KONYA HABER
Konya
Açık
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3900 %0,26
48,5091 %0,45
4.843,84 % -0,04
Ara

Nem kaldı?

YAYINLAMA:

11 Ayın Sultanı, mübarek ramazan ayının gelmesiyle gitmesi yine bir oldu.

"Merhaba"lar yerini hemencecik "el vedâ"ya devretti. O, yine güzeldi, yine nazlıydı, burukluk içinde bile yine tadına doyulmazdı. Ramazan ayı, geldi ve gitti. Şu var ki bu seneki ramazan ayı, kaç insan ömründe, kaç asırda bir rastlanacak Yeryüzü Salgınına denk geldi. Tüm dünyada olduğu gibi Ankara’da salgınla ilgili tedbir üstüne tedbirler aldı. "Evde hayat var" dendi, "hayat, eve sığar" dendi. Bu Ramazan cemaatle Teravide yoktu. Camiler, cemaatle namaz kılmaya kapandı Bayram Namazı da, Bayram ziyaretiler de, yapılamadı.

Herkes, komşularına, millete, devlete, ümmete, mazlumlara, mağdurlara, hastalara, yoksullara insanlığa, sevdiklerine, ailesine ve kendisine… yalvara, yalvara dua ederek bu salgının bitmesi, bir daha yaşanmaması, yeryüzünden kazınıp yok olması için dualarla Ramazanı uğurladı. Yüce Allah, sebepleri yaratandır. Virüsü yaratan O’dur. Yok ederek şifayı verecek, huzur ve iyiliği lütfedecek olan da O’dur.

Doktorlar, ilaçlar vesiledir. Öyle ise af için, pişmanlık için eller semaya…

Bugünkü yazımda, değerli dostum İlahiyatçı Abdurrahman Korkmaz’ın gönderdiği güzel bir yazıyı siz okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Doğduğum köyde, mahallede, ilçede, şehirde, çıkmaz sokakta, şehrin hafızası olan isimlerde NEM KALDI. . . Yıkıldı mahalleler kentsel dönüşüm diye ne tarihe not düşmüş isimler kaldı nede mahallenin çınar amcaları, dayıları Ayiş teyzeleri, Feyza abaları Ökkeş dedeleri, Ejder emmileri hepsi kayboldu. . . Ne süllümlü evler, nede eyvanlı, tandır fırınlı, hariciyeli evler.

Nem kaldı; sokak başındaki tarihi çeşmenin yerinde yeller esiyor. . . Damların partıları, mertekleri, kirişleri, direkleri boynu bükük hurdacıda ağıt yakar…

Çıkmaz sokaktaki tiyzelerin, abaların o samimi komşuluklarına, birlikteliklerine, acıyı paylaşmalarına…

Nem kaldı eski arkadaşlıklardan, dostluklardan Karz-ı Hasen yardımlaşmasından, toplu davetlerden, düğünlerden, taziyelerden…

Nem Kaldı sokaktaki komşuların toplanıp erişte kestiklerinden, tarhana yaptıklarından, salça çıkarıp şebit açtıklarından, bişi yapıp hane hane dağıttıklarından, gelin olacak genç kıza nasihat ettiklerinden, sahurda lambası yanmayan komşuyu uyandırmaktan, iftar vakti bacası tütmeyen haneye yemek götüren o çınar analar, neneler, genç gelinler ne oldu nereye gittiler. Kendi yavrusu gibi komşu çocuklarına nasihat eden, öğüt veren, gülen güldüren o amcalar, dayılar nereye gittiler…

Nem kaldı; sabahın erkeninde dükkan açan esnafımız, çarşıda biri diğeriyle hasbihal eden o ahiler, birbirlerine borç verenler, dua alanlar, faizden kaçan o güzel insanlar nereye gittiler…

Küsleri barıştıranlar, yıkılmak üzere olan yuvayı nasihatle tamir eden o gönüllü arabulucular ne oldu?

İmece usulü çatıları yapanlar, harç karanlar, tuğla çekenler, amele olarak çalışanlar, dua edip dua alanlar ne oldu?

Bulunduğu yerde çınar olup insanları gölgeleyenler serinletenler, akıl verenler, yol gösterenler, ufuk verip hedef gösterenler, acıyanlar, merhamet edenler, ağlıyanla ağlıyanlar, gülenle gülenler ne oldu? Nereye gittiler?

Biz bunları nasıl kaybettik, kaybettiğimizin farkında mıyız?

Zeynep teyzenin, Ömer dedenin yanımızda olmadıklarının… İşte bunun için dönüp diyoruz ki NEM KALDI. Komşu çocuğu Kore’ye askere giderken gözyaşlarını yaşmağıyla silen dilberler ne oldu?

Asker yolu beklerim, günü güne eklerim diyerek ağıt yakan Mihribanlar nereye gittiler?

Çeyiz hazırlayan genç kızların olmazsa olmazı el emeği göz nuru seccadeler nerde?

Kök boya halı dokuyan emsal kızlar, gelinler ne oldu?

Kim götürdü ilmek ilmek halı kilim yolluk dokuyan o kahramanları…

Maniler söyleyerek tarihi camilerin mihraplarına özenle seccade dokuyan o maharetli ellere ne oldu? Pamuk tarlasında, fındık bahçelerinde ter döken, üreten insanlarımız ne oldu? Nem kaldı gardaş nem kaldı hepsi gitti. Ne Selçuk dededen ne de Osman babadan iz kaldı. HALEP’ten, ŞAM’an, BAĞDAT’tan, KUDÜS’ten nem kaldı gardaş nem kaldı. Kalemine, yüreğine sağlık. Abdurrahman hocam.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *