayatının egemen olması nedeniyle ilişkiler belirli prensiplere dayanmakta ve bu prensiplere uymak üyeler için görev kabul edilmektedir. Buradan hareketle Ahîliğe yeni girenlerin (feta) Ahîsine karşı görevleri şu şekilde sıralanabilir(1):

- Fetâ, Ahîsinin dediklerine uymalı, istediklerini yapmalıdır.

-Fetâ, Ahîsinin hiçbir sözüne karşı çıkmamalıdır.

-Ahî'nin yanında terbiyeli durmalı, uygunsuz hareket etmemelidir.

-Fetâ, mümkün olduğu kadar Ahîsine yakın olmalıdır.

-Fetâ, Ahîsinden utanmalı ve korkmalıdır.
- Fetâ, Ahîsine hizmet etmelidir.
- Fetâ, Ahîsini herkesten çok sevmelidir.

DİPNOT1) Burgazî, a.g.e., 1954, s. 127.

Ahî kelimesinin kaynağı Türkçe olup, "akı" kelimesinin Anadolu'daki söyleniş tarzından doğmaktadır.”

AHİ'NİN FETA'YA KARŞI GÖREVLERİ:

Fetâ'nın Ahîye karşı görevleri olduğu gibi, Ahî'nin de Fetâya karşı görevleri vardır. Bu görevler şunlardır(1):

- Ahî, fetâ'ya örgütün kural ve erkânını öğretmelidir.

- Ahî, fetâ'ya ibadetlerini yapabilmesi için gerekli olan dini bilgileri tam olarak (ibadet, iman, muamelat) öğretmelidir.

- Ahî, fetâ'yı öyle yetiştirmelidir ki, başkaları fetâyı gördüklerinde, "onu falan Ahî yetiştirdi" dedirtmelidir.

- Ahî, fetâ'ya sanatının en küçük inceliklerini öğretmelidir.

- Ahî, fetâ'yı karanlıktan aydınlığa götürecek ilme sahip kılmalıdır.

DİPNOT:1) Burgazî, a.g.e., 1954, s. 128.

ŞEYHİN ÖZELLİKLERİ

Ahî birliklerinin piri durumundaki Şeyh, tasavvuf hayatıyla ilgili süreçleri (seyr-u suluk) tamamlamış olmalıdır. O, özellikleriyle yol gösterici ve öğretici durumundadır. Ahîliği gerektiren bütün özelliklere sahiptir.

Görgü Kuralları

Bireyi, fetâlıktan şeyhliğe ve yamaklıktan ustalığa giden yolda olgunlaştırmaya çalışan Ahi kurumunun meslekî ahlâk ve görgü kurallarının temel ilkeleri şunlardır:

- İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak,

- İşinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak,

- Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,

- Gözü, gönlü ve kalbi tok olmak,

- Şevkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmak,

- Cömertlik, ikram ve kerem sahibi olmak,
- Küçüklere sevgi, büyüklere karşı edepli ve saygılı olmak,

Alçakgönüllü olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak,
- Ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek,

- Hataları yüze vurmamak,

- Dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, güler yüzle ve güvenilir olmak,

- Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,

- Herkese iyilik yapmak, iyiliklerini istemek,

- Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak,

- Hakka, hukuka, hak ölçüsüne riayet etmek,

-İnsanların işlerini içten, gönülden ve güler yüzle yapmak,

- Daima iyi komşulukta bulunmak, komşunun eza ve cahilliğine sabretmek,

-Yaradan dan dolayı yaratıkları hoş görmek,

-Hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak,

-İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak,

- Fakirlerle dostluktan, oturup kalkmaktan şeref duymak,

- Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak,

- Allah için sevmek, Allah için nefret etmek,

-Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak,

-Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek,

- Açıkta ve gizlide Allah'ın emir ve yasaklarına uymak,

- Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,

- İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,

- Hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek,

- Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek,

- Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak,

- Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmak,

- Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek,

- İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak,

- Fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek,

- Yapılan iyilik ve hayırda hakkın hoşnutluğundan başka bir şey gözetmemek,

- Âlimlerle dost olup dostlara danışmak,

- Her zaman heryerde yalnız Allah''a güvenmek

- Örf, adet ve törelere uymak

- Sır tutmak, sırları açığa vurmamak,

- Aza kanaat, çoğa şükür ederek dağıtmak,

- Feragat ve fedekarlığı daima kendi nefsinden yapmak..

Burası er meydanıdır, Burada şah ü gedâ birdir" (Okçuluk Risalesi)

Toplum olarak Ahilik Değerlerini Benimseyerek, bu Kültüre Hizmet etme gayretinde olmak dilek temennisiyle Ahilik Haftası kutlu olsun

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi