KONYA HABER
Konya
Açık
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3180 %0,23
48,7222 %0,44
4.906,33 % 0,44
Ara

50 liraya ayran mı olur? Bu iş çığırından çıktı artık

YAYINLAMA:

Son dönemin en çok tartışılan konularının başında yeme içme sektörü geliyor. Enflasyon, serbest piyasa, hayat pahalılığı, maliyet, karlılık vs… her geçen gün yeni kavramlar ve bahanelerle kafe ve restoranlarda hayat giderek pahalılaşıyor.

Ne yazık ki bugün gelinen noktada dışarıda bir yemek yemenin maliyeti 4 kişilik aile için 2000 TL’leri buluyor. En kolayından bir etliekmek yemenin maliyeti bile 1000 TL’lere ulaşmış durumda. Tamam hayat pahalı; ürün maliyeti, işçi maliyeti, kiralar, elektrik, su… Esnaf için durum kolay değil. Ama bunu tamamiyle bir müşteriden çıkarmaya çalışmak da neyin nesi!

Sosyal medyada gördüm. Aksaray’da bir bardak ayran için 50 TL istenmiş!

Edep ya hu! Yoğurdun kilosu 100 TL. Bu nasıl bir karlılık anlayışıdır. Bu nasıl bir esnaflıktır. Nerede kaldı Ahi Evran’ın öğretileri, nerede kaldı Müslümanlık, nerede kaldı insanlık.

Lokantacı esnafı kendi ayağına sıkıyor. Bu işin sonunda kaybeden onlar olacak. Hatta şöyle bir anlayış da yerleşmeye başladı. Restoranda bir porsiyon balığın fiyatı 500 TL. Aynı balık satıcıdan alınıp pişirme hizmeti verilen yerlerde taş çatlasın 250 TL’ye mal oluyor. İnsanlar artık lokantadan alma yerine dışarıda pişirme yöntemini tercih edecek. Aynı şey etliekmek için de geçerli, ya da diğer fırın yemekleri için de. Bir porsiyon yerine aynı maliyetle kilolarca almak ya da aile boyu karnını doyurmak mümkün.

Söylenecek çok şey var ama sabrediyoruz. Yutkunuyoruz, susuyoruz... Etkili ve yetkili mercilerin buna bir "dur" diyeceğini, ticari hayata net bir düzen tayin edeceğini ümit ediyoruz.

Yazımızı 2018 yılında Diyanet tarafından camilerde okutulan “İslam’da Ticaret Ahlakı” konulu hutbeden bir pasaj ile noktalıyorum.

“İnsanlığa huzurlu, dengeli ve hakkaniyetli bir hayatın yol haritasını çizen İslam, alışveriş ve ticaret ahlâkına dair de birtakım ilkeler koymuştur. Şüphesiz ticaret ahlâkının en önemli ilkesi kazancın helâl olmasıdır. Müslüman, sadece dünya kârına değil, çok daha önemli olan ahiret yatırımına ağırlık verir ve kazancına haram bulaştırmamaya özen gösterir. Yüce Allah’ın haram kıldığı şeyleri alıp satmaz. Helal olmayan yollardan servet edinmez. Haksız kazançtan, faizden, karaborsacılıktan, kamu malına el uzatmaktan ve vergi kaçırmaktan uzak durur. Ötekini yok eden, rakibini ortadan kaldırmaya çalışan tekelci ve fırsatçı bir anlayışı asla kabul etmez. Bencilliği değil, diğerkâmlığı şiar edinir. Kardeşim de kazansın anlayışıyla hareket eder.”

Kalın sağlıcakla…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *