Günümüz kadını mı? Osmanlı kadını mı?
Geçen hafta perşembe akşamı son dakika olarak Resmi Gazete‘de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı'na göre Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Ülkemiz için, geleceğimiz için, aile yapımız için hayırlı olsun.
Yanlışı gören başta Cumhurbaşkanımız ve tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Bu konuda onlarca yazı ve televizyon programı yapmış, bugün görülen kaldırma sebeplerini ilk günden bugüne hep söylemiş biri olarak biz de bir teşekkürü hak ettik galiba.
LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel veya travesti) lobisinin sığınağı haline gelen İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye tarafından feshedilmesinin sebebi belli oldu. Sözleşme Türkiye'de aile yapısına büyük zarar veriyordu.
Doğru bir tespit.
Ancak 2011’den bugüne kadar İstanbul Sözleşmesinin bu topluma verdiği zararın sorumlularını da tarih affetmeyecektir. Bunun da bilinmesini isterim.
İstanbul Sözleşmesi’ne rağmen kadın-erkek eşitsizliğinde 135 ülke arasında Türkiye 126. sırada yer almış. Bazılarının bunun sebeplerini araştırması gerekirken, neden bu kadar gerilerdeyiz diyerek faturasını da birilerine kesmeye çalışıyorlar.
Hiç şaşırmadım.
Kılık-kıyafet ve açılıp-saçılma konusunda, Avrupa’ya benzemeye çalıştık ve kadınlarımızı kamusal alana sokmadık, geldiğimiz yer 135 ülke arasında ancak 126. sıra. Kısacası kılıkla kıyafetle Avrupa’ya benzemekle bu iş olmuyormuş. Buna benim lügatimde tek bir cevap var oda Duvara Toslamaktı.
Peki, bundan sonra ne yapalım da bu kadın cinayetlerini bitirelim. Türkiye'de aile yapısına büyük zarar vermeyelim.
Birçok aydının beğenmediği Osmanlı’da, şehzadeler annesinin gözetiminde sancağa çıkarılarak, Osmanlı’nın geleceği kadının ellerine teslim edilirken, Türkiye’yi 126. sıraya sürükleyenler, kadını yıllarca Kamusal alanlara sokmuyorlar.
Yine Osmanlı sarayında en yüksek maaş alan (padişahın da üzerinde) valide sultan olduğunu, valide sultanların bir eğitim kurumu olan tüm Haremden sorumlu bulunduğunu da maalesef bilmek istemiyorlar.
Yine aynı kişiler Osmanlıda kadının güvencesi yok diyorlar ya; İslâm hukukunun uygulandığı Osmanlı Devleti’nde evlenmelerin kadı huzurunda yapıldığını, sicillere kaydedilmemiş nikâhların geçersiz sayıldığını da bilmiyorlar. Ayrıca gönlü olmadan hiçbir kızın evlendirilmediğini de, fetvalardan izinnamelerden ve nikah akitlerinden anlamaktayız.
Şeriye Sicillerinde kadınların evlenme, boşanma, miras konularında mahkemelere başvurup haklarını aradıklarına ilişkin kayıtlar vardır. Ve bu kadınlar şiddetli geçimsizlik gerekçesiyle boşanabiliyorlar. Ve karar süresi de günümüzdeki gibi yıllarca sürmüyordu.
Hatta batıda kadını, nafaka hakkı nedir bilmezken Osmanlıda kadınının “nafaka hakkı” vardı.
Ve Osmanlıda kadın pekâlâ kendine uygun işlerde çalışabiliyordu; Mesela, Ankara Şeriye sicillerine kayıtlı 151 vakıftan 43’ü, 1546 tarihli İstanbul Tahrir defterlerine kayıtlı 2 bin 517 vakıftan 913’ü kadınlara aitti. Osmanlı’da kadının ekonomik özgürlüğü yok diyenlerin de kulakları çınlasın.
Günümüzde kadınımızın vakıf sayısı kaçtır dersiniz? Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde kayıtlı 26.798 vakıf bulunmaktadır. Bu kayıtlarda 2309 Osmanlı kadının ismi, 1044 kadının vakfiyesi mevcuttur. Bu kayıtlarda günümüzden tek bir kadının ismi yoktur.
Ayrıca, Batı’da yıllar boyunca miras erkekten erkeğe geçerken, Osmanlı kadınının miras hakkı vardır. Osmanlı kadını ekonomik haklar bakımından erkeklerin sahip bulunduğu haklara sahiptir.
Hani şimdi hep dillerde kırsal kesim kadınlarımızın ezildiğinden bahsediyoruz ya, Osmanlı’da köylü kadın ekim, dikim, hasat, satış konularında erkeğiyle aynı haklara sahiptir. Osmanlı’da kadına sorulmadan hiçbir iş yapılmaz, elde edilen ürün satılmaz… Hatta kırsal kesim kadını erkeklere oranla daha etkilidir. Bu yüzden Osmanlı’da köyler “anaerkil” bir yapıya sahiptir. Osmanlı şehirlerinde kadınlar dokumacılık, ip eğirme, örgücü lük gibi işler yapmakta Örgütlenmekte ve haklarını istedikleri gibi arayabilmektedirler.
Bu sıralamanın sorumlusu; kılık-kıyafet ve açılıp saçılma konusunda, Avrupa’ya benzemeye çalışanlardır, kadını sömürenlerdir ve kadınlarımızı yıllarca kamusal alana sokmayanlardır. Lütfen başka suçlu aramasınlar.
Ve bunlar her konuda olduğu gibi bu konuda da sınıfta kaldılar. Hayırlı olsun.
İsterseniz bundan sonra tarihimize bakalım, Osmanlı kadınını günümüzün kadını yapalım çünkü 636 yıllık Osmanlı tarihinde bir tane bile kadın cinayeti yoktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.