TÜRKİYE CUMHURİYETİ NEFERLERİNE -III-
Yeni bir çağın açıldığı, eskisiyle mukayese edildiğinde dengelerin temelden değişeceği, nevzuhur bir dönemde tüm cihan tarafından müşahede edilmektedir. Dünyanın maruz kaldığı büyük muharebeleri müteakiben yeni sistemlerin hasıl olması küresel emperyalist güruhun menfaatine yarar sağlamaktan öteye gitmedi. Zira Avrupa’da akvam kazanını “milliyetçilik” harıyla kaynatanlar, imparatorluklar çağını gayeleri çerçevesinde zail etmişlerdi.
Devlet-i Ali’yi bu süreçte inkısama maruz bırakanlar, Devletin sahte ricat uyguladığından bihaber olmak suretiyle emellerine doğru attığı adımlarla bahtiyardı. Lakin yüce akıl, devleti dünyanın merkezi “Anadolu” coğrafyasına çekmek suretiyle koca çınarın köklerini kurumaktan kurtardı. Nitekim bu kadim topraklardan tasfiye edilseydik, bir sonraki gelişimiz bin yılı bulacaktı.
Verdiğimiz istiklal harbinin yanı sıra, ülke hudutları içerisinde siyasetçi, sanatçı, iş adamı gibi kisvelere bürünmek suretiyle toplumun her kesimine kesif kesif sirayet eden dönmeler ile de kadim mücadelemiz devam etmiştir. Bizi kandırabilmeleri için bizden görünmeleri şartı, bu ahval ise karşımızdaki kuvvetlerin en büyük kartıydı. Bölünmüş bir millet, fikri ve ameli ihtilafların had raddeye ulaştığı bir içtimai müessese, elbette işgale en makul vaziyettedir.
Mamafih, yıllarca milleti birbirine hasım edenler, artık kartları açık oynamaktadır. Tıpkı bir asır evvel verdiğimiz bayrak ve devlet harbi gibi, şimdi de topyekûn bir mücadele vermekteyiz. Bu mukavemeti, hamasi veyahut siyasi bir nutuk olarak görmememiz gerekmektedir. Nitekim bu vaziyeti bir de gönül idraki ile irdelemek gerekmektedir.
Cihanda yeni bir hesaplaşmanın olduğu; zuhur eden harplerle muayyen bir vaziyetteyken, Batı’nın yardakçılığını yapan her nevi oluşum artık son kerteye gelmiş bulunmaktadır.
Cihanın merkezi Anadolu'yken, iktidar libası da elbet Türkiye Cumhuriyeti devletine yaraşacaktır. Özgürleşen bir dünyada; cinsiyetsiz, ahlaksız, arsız fikriyatın ve fiiliyatın ahrarane sirkülasyonu Batı’nın dasitani hamakatından öteye gitmezken, Türkiye önderliğinde adil dünya düzeni yeniden inşa edilecektir.
Alem-şümul bir ekonomik buhranın yanı sıra, dünyada tüm taşlar yerinden oynayacak, zamanında mazlumun kanı ve gözyaşı üzerine bina edilmiş koca medeniyetler pejmürde olacaktır. Batı artık dönemsel bir resesyona maruz değil, bilakis 1929 da zuhur eden buhrana maruz kalacak, hatta stagflasyon hasebiyle hem enflasyonun hem de ekonomik durgunluğun pençesinde bitap düşecektir.
Bu süreçte elbette ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, doğu akvamıyla birlikte gösterdiği karabetle, biz alternatifsiz değiliz mesajını vermiş oldu. Nitekim artık güneşin Batı’nın üzerinde battığı, coğrafi bir hakikat değil, ilahi bir muvazenenin neticesidir. Doğu akvamının yeniden dirileceği, Türkiye liderliğinde adil ve hakkaniyetli bir düzenin inşa edileceği muayyen bir hakikattir.
Vaktiyle, bu milletin mebusluğunu yapanların üzerinde ahit ettiği hudutların yeniden bizim kontrollümüzde olacağını ve birçok devletin de bizim himayemizde olacağını milletimize bir kez daha duyurmak vazifemdir. Karşımıza kim çıkarsa çıksın enerjiden üretime gütmüş olduğumuz politikalardan kati suretle vazgeçmeyeceğimizin cümle alem idrakinde olsun. Nitekim “bir gece ansızın gelebiliriz” ifadesi sadece bir şarkının sözleri değil, bu milletin düşmanına yegâne ültimatomudur.
Unutmamalıyız ki; “Yeni yüzyıl Türkiye’nindir, neferlerinindir, hamisi olduğu mazlumlarındır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.