KONYA HABER
Konya
Açık
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3064 %0,23
48,9233 %0,43
4.870,06 % -0,46
Ara
BBN Haber Ekonomi Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Akgün: “Aydın bölgesindeki hava kirliliğinin nedeni fosil yakıtlar”

Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Akgün: “Aydın bölgesindeki hava kirliliğinin nedeni fosil yakıtlar”

Çevre Mühendisi ve İş Hijyenisti Dr. Aysun Akgün, jeotermal enerjinin Türkiye’nin zenginliği olduğunu belirterek, “Sadece elektrik üretiminde değil kentin ısıtılmasında, ilimizde temel geçim faaliyeti sayılabilecek tarımda, seracılıkta, sebze-meyve kurutma tesislerinde ve turizmin geliştirilmesinde jeotermal kaynaklardan yararlanmak gerekir” dedi. “Fosil yakıtlar nedeniyle bacalardan çıkan gaz soluduğumuz havayı zehirliyor”

Okunma Süresi: 3 dk

Gelecek nesillere sürdürülebilir ve temiz enerji sağlamanın toplum sağlığı ve geleceği açısından büyük önem taşıdığını belirten Halk Sağlığı Uzmanı, Çevre Mühendisi ve İş Hijyenisti Dr. Aysun Akgün, “Gelecekte enerji kesintilerine bağlı yaşanabilecek sağlık ve güvenlik sorunlarına karşı hızla önlem alınması, iklim değişikliğine neden olan karbon salınımının azaltılması buna bağlı olarak da sürdürülebilir ve temiz enerji kaynaklarının kullanılması gerekir. Özellikle büyük şehirlerde kış aylarında kömür kullanımından kaynaklanan kötü hava kalitesi, çevresel etkilerin yanında sağlığımızı da tehdit ediyor” diye konuştu.


Aydın Bölgesi’nde kış aylarında açık havada kalitesiz fosil yakıt kullanımından kaynaklandığını belirten Dr. Aysun Akgün sözlerini şöyle sürdürdü: “Katı Yakıt kullanan kalorifer kazanlarının devreye alındığı saatlerde hemen her konutun bacasından siyah dumanlar yükseliyor. Bu durumda, bir de jeotermal enerji ile ısındığımızı düşünsek? Jeotermal elektrik santrallerinde yapılan emisyon ölçümlerinde yanma gazlarının hemen hiçbirine rastlanılmamaktadır. Jeotermal elektrik üretim santrallerinin emisyon salınımlarında en büyük payın sahibi karbondioksittir ki kimi iyi uygulama örneklerinde, karbondioksitin havaya salmak yerine depolandığı ve seralarda kullanıldığı görülmektedir.”
“Jeotermal enerji zenginliğimizdir”
Türkiye’nin zengin bir yenilenebilir enerji kaynağına sahip olduğunu ifade eden Dr. Aysun Akgün, “Ülkemiz, temiz enerji kaynakları arasında yer alan jeotermal güç kapasitesi açısından dünyada ABD, Filipinler ve Endonezya’dan sonra dördüncü sırada, jeotermal ısı kapasitesi açısından ise Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyor. Jeotermal enerji kaynakları açısından büyük olanaklara sahipken, jeotermal santraller ile ilgili kötü algı nedeniyle yanlış bilgiler kulaktan kulağa yayılıyor. Jeotermal enerjiye karşı çıkmak farklı, enerji politikalarını eleştirmek farklı bir konudur. Jeotermal enerji zenginliğimizdir. Sadece elektrik üretiminde değil kentin ısıtılmasında, ilimizde temel geçim faaliyeti sayılabilecek tarımda, seracılıkta, sebze - meyve kurutma tesislerinde ve turizmin geliştirilmesinde jeotermal kaynaklardan yararlanmak gerekir. Jeotermal rezervin korunması, izlenmesi, reenjeksiyonun kontrolü ve çevre - sağlık etkileri açısından denetimler yapılmalı ve şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalıdır” diye konuştu.
“Denetimler ve ölçümler düzenli yapılmalı”
Jeotermal enerji kullanımının tarih öncesi devirlerde dahi pek çok farklı alanda kullanıldığını ifade eden Dr. Aysun Akgün, “İtalya’da 116 yıldır, özellikle üzüm bağları ve şarapları ile meşhur Toskana Bölgesinin tamamında kullanılan jeotermal enerji, üzüm bağlarını yok etmediği gibi oluşturduğunu söylenen büyük sağlık sorunlarına dair kanıtlanmış bir bulguya rastlanmamıştır. Jeotermal alanındaki denetimler, yaptırımlar ve teşvikler bu noktada çok önem kazanmaktadır. Son dönemlerde, resmî kurumlar tarafından denetimler özellikle toplumsal tepkilerden sonra artan duyarlılıkla, yasaların elverdiği ölçüde toplum sağlığı ver çevreyi korumacı bir tutumla ve hatta inisiyatifle gerçekleştirilmektedir. Çevresel Etki Değerlendirme sürecini olumlu kararı ile tamamlansa da yargı kanalıyla faaliyeti durdurulan santrallere de rastlıyoruz. Bunlar olumsuz yönler. Aynı yaklaşımı, iyi uygulama örneklerini öne çıkarmak ve teşvik etmek için de sergilememiz gereklidir” dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *