Yusuf Sezer

Yusuf Sezer

MEDENİYET MESELESİ-III-

MEDENİYET MESELESİ-III-

Batı tefekkürüne haiz toplumlar bir zamanlar üzerlerine tahakküm kuran otoriter kilise kudretini kiliseye karşı türettikleri antikite hevesi ve özlemiyle dolu birtakım reformlar ile inkıraza mahkûm bırakmışlardı. Bu süreç içerisinde bizler coğrafyanın kadere istinat ettiğini muayyen bir nazar ile müşahede etmekteyiz. Nitekim Batı medeniyeti “polis” denen parçalı şehirlerden oluşmuş, bunu coğrafi koşullardan ötürü hâsıl olan tabii durumlara binaen ileri sürmekteyiz. Zira bu yönetimsel ihtilaf bireylerin de birbirinden bağımsız olmasına sebebiyet vermiş ve asırlar sonra özne odaklı düşüncelerin tezahürüyle sonuçlanmıştır. Bu “Eneiyetçi” tefekkür biçimi bireylere günümüz konjonktüründe “hiperrealite” hastalığını sirayet ettirmiştir. Bireyler yaşadığı hakikatin idrakinde olmayı değil hakikati çeşitli maddelere indirgemeyi tercih ederler. Bu toplumsal rahatsızlığa binaen toplumun muayyen kesimlerinde maddeye bağımlı bireyler zuhur eder.

Filhakika, birçok toplumsal inhicamın zuhuruna sebebiyet veren bu reformlardan sonra, birçok Batı menşeili feylesof Batı’nın inkırazına delalet getiren savlar ileri sürmüştür. Teknik açıdan terakki olsa da maneviyattan mahrum nesiller doğuran bir toplum meydana gelmiştir. Nihilist düşünce yapısına haiz fertler, manevi açıdan bir reddiye ilan etmediler, aslında onları bu ameliyeye iten güdü çağın ruhsuzluğunun kebir nişanesidir. Toplumun aklında ihtiva edilen en büyük suallerden biri de uygarlığın teknik açıdan değerlendirilmesinin doğruluğudur. Teknik açıdan gelişen toplumlar elbette belirli bir mesabe kat etmişlerdir. Lakin bu bize yirminci yüzyılın Batılı devletlerinin medeni olduğuna kani edecek kudrette bir sav değildir.

Kendini özne konumuna vazeden bireyler, muayyen özne olma durumu sayesinde var olduğunu- birey olduğunu sanmakta. Bu aslında maddeci düşüncenin en büyük kusurudur. Bizde cisimden tecerrüt etme hali vardır ki birçok geçerli sebebe binaen insanın kâmil olduğunu ve maddeyle birlikte hakir görülmeyeceğini savunmaktadır. Batı medeniyeti ise, bunun tam aksini iddia etmekte ve bireyi cisme indirgemektedir. Hümanizmin en derin paradoksu insanı dünyanın merkezine koyarken temellendirdiği tezlerdir. O halde mevcut ahvaldeki teknik terakkiler ortadan kaldırılır ise, Batı; medeni bir mesabeden barbar bir mesabeye geçiş yapacaktır. Lakin bizler medeniyetin sadece kemmen bir değerlendirmeden ibaret olmadığını çok açık bir şekilde bilmekteyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Sezer Arşivi