KONYA HABER
Konya
Parçalı az bulutlu
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3042 %0,25
48,6770 %0,46
4.838,34 % -0,38
Ara

Hangi salgın daha tehlikelidir?

YAYINLAMA:

Hangi salgın daha tehlikelidir?

Korana Covid-19 mu, yoksa Karaborsacılık mı?

Türk İslam tarihinde hem askeri, hem siyasi, hem de ticari, alanda bizleri gururlandıracak onlarca hatıra bulabiliriz. Bu durum, tarihi belgelerle de sabittir.

Günümüz de bizlere ışık tutması ve ders çıkarmamız gerektiğini düşündüğüm birkaç örneği siz değerli okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Fatih’in İstanbul’u fethinden sonra iki papazın Osmanlı esnafını çok olduğu mekânı dolaşırken yaşadıkları şu hâdise herkes tarafından sık sık anlatılır.

Papazlar, sabahın erken saatinde bir işyerine girerek bir şeyler almak isterler. İşyeri sahibi onlara: “Ben siftah yaptım. Siftah yapmayan komşumdan alın!” der. Bunun üzerine diğer işyerine giderler. O da aynı şekilde:“-Ben siftah yaptım. Siftah yapmayan komşumdan alın!” der. Böylece papazlar diğer işyerlerine giderler. Aldıkları cevap hep aynı olmuştur ve nihayet ilk girdikleri işyerinden alış-veriş yaparlar.

Bir İtalyan şair 1890 lı yıllarda hatıralarına şöyle bir kayıt düşer: “Bir Müslüman Türk esnafı ile pazarlık etmeye kalktım şu cevabı aldım” “Ben hırsız mıyım ki sizden hakkım olmayan fahiş bir para isteyeyim sonra pazarlığa girişeyim?”

Osmanlı Devletinde Lale devri yaşandığı tarihlerde, Hollanda Ticaret Odası’nda bir kanun üzerine oylama yapılmış ve oyların eşit çıkması neticesinde oda başkanı, “İçinizde Türklerle alışveriş yapan oldu mu?” diye sormuş ve bir kişiden “evet” cevabı alınca o kişinin oyunu iki oy kabul ederek oylamayı karara bağlamıştır.

Ecdadımız işte böyle bir ahlâk zemininde yetişmişti. İslâm ahlâkından ibaret olan bu zeminde milletini düşünmek hep ön plandadır.

Hele hilekârlık, fırsatçılık, karaborsacılık ceddimizin çoğunun ne olduğunu dahi bilmediği bir uygulamaydı..

1570'li yıllarda Türkiye'de bulunan Salamon isimli bir seyyah şunları söylemektedir: "Türkler adaleti yerine getirmekte çok gayretlidirler. Bir güvenlik görevlisi olan subaşı, şehir içinde atıyla sürekli dolaşır durur ve büyük bir titizlikle tartıları, ölçüleri denetler. Eğer ekmeğin, tereyağının ve sıvı yağın yanlış ya da eksik tartıldığını ya da karaborsacılık tespit ederse, bundan sorumlu olan tüccarlar veya satıcılar -ister Hıristiyan olsun, ister Musevi ister Müslüman, zorla dükkânlarından dışarı sürüklenir ve çıplak tabanlarına sopayla vurdurur. Herhangi başka bir uygunsuzluk fark ederse, bu da ayrıca cezalandırılırdı”. Salamon “bir aydan fazla İstanbul’da kaldım bir tane bile Falakaya yatırılan Müslüman görmedim” demektedir.

Bu gerçeklerden sonra sözü son dönemde ülkemizi ve dünyayı etkisi altına alan Covid-19 yeryüzü salgınını gerekçe göstererek başta hijyen ürünleri olmak üzere pek çok ürüne fahiş zam yapan stokçulara gelmek istiyorum.

Düşüncesi tamamen keseyi doldurmaya dayalı bu kişiler daha çok kazanmak için insafsız ve sınır tanımaz bir zam furyası estirmektedirler.

Esasında bu olaylar şimdi olduğu gibi tarihimizde azda olsa görülmüştür, o dönemlerde bu tür insanlar bazen falaka bazen sürgün bazen de farklı şekilde cezaya çarptırılmışlardır.

Bu stokçular azda olsa hep vardılar ama bu gün çoğalmışlardır.

Bu tür insanlar suni haberlerle stoklarını şişirip, servetler yapmaya devam edememeliler.

Bu atmosferde maddi hesaplarla devletine, milletine ihanet edenler, en küçüğünden en büyüğüne göz ardı edilmeden en ağır cezalara çarptırılmalı, vicdanı yaralayan bu stokçu fırsatçılık salgını da durdurulmalıdır.

Ticaret ve ekonomide, sosyal hayatta, dünyaya rol model olan bir milletin evlatları olarak bizler, bu zor zamanlarda oynanan oyunları bozmalıyız.

Bizim inancımıza göre en temel değerlerimizde birisi olan bereket karaborsacıların kazancında bulunmaz. Bereketten yoksun olan kişi kazansa da fakir yaşar ve fakir olarak da ölür. İnsan sayısal birikimlerinin değil, manevi doygunluklarının bütünüdür.

Stokçuluk yaparak Covid-19 yeryüzü salgınına destek olan bu tür insancıklar bereketin ayağı altında ezilmeye mahkûmdur!

Stokçulukla, zamla ve haksız kazançla kar ettiklerini sananlar inanıyorum ki kuru ekmeğe muhtaç olarak yaptıklarının bedelini ödeyeceklerdir.

Bu yazımızda muhatabımız stokçuluğu ticaret felsefesi haline getirenlerdir, işini düzgün yapan binlerce esnafımıza saygılarımızı iletiyor bol kazançlar diliyoruz.

Hangi salgın daha tehlikelidir? Korana Covid-19 mu, yoksa Karaborsacılık salgını mı?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *