Konya'da tarihin en büyük mirası ayağa kaldırılmayı bekliyor
Ünlü Selçuklu tarihçisi İbn Bibi'nin Selçukname'sinde sözü geçen, I. Alaeddin Keykubad tarafından (1220-1236) Sadeddin Köpek'e yaptırılan Kubadabad Sarayı Konya Beyşehir-Isparta Yenişarbademli arasındaki yolun 5 km içerisinde Gölyaka Köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Günümüze ulaşabilen tek Anadolu Selçuklu sarayı olan Kubadabad Sarayında arkeolojik kazılar halen devam etmekte, bulunan çini ve diğer eserler Karatay Müzesi'nde sergilenmektedir.Kubadabad Sarayı Ne zaman yapıldı?
Ünlü Selçuklu tarihçisi İbn Bibi, Selçukname'sinde, Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat'ın Antalya'ya yaptığı bir yolculuk esnasında Beyşehir Gölü çevresinin güzelliğinden etkilendiğini ve buraya bir saray yapılmasını emrettiğini belirtir. Hatta rivayet odur ki Alâeddin Keykubat Beyşehir Gölü'nü gördüğünde: "Cennet ya burasıdır ya da buranın altındadır" demiştir.
Kubadabad Sarayı, Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat'ın av emiri ve mimarbaşı Vezir Sadeddin Köpek tarafından 1326 yılında yapılmıştır. Aynı zamanda sarayın krokisini de çizen Sultan Alâeddin Keykubat bu sarayı yaptırırken çevresine de bir şehir kurulmasını emretmiştir. 1960 yılından beri yapılan kazı çalışmaları sayesinde Kubadabad Sarayı hakkında bilgi edinme şansımız her geçen gün artmaktadır. Beyşehir Gölü'nün hemen yanında ve Anamas Dağları'nın eteklerinde bulunan bu saraydan günümüze müzeleri süsleyen nadide çinilerle, göz kamaştırıcı saray kalıntıları kalmıştır.KUBADABAD SARAYI MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Önceleri Bizanslardan kalma harabeler sanılan saray bölgesinin, 1949 yılında İbn Bibi'nin yazılarında geçen gizemli Kubadabad Sarayı olduğu tespit edilmiştir. İlk kez 1960lı yıllarında Alman arkeolog Katharina Otto-Dorn tarafından kazılan bölge 1980'den bugüne kazılmakta ve sarayın ana bölümleri ortaya çıkarılmaktadır.
Günümüzde halen devam etmekte olan kazı çalışmaları sonucunda Küçük Saray'ın çevresindeki mimari kalıntılar ile Kız Kalesi'ndeki ana yapı ve hamam bölgesindeki çiniler açığa çıkarılmış, Malanda Köşkü'nün mevcut kısmının planı netleşmiştir. Küçük Saray'ın etrafında ise Eski Çağ'a ait buluntu ve kalıntılar tespit edilmiştir.Tüm bu kalıntıların arasında en dikkat çekici eserlerden olan Kubadabad Sarayı çinileri, Selçuklu sanat anlayışını yansıtan zengin bir mirastır. Alışılmışın dışında süslü ve figürlü bu çinilerde Selçuklu dönemindeki av eğlenceleri, büyülü inançlar, sultanlar, ileri gelenler ve hizmetkârlar canlandırılmıştır. Bu çiniler yüksek düzeyde kültür ve sanat birikimi bulunan Selçuklular hakkında önemli birçok ipucu vermektedir. Kazı çalışmalarında çıkarılmış göz alıcı eserler başta Karatay Müzesi olmak üzere Konya'da değişik müzelerde sergilenmektedir.Bilinen ilk göl tersanesi
Kazılarda 2013 ve 2014'te, "anıtsal yapı" olarak nitelendirdikleri saray kayıkhanesi ve tersanesinin ortaya çıkarıldığına dikkati çeken Prof. Dr. Rüçhan Arık, şunları kaydetti:
"Bu eser, şimdilik bilinen ilk ve tek göl tersanesidir. Kubadabad'daki bu keşif, Selçuklular'ın gemicilik ve suya verdikleri önemi gösteriyor. Aynı zamanda Beyşehir Gölü havzasında büyük nakliyat trafiği olduğunun da göstergesidir. Kubadabad'a ulaşımda su yolunu kullandıkları anlaşılıyor. Bunun da restore edilip değerlendirilmesi lazım. Hemen yanında Gürlevi denen Selçuklu barajı var, önünde iskele bulunuyor. Bunlardan başka 'Köşklü Hamam', '3 Mekanlı Yapı' dediğimiz iki kalıntı ile saray şantiyesini ortaya çıkarmıştık. Şantiye deposundan yepyeni bir çini kategorisi çıktı. Bunların hepsi restorasyon ve konservasyon bekliyor. Bir kısmını sadece konservasyon ağırlıklı ele almak daha doğru olacaktır."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.