13 milyondan fazla kişi yerinden edildi

13 milyondan fazla kişi yerinden edildi

Suriye'de 12 yıl önce başlayan halk hareketlerine rejimin şiddete başvurarak müdahalesiyle iç savaşa dönüşen süreçte 13 milyondan fazla kişi yerinden edildi.

Suriye'de yüzbinlerce kişinin hayatını kaybettiği iç savaş, 12. yılını geride bırakırken, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Suriye'de yaşam mücadelesi zorlaştı.

Ülkenin güneyindeki Dera ilinde 15 Mart 2011'de bir grup ilkokul öğrencisinin okul duvarına rejimin lideri Beşşar Esed'i kastederek "Ey doktor şimdi sıra sana geldi" yazmasıyla başlayan halk ayaklanmasının üzerinden 12 yıl geçti.

Baskı ve yolsuzluklara karşı reform talebiyle başlatılan barışçıl gösteriler, rejim güçlerinin şiddete başvurarak protestoları bastırmaya çalışmasıyla 2012'den itibaren "silahlı çatışmalara" dönüştü.

Rejim ordusundan ayrılan askerler, "Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)" adı altında toplanarak rejim güçlerine karşı savaşmaya başladı.

İç savaş öncesi nüfusu 22-23 milyon civarında olduğu tahmin edilen ülkede, 6,6 milyon Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Bu kişilerin 3,5 milyonundan fazlası ise Türkiye'ye sığındı.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Yardım Koordinasyon Ofisine (OCHA) göre, 6,5 milyondan fazla kişi ülke içinde yerinden edilirken, Suriye'de en az 14 milyon sivil insani yardımlara muhtaç hale geldi.

Kimyasal silah kullanma, halkı açlığa sürükleme, tehcir, ablukaya alma, keyfi tutuklama ve işkence gibi savaş suçlarının işlendiğine dikkati çeken BM, geride kalan süreçte savaşı sonlandıramadı.

BM'nin Haziran 2022'de, Suriye iç savaşında ölümleri teyit edilenlerin sayısının yaklaşık 306 bin ancak gerçek rakamın bunun çok üzerinde olduğunu belirten açıklaması, Suriye'deki iç savaşın en ağır bedelini sivillerin ödediğini bir kez daha ortaya koydu.

- Keyfi alıkonulanların sayısı yaklaşık 155 bin ile 400 bin arası

Suriye'de sivillere yönelik hak ihlallerini belgeleyen Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Mart 2011-Mart 2023 döneminde işlenen hak ihlalleri ve sivil kayıplara ilişkin hazırladığı raporunu AA muhabiriyle paylaştı.

Buna göre, 135 bin 253'ü rejim güçlerince olmak üzere 154 bin 817 kişi halen çatışan taraflarca alıkonuluyor. Ancak çeşitli muhalif kaynaklara göre ise Esed rejimi güçlerinin alıkoyduğu kişi sayısı 400 bin civarında bulunuyor.

Esed rejiminin keyfi olarak alıkoyduğu kişilerden en az 15 bin 38'i işkence görerek öldü.

İç savaşta sağlık tesisleri en az 874 kez çatışan taraflarca hedef alınırken, en az 874 sağlık çalışanı öldürüldü.

İç savaşta 1424'ü Esed rejimi ve Rusya tarafından olmak üzere en az 1611 okul, saldırılara maruz kaldı. Bu sürede aralarında AA'ya hizmet veren 4 kişinin de bulunduğu en az 714 medya çalışanı katledildi.

Esed rejimi, iç savaşın başlamasının ardından muhaliflerin kontrolündeki yerleşimlere 217 kez kimyasal silah saldırısı düzenledi.

Rusya ve Çin'in BMGK toplantılarında, Esed rejimi lehine kullandığı vetolar ise savaş suçu işleyen rejim yetkililerinin yargılanmasının önüne geçiyor.

- Depremlerle trajedi dayanılmaz boyutlara ulaştı

Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler, Suriye'de büyük yıkımlara yol açtı. İdlib, Halep, Lazkiye, Tartus ve Hama illeri depremlerden etkilendi.

OCHA'dan 8 Mart'ta yapılan açıklamaya göre, Suriye'de 8,8 milyon kişinin etkilendiği depremlerde binlerce insan evsiz kaldı, 10 bin 600 bina yıkıldı.

Depremlerde Suriye'de, yarısından fazlası muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde olmak üzere en az 3 bin 688 kişi hayatını kaybetti, 14 bin 749 kişi yaralandı.

Suriye Müdahale Koordinatörlüğünün verilerine göre, depremler yüzünden Suriye'nin kuzeybatısında muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde 229 bin 747 kişinin oluşturduğu 41 bin 784 aile yerinden oldu.

Öte yandan Suriye muhalefeti ve yerel sivil toplum kuruluşları, BM'nin Suriye'nin kuzeybatısındaki depremzedelere ilgisizliğine tepki gösterdi.

- Suriye'de hakimiyet alanlarında son durum

Türkiye ile Rusya'nın 5 Mart 2020'de sağladığı yeni mutabakatın ardından İdlib'de ateşkes büyük ölçüde korunuyor. Söz konusu tarihten itibaren de ülkede hakimiyet alanlarında önemli bir değişiklik kaydedilmedi.

Suriyeli El Jusur Araştırma Merkezinin harita ölçümlerine göre, halihazırda Rusya ve İran destekli Esed rejimi güçleri, ülkenin yüzde 63 civarındaki alanına hakim.

Ülke topraklarının yaklaşık yüzde 11'lik bölümü askeri muhalifler ve rejim karşıtı silahlı grupların elinde bulunuyor.

ABD'den silah ve eğitim desteği gören terör örgütü PKK/YPG, ülke topraklarının dörtte birini işgal ederken, DEAŞ'lı teröristler ise Humus, Deyrizor ve Rakka'daki çöllerde dağınık ve sürekli yer değiştirerek varlık göstermeye çalışıyor.

- ABD ve Rusya sözlerinde durmuyor

Türkiye, 9 Ekim 2019'da başlattığı Barış Pınarı Harekatı sürerken ABD ve Rusya ile ayrı ayrı mutabakat yaptı. Türkiye sınırından itibaren 30 kilometre derinlikteki alandan PKK/YPG'nin çekileceğini vadeden ABD, henüz sözünü tutmadı.

Rusya da 23 Ekim 2019'den itibaren Rus askeri, polisi ve rejim güçlerinin, Barış Pınarı Harekat bölgesinin dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, PKK/YPG'li teröristlerin silahlarıyla Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 kilometrenin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere gireceklerini taahhüt etti.

Ruslar, terör örgütü PKK/YPG'li teröristlerin silahlarıyla Münbiç ve Tel Rıfat'tan da çıkarılacağı vaadinde bulundu. Ancak terör örgütü YPG/PKK, söz konusu mutabakatlara rağmen belirlenen sınırlardan ve bölgelerden çekilmeyerek işgalini sürdürüyor.

- Suriye için ayakta kalan tek mekanizma: Astana formatı

Uluslararası toplumdan caydırıcı tepkiler görmeyen rejim, siyasi çözümü öngören Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 sayılı kararını hiçe sayarken, muhalifler ise rejime yeterince baskı yapılmamasından ötürü krizin sürdüğünü belirtiyor.

Düğümlenen siyasi sürecin ivme kazanması için Türkiye büyük çaba sarf ederken, İsviçre'nin Cenevre kentinde BM gözetiminde yürütülen anayasa komitesi çalışmalarında ise herhangi bir ilerleme kaydedilmedi.

Astana formatındaki Suriye konulu garantörler toplantısı ise Suriye'de çıkmaza giren siyasi çözüm arayışlarının son umudu olarak görülüyor.

- Moskova görüşmeleri ve rejimin siyasi çözüme yaklaşımı

Rusya'nın uzun zamandır devam eden Türkiye ile Beşşar Esed rejimi arasında diyalog kanalı açma girişimleri, geçen yılın son günlerinde gerçekleşen üst düzey görüşmelerle başladı.

Nitekim 28 Aralık 2022'de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Esed rejiminin Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile rejim ve Rusya'nın istihbarat başkanlarıyla Moskova'da bir araya geldi. Bu üçlü görüşme sürecine rejimin müttefiklerinden İran da dahil edildi.

Türkiye, Rusya, Esed rejimi ve İran arasında dışişleri bakan yardımcıları düzeyindeki Suriye konulu toplantı, 16 Mart’ta Moskova’da gerçekleştirilecek.

Türkiye açısından toplantının temel önceliği; Suriye'nin toprak bütünlüğünü tehdit eden ayrılıkçı gündeme ve gruplara karşı durma ile bu alanda terörle mücadelede işbirliğinin artırılması olacak.

Bir diğer öncelik de Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde uygulanabilir ve sürdürülebilir bir siyasi sürecin canlandırılıp hızlandırılması, bu amaçla Suriye Anayasa Komitesi görüşmelerinin devam ettirilmesi. Türkiye, bu amaçla tüm taraf ülkelerden Anayasa Komitesi sürecini yapıcı yaklaşımla desteklemesini istiyor.

Yerinden edilen Suriyelilerin ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde dönüşün kolaylaştırılması da siyasi çözüm kanalının inşa edilmesine bağlı şekilde önem kazanacak. Bu açıdan Esed rejiminin 4'lü toplantı formatına yaklaşımı ve yapıcı bir tutum geliştirip geliştirmeyeceği önem kazanmış durumda.

- Kronoloji

İç savaşta öne çıkan dönüm noktalarının kronolojisi şöyle sıralandı:

"15 Mart 2011: Suriye iç savaşı, ülkenin güneyindeki Dera ilinde bir grup gencin düzenlediği rejim karşıtı barışçıl gösterilerle başladı. Gösteriler hızla ülke geneline yayıldı.

Ocak-Şubat 2012: Rejim-muhalifler arasındaki çatışmalar şiddetlendi.

26 Nisan 2011: Rejim ordusu, ayaklanmanın fitilinin ateşlendiği Dera'ya girdi.

30 Haziran 2012: Cenevre'de siyasi geçiş müzakereleri başladı.

Temmuz-Aralık 2012: Terör örgütü PKK/YPG, Aynularab (Kobani) ve Afrin ilçeleri ile Haseke'nin Amude ilçesini çatışmadan rejimden devraldı.

21 Ağustos 2013: Esed rejimi, Doğu Guta'da 1400'den fazla sivili kimyasal silah ile katletti. ABD, askeri müdahaleye yanaşmayarak Rusya ile rejimin kimyasal silahlarını imha için anlaşmaya vardı.

Ocak 2014: Rejimin çökmeye başlaması üzerine İran, Şii milisleri, Suriye'ye sokmaya başladı. DEAŞ, Rakka'yı muhaliflerden aldı.

30 Haziran 2014: DEAŞ, sözde hilafet ilan etti.

22 Eylül 2014: ABD öncülüğündeki koalisyon, DEAŞ'a hava saldırısı başlattı.

26 Ocak 2015: PKK/YPG, ABD'nin 4 ay süren yoğun hava desteğiyle Aynularab'ı DEAŞ'tan aldı. Böylece ABD-PKK/YPG ittifakı başladı.

Mart 2015: İdlib, askeri muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların eline geçti.

21 Mayıs 2015: DEAŞ, Tedmur (Palmira) kentini ele geçirerek Suriye'nin yaklaşık yarısında hakimiyet sağladı.

30 Eylül 2015: Rusya, iç savaşa doğrudan müdahil oldu ve hava desteğiyle dengeler rejim lehine dönmeye başladı.

18 Aralık 2015: BMGK, 2254 sayılı kararını kabul etti. Siyasi geçişin yol haritası belirlendi ancak halen uygulanamadı.

24 Ağustos 2016: Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü DEAŞ'a karşı Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattı.

23-24 Ocak 2017: Türkiye ve Rusya'nın girişimiyle ilk Astana toplantısı yapıldı.

4 Nisan 2017: Rejim, Han Şeyhun beldesinde düzenlediği kimyasal silah saldırısında en az 100 sivili öldürdü.

Ekim 2017: Terör örgütü DEAŞ çekilerek, Rakka ve Deyrizor'un büyük kısmını terör örgütü PKK/YPG'ye teslim etti.

Ocak 2018: Türkiye, Afrin'deki terör örgütleri PKK/YPG-DEAŞ'a karşı Zeytin Dalı Harekatı'nı başlattı.

21 Mayıs 2018: Başkent Şam tümüyle rejimin kontrolüne girdi.

15-31 Temmuz 2018: Ülkenin güneyindeki iller, Ürdün ve İsrail sınırı, tümüyle rejimin eline geçti.

17 Eylül 2018: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin, İdlib'deki ateşkesi koruma altına alan Soçi mutabakatını imzaladı.

25 Mart 2019: Eski ABD Başkanı Donald Trump, Golan Tepeleri'ni İsrail toprağı olarak tanıyan kararı imzaladı.

6 Mayıs 2019: Esed rejimi güçlerinin İdlib'in güneyine yönelik artan saldırı ve tacizleri kara harekatına dönüştü.

9 Ekim 2019: TSK, Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı Barış Pınarı Harekatı'nı başlattı. Harekat kapsamında 12 Ekim'de Rasulayn ilçe merkezi, 13 Ekim'de de Tel Abyad ilçe merkezi terörden temizlendi.

27 Ekim 2019: Terör örgütü DEAŞ'ın elebaşı Ebu el-Bağdadi ABD'nin İdlib'de düzenlediği operasyonla öldürüldü.

Aralık 2019: Esed rejimi ve destekçileri, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ne kara saldırıları başlattı.

27 Şubat-5 Mart 2020: Türkiye, İdlib'de ateşkes gözlem misyonu yürüten 34 askerini şehit eden rejim unsurlarına karşı Bahar Kalkanı Harekatı'nı icra etti.

5 Mart 2020: Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında gerçekleştirilen toplantının ardından İdlib'de ateşkes konusunda mutabık kalındı. Mutabakat gereği ateşkes 6 Mart 00.01'de yürürlüğe girdi.

26 Mayıs 2021: Esed rejimi, uluslararası toplumun karşı çıkmasına rağmen sözde devlet başkanlığı seçimini düzenledi. Rejim, halkın yarısından fazlasının katılmadığı seçimden Esed'in oyların yüzde 95,1'ni aldığını iddia etti.

3 Şubat 2022: ABD Başkanı Joe Biden, ABD güçlerinin, DEAŞ elebaşı Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi'nin Suriye'de düzenlenen bir operasyonda öldürüldüğünü açıkladı. ABD askerlerinin İdlib iline bağlı Atme köyü yakınlarındaki bir eve düzenlediği operasyonda, aralarında çocuk ve kadınların da olduğu 13 kişi öldü.

14 Ekim: Ölen Kureyşi'nin yerine seçilen Ebu el Hasan el Haşimi el Kureyşi de 14 Ekim'de Suriye'nin güneyindeki Dera ilinde bulunan askeri muhaliflerin düzenlediği operasyonda öldürüldü.

28 Aralık 2022: Türkiye-Rusya-Esed rejiminin savunma bakanları ile istihbarat başkanları, Moskova'da bir araya geldi.

27 Ocak 2023: Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ), Suriye'de Nisan 2018'de Doğu Guta'nın Duma ilçesinde klor gazıyla 43 kişinin öldüğü kimyasal silah saldırısından Esed rejiminin sorumlu olduğunu açıkladı."

Kaynak:Hümeyra KARADAĞ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.