12 Eylül provası mı yapılıyor?
12 Eylül öncesi günlerin geri dönmesini kim ister?
Tabii ki bu vatanın birliğini beraberliğini savunan kimse istemez.
Hepimiz çok iyi biliriz ki "Vatan bütündür bölünmez." "Bir gözü ağlayanın öbür gözü gülmez."
Hangi görüşte, hangi din ve ırktan olursa olsun, şiddet, cinayet ve suikastlar, kalbi bu ülke için çarpan tüm milleti üzer!
Türkiye’nin herhangi bir yerinde işlenen siyasi cinayete “O bizden değildi oh olsun” diyemez
Çünkü bugün ona olan yarın sana olabilir.
Bu hayatın gerçeğini bilmek ve unutmamak lazım.
Cinayetlerle beslenenler sonunda kendilerinde bir cinayete kurban gidebilirler.
Konuyu, Milliyetçilerin önemli bir ismi olan Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Tarihçi Meslektaşım Doç. Sinan Ateş'in, motosikletli iki tetikçi tarafından öldürülmesine getirmek istiyorum.
Çünkü cinayetin üzerinden günler geçti ortada kesin bir şey yok. Her yer toz-duman iki evlat babasız.
Cinayeti organize ettikleri iddia edilen 10 kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi bu tamam. Ancak aranan şüphelilerin olduğu da açıklamalarda yer aldı.
İlk bakışta hapse atılan sanıklar arasında 2 Özel Harekât Polisi'nin de bulunması garip karşılanabilir.
Ama ben bunu hiç garip karşılamıyorum.
Bunların kimden talimat alıp da olaya karıştıkları açıklanmaz, karanlıkta kalırsa o zaman garip karşılarım.
Burada sormak istediğim diğer bir soru; MHP camiası, bir tarihte kendi evlâtları olan Ülkü Ocakları genel başkanlığını yapmış Sinan Ateş'e sahip çıktı mı?
Tabii ki çıkmadı. İktidar partisinden de yeterli bir ses yok!
Herkes neden susuyor özellikle MHP neden suskunluk içinde? Bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum.
Son zamanlarda bakanlığıyla ilgili her konuda güzel bilgilendirici açıklamalar yapan İçişleri Bakanı da bu konuda açıklama yapmıyor.
Sorulan soruları geçiştiriyor.
İşte ben bu suskunluğu anlayamıyorum.
Birileri çıkıyor suikast şüphelisi bir MHP milletvekilinin evinden çıktı diyor. Çıktı mı çıkmadı mı bunu da bilmiyoruz.
Bir kişi önce gözaltına alınmış sonra savcı talimatıyla serbest bırakılmış.
Neler oluyor Allah aşkına, bir yetkili çıkıp açıklasın.
12 Eylül 1980 yılından bugüne 43 yıl geçmiş o yıldan bugüne bir ülkücü ilk defa bir suikasta kurban gidiyor. Onun için bu cinayetin aydınlatılması ülkemiz için, siyasetimiz için, geleceğimiz için çok önemli.
FETÖ olayında da yazdık ve söyledik, bu terör örgütü nereye varırsa varsın, ucu kime dokunursa dokunsun sonuna kadar gidilmeli dedik.
Ancak hala gidilemedi.
Bugün de aynı şeyi yazıyorum. Bu cinayetin sonu nereye varırsa varsın, ucu kime dokunursa dokunsun sonuna kadar mutlaka gidilmeli.
12 Eylül öncesini yaşayan bizim yaşıtlarımız siyasi cinayetlerin acılarını çok yaşadı.
O günlerin geri dönmesi Türkiye'ye bir şey kazandırmaz ülkeyi perişan eder.
Tüm yetkilileri, iktidar ve muhalefet partileri bu konuda akıllarını başlarına toplamalı, bu konuyu şeffaf bir şekilde bize anlatmalılar.
Aksi halde 12 Eylül provası yapanların ekmeğine yağ sürerler kaba kuvvet ve şiddetin ülkeye egemen olmasını sağlarlar.
Çünkü hepimizin bildiği bir gerçek var; Suçlular ceza görmedikçe şiddet artar ve şiddet şiddeti doğurur! Kardeş kardeşi öldürür sonunda bu cennet vatan zarar görür.
Sayın İçişleri Bakanı ne olur susmayın, gereğini yapın.
Çünkü biz basın olarak güzel vatanımızın geleceği için buradan uyarı görevimizi yapmaya devam edeceğiz.
Peki sadece bizim konuşmamız yeterli mi?
Tabii ki yeterli değil!
Aydınlarımız, bilim insanlarımız, sanayicilerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız da bu konuları gündemine almalılar.
Herkes biliyor ve gündeminde diyen birçok okurumuzu duyar gibiyim.
Böyle düşünenlere;
Biliyor da ne oluyor? Değişen bir şey var mı?
Ülkede eski tüm çarpıklıklar sahnelemek istenmiyor mu?
MHP’nin ortak olduğu bir iktidar zamanında 43 yıl sonra bir ülkücü öldürülmüş işlenen siyasi cinayettir.
Bunu bilelim ona göre hareket edelim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.