Konya'daki 3 bin yıllık tarım anıtı turist akınına uğruyor
Konya, geçmişinde birçok medeniyete ve krallığa ev sahipliği yapmıştır bunlardan bir tanesi de Hitit medeniyetidir. Konya'nın birçok bölgesinde Hititlere ait kalıntılara rastlanmaktadır.
Anıt, Konya’nın Ereğli ilçesine 12 km. uzaklıkta, Halkapınar ilçesi sınırları içerisinde İvriz Suyu’nun kaynak başındadır. Arkeoloji literatürüne “İvriz Su Anıtı” olarak geçmiştir. İvriz Çayı’nın çıktığı kayalığın doğu yüzeyindeki anıtın yüksekliği 4,20 metre, eni 2,40 metredir.
Geç Hitit krallıklarından, Orta Anadolu’da yer alan, Tabal Krallıkları Konfedarasyonu içindeki Tuana (Antik Tyana-şimdiki Kemerhisar) Krallığına aittir.Anıtta iki insan figürü yer alır. Bunlardan büyük olanının yüzünün ön tarafında Luvice olarak adlandırılan Hitit Hiyeroglif yazıtta “Fırtına tanrısı D Tarhu” ibaresi yer almaktadır. Aynı zamanda bereket tanrısı olan Tarhu (Tarhunta)’nun karşısında küçük figür de Tuana kralı Varpalavaş, tanrıya tazimde bulunmaktadır. Varpalavaş’tan Asur kralı III. Tiglatpileser’e ait belgelerde Urballa olarak söz edilmektedir.
Yine Nemrut tabletinde Urballa olarak söz edilen Kral Varpalavaş’ı kast etmektedir. Niğde Bor’da bulunan başka bir stelde Varpalavaş’tan söz edilir. Varpalavaş MÖ 738-710 tarihleri arasında hüküm sürmüştür. İvriz kabartması da MÖ 730-720 yılları arasında işlenmiş olmalıdır.
Uzun yıllar unutulan Hitit tarihi, Jean Otter tarafından 1736 yılında İvriz Anıtı’nın keşfi ile yeniden aydınlanmaya başlamıştır. Nitekim bu anıtları 1812 yılında Burckhart’ın Hamath yazıtlarını keşfi izlemiştir. 1870 yılında J. A. Johnson’un, Hamath yazıtlarını yeniden keşfetmesi ile Hitit tarihine tekrar ilgiyi artırmıştır.Aslında İvriz Anıtı ve Çayı, Osmanlı dünyasında XVII. yüzyıldan beri biliniyordu. Kâtip Çelebi (1609-1657) ve Evliya Çelebi (1611-1682) eserlerinde İvriz anıtı ve çevresi hakkında detaylı bilgiler vermektedirler.
Abiriz köyü olarak İvriz’den söz eden K. Çelebi’nin verdiği bilgiler, XX. yüzyılda çözümü yapılan üçüncü kitabede yer alan yaptırılış amacına oldukça benzerlik gösterir:
“Bu nehir üstünde kurulu birçok değirmen vardır. Civarındaki 360 su arkı ile tarla ve bahçeler sulanır. Nehrin menbaındaki bir kayaya bir elinde bir deste sünbüle (buğday başağı), diğer elinde iki salkım üzüm bulunan bir erkek resmi kazınmıştır ki hâlen durur. Abiriz köyünün emiri ve ulusu Abrinos adlı kâfir beyine ait olduğu zannedilen bu resmin, üzüm bağları ve ekili alanların korunması için yapıldığı düşünülmektedir. Nehir bu sahralarda çok gitmeyip ovaya iner ve sazlıklara yayılır, sonra da adı geçen kasabanın Karapınar kasabası paralelindeki Bozoğlan ve Bulgar Dağları eteğinde düden adlı taştan bir oyuğa girip görünmez olur. Derler ki bu su Hz. Muhammed’in mucizesi ile çıkmıştır. Bunun için bütün kasaba hâlen vakıftır.”Anıtın en alt seviyedeki hiyeroglif yazıtların üçüncüsünde şu şekilde söz edilmektedir:
“Ben egemen ve kahraman Tuana Kralı Warpalavaş; sarayda bir prens iken, bu asmalıkları diktim. Tarhuntaş onlara bereket ve bolluk versin.”
Anıttan doğrudan söz etmeyen Evliya Çelebi daha çok “Ejiz” olarak söz ettiği İvriz Çayı’ndan ve pınarından söz etmektedir. Ona göre bu pınar, Kâtip Çelebi’nin söylediği gibi Hz. Muhammet’in bir mucizesi ile çıkmıştır. Cemali’den alıntı yaptığı uzun bir methiyede pınar övülmekte ve bu sebeple burasını Abbasiler, Selçuklular, Karamanlılar ve Osmanlıların vakfettiğinden söz edilmektedir.
Görüldüğü üzere bu pınar Hitit Döneminden itibaren kutsiyetini sürdürmüştür. Anıt çevresinde yer alan Roma Dönemi kabartmaları da bu dönemdeki kutsallığına işaret etmektedir.
Anıtta bir tapınma sahnesi ve Luvice hiyerogliflerin görüldüğü üç kitabe vardır. Kitabelerden biri tanrı Tarhu’nun başı önünde, ikincisi kralın arka tarafında ve üçüncüsü ise anıtın alt kesiminde su kanallarına yakın bir yerdedir.
Anıtta Hitit ve Arami sanatının etkileri görülür. Tanrının külahı ve her iki figürün saç ve sakal işçiliğindeki üslup ve ayrıca burunlarındaki irilik ve eğiklik Arami etkilidir. Diğer taraftan külahtaki boynuzlar Zincirli’de bulunan Arami kralı Panamuwa döneminde yapılmış Hadad heykelinin başlığına benzetilmektedir. Kralın giysilerindeki zenginlik Zincirli ve Sakçagözü eserlerinde görülen Arami tarzı giysilere benzerlikler göstermektedir.Anıtta Arami etkilerinin yanında MÖ II. bin Hitit etkileri ve I. bindeki çağdaş Frig etkileri görülür. Tanrı rölyefindeki tıknaz yapı içinde kol ve bacak şekilleri, beden yapısı, giysideki detaylar, yürüyüş pozisyonu II. bin Hitit dünyasından, kemer ise Frig maden kemerlerinden izler taşır.
Warpalavaş’ın giydiği etek kısmı püsküllü giysi ve ucu saçaklı şal biçimindeki mantosu Arami etkisini yansıtırken manto önündeki Frig fibulası ile tutturulmuştur. Bu fibulanın, çağdaşı ve Asur’a karşı müttefiki olan Midas tarafından hediye edildiği sanılmaktadır.
1990’lı yıllarda anıtın önündeki havuz çevresinde piknik yapan bir kişinin attığı kurşunlarla Tarhu’nun burnu zarar görmüştür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.