KONYA HABER
Konya
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9157 %0,77
47,9224 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara
BBN Haber Konya Haber Mühendis ve mimarlardan Konya için acil eylem çağrısı

Mühendis ve mimarlardan Konya için acil eylem çağrısı

TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Övet, bir an önce bina envanterinin çıkarılması, riskli yapıların yıkılması ve güçlendirme çalışmalarının hızla hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

KAYNAK: Cihad Alpan
Okunma Süresi: 5 dk

Marmara Depremi'nin 26.yılında binaların deprem güvenliği ve dirençli kentler olgusu yine gündemde. Konya'da da mühendis ve mimarlardan acil eylem planı çağrısı geldi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Konya İl Koordinasyon Kurulu, 17 Ağustos 1999'daki Marmara Depremi'nin 26. yıl dönümü nedeniyle Mimarlar Odasında basın açıklaması gerçekleştirdi. TMMOB Konya il koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Mimarlar Odası Konya Şube Başkanı Ahmet Övet, bir an önce tüm ülke genelinde bina envanterinin çıkarılması, yıkılması gereken binaların yıkılarak, güçlendirerek kurtulabilecek binaların da güçlendirilerek dirençli kentlerin oluşturulması gerektiğine dikkat çekti.

‘ACILAR VE AFETLERDEN ÇIKARILMASI GEREKEN DERSLER HALA YERİNİ KORUYOR’

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen, yaşanan acılar ve afetlerden çıkarılması gereken dersler hâlâ gündemdeki yerini koruduğuna dikkat çeken Övet, sözlerine şöyle devam etti, “17 Ağustos 1999’da tüm Marmara'yı etkileyen Marmara Depremi, maalesef milletimizin yaşadığı en acı felaketlerden biri olarak tarihteki yerini aldı. Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir coğrafyada hissedilen 7,4 şiddetindeki depremde 18.373 vatandaşımız vefat etti, 48.901 kişi yaralandı. 285.000’den fazla ev, 42.000’den fazla iş yeri zarar gördü. Yaklaşık 16 milyon vatandaşımız depremden dolaylı yoldan etkilendi.

Aradan geçen 26 yılda bu acı tablodan sonra elbette yeniden kurulan hayatlardan, küllerinden doğan yaşamdan bahsedebiliriz. Ancak bu, sorunlarımızı zalim bir iyimserlikle görmezden gelmek olur. Çünkü Marmara depreminden sonra 2011 yılında Van’da, 2020 yılında İzmir ve Elazığ’da ve 2023 yılında Kahramanmaraş’ta yaşanan yıkıcı depremler hâlâ hafızamızda tazeliğini korumaktadır. Muhtelif şiddetlerde yaşadığımız bu depremler de hem yörede hem ülkemizin genelinde geri döndürülemez hasarlar bırakmıştır.

whatsapp-image-2025-08-15-at-10-46-46.jpeg

Afetlere karşı dirençli yerleşimler, dünya için olduğu kadar ülkemiz için de yeni bir olgu olmamasına rağmen Cumhuriyetin kuruluşunun ilk yılında 1924’te, meydana gelen Erzurum depremlerinden günümüze kadar geçen 100 yıllık süreçte, depremler ve diğer afetler sonucunda yüzbinlerce insanımızı kaybettik. Yaşanan bunca kayba karşı ülkede, afetlerle mücadele kültürü hâlâ oluşturulamamış, idareler kamusal sorumluluklarını yerine getirmemiş, adalet sistemimiz afet suçları karşısında yetersiz kalmış, afet dirençli kent olgusu mevzuatımızda yer bulamamış, afetlerden zarar gören halkımızın uğradığı acılar, kayıplar ile maddi ve manevi zararlarla baş başa bırakılmıştır.”

‘AFETLERE KARŞI DİRENÇLİ KENTLER İÇİN PLANLAMA VE DENETİM ŞART’ Depremlere karşı alınacak önlemler sadece yönetmeliklerle sınırlı kalmamalı; planlama, uygulama ve denetim süreçlerinde tavizsiz bir yaklaşım benimsenmeli gerektiğine ifade eden Övet, sözlerini şu şekilde devam etti, “Afetlerle mücadele kapsamında alınan merkezi kararlar yerelde yorum farklılığına bırakılmayacak şekilde detaylandırılmalı, yerel yönetimler de bunun sorumluluğu ve bilincinde olmalıdırlar. Burada biz mimar ve mühendislere düşen görev ise; herhangi bir yaptırım korkusu olmaksızın, mesleki etik çerçevesinde, yaptığımız binalarda can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Marmara depreminden sonra yasama ve yürütme organlarının harekete geçmediğini söyleyemeyiz. Afetten sonra yürürlüğe giren deprem yönetmeliği, ihtiyaca binaen ve teknolojik ilerlemelerle değişen maddeler nitelikli yapılaşma konusunda bir nebze de olsa standart oluşturdu. Ancak afetlere özellikle depremlere yönelik alınacak tedbirlerin bununla sınırlı kalmaması gerektiği de açıktır. Afete karşı dirençli kentlerimizin oluşmasında öncelikli yapılması gereken kent ölçeğinde doğru ulaşım ve doğru planlama olmalıdır. Şehirlerimizin kalkınmasında, nüfus ve göç hareketlerinde, konut yerleşkelerinde, tarım ve sanayi istihdamında büyük payı olan kentsel planlama ile kentlerimizde afetin önüne geçmek mümkündür. Zemin niteliği kent içi tüm fonksiyonlara yön veren en önemli kriterdir. Zemin etüdü ve doğru planlamanın ardından sağlıklı yapılaşma için nitelikli mimarlık ve mühendislik hizmetinin ulaşılabilir, uygulanabilir ve denetlenebilir olması gereklidir. Deprem sonucu yapısal olmayan hasarlara neden olabilecek risk gruplarını, binanın taşıyıcı sistemi dışında kalan her türlü eşya, donatı elemanı, obje ve benzerleri oluşturmaktadır. Bu nedenle yapısal olmayan riskler küçümsenmemeli ve iç mekânlarda oluşabilecek tehlikeleri azaltmak için önceden risklerin belirlenerek, tedbirlerin alınması gerekmektedir. Mevcut yönetmeliklerimizin dünyadaki benzerleri açısından bir eksiği olmadığını hepimiz biliyoruz. Ancak burada önemli olan yönetmeliklerle belirlenen tasarım kriterlerinin sahaya eksiksiz olarak aktarılabilmesidir. Sonuç olarak bir daha bu acıların yaşanmaması için depreme hazırlıklı olmamız, deprem gerçeğiyle yüzleşmemiz, bir an önce tüm ülke genelinde bina envanterlerimizi çıkarmamız, yıkılması gereken binaların yıkılarak, güçlendirilerek kurtulabilecek binalarımızın da güçlendirilerek dirençli kentlerimizin oluşturulmamız gerekmektedir. Bilimden yararlanmak ve teknik şartlarda yol almak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız.”

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Özgür Yetiştirici, binaların envanterinin bir an önce çıkarılması gerektiğini belirterek, bu konuda ivedilikle adım atılması çağrısında bulundu. Yetiştirici, 17 Ağustos Depremi'nin 25. yılında hayatını kaybeden tüm vatandaşları rahmet ve saygıyla andı.

İç Mimarlar Odası Konya Şube Başkanı İsmail Malçok, iç mekân bileşenleri açısından depreme yönelik mekânsal gerekliliklerin tasarım aşamasında ele alınması ve değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Malçok, “Unutulmamalıdır ki depremin tetiklediği tehlikeler arasında yangın ve tehlikeli madde olayları da yer almaktadır” dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *