KONYA HABER
Konya
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9157 %0,77
47,9224 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

BİR ÇARESİZLİK OLARAK BÜYÜMEK: KOLEKTİF ŞUURSUZLUK

YAYINLAMA:

Hep düşünmüşümdür, bir başka yer ve zamanda yaşasaydım nasıl bir insan olurdum diye. Bunun bir cevabı yok.

Şu anda bile nasıl bir hayat sürdüğümü tam olarak bilemiyorum.

Kurgulanmış bir yaşamın sıkıcı rutinlerini panayır yerine, lunaparka, dans, yemek ve içmek partilerine çevirme yarışında hepimiz son derece başarılıyken, bütün bu olup bitenlerde bir şuur aramak da kendi payıma doğal olarak saçmalık.

YAŞAMAK HASTALIĞINA TUTULMUŞ GİBİ DEĞİL MİYİZ?

Başka hiçbir gailemiz olmadan sadece yaşamak; belki de bu fazla şuurun geri tepmesidir.

Hiçbir zaman kendimi bu kadar yalnız ve çaresiz kalacağını düşünmezdim, şu oyun çağındaki bir toplum karşısında. Bu bir suçlama değil, yanlış anlaşılmasın:

TÜRK TOPLUMU ÇOCUK VE OYUNDA KALMAKTA HAKLI BENCE; her büyüme girişime bir hastalık atfediliyor ve o organı kesiliyor. Oysa sürekli;

büyü derlerdi bize;

büyü artık,

kocaman oldun,

koca kız oldun

koca oğlan oldun

büyü elin ekmek tutsun

çocuk gibi davranma

büyü

Büyümekten ne anlıyordu acaba büyükler, devleti yönetenler, şunlar ve bunlar?

Bir dönem uzak doğu kadınları güzellik amacıyla ayaklarının büyümemesi, top gibi kalması için demir ayakkabılar giyiyorlardı. Ayakların büyümesi durmuyordu ancak ileriye doğru uzanamadığı için organ ayak tabanına doğru büyüyor; ayaklar adeta toynaklı hayvanların toynağına dönüşüyordu.

Elbette bu KISA YAZI BİR TOPLUMSAL ANALİZ YAZISI DEĞİL.

İfade etmeye çalıştığım BİR ÇARESİZLİK OLARAK BÜYÜDÜĞÜMÜZÜ anlıyorum; bu anlayışım her geçen gün pekişiyor.

Daha korkuncu ise normal, olağan bir şekilde büyüdüğümüze inanmamız isteniyor.

Şuursuzluk çizgisi işte tam da buradan geçiyor.

Bu durum, kanımca bu ülkeye ve topluma kötülüğü yapan mağlupların zalimlik psikolojisidir.

Sürekli insanları aynı tuzağa çekmek ve insanların da sürekli aynı tuzağa düşmesine ne diyeceğiz: ÇÜRÜTÜLEMEZ BİR HAYAL KIRIKLIĞINA TUTULMUŞ GİBİYİZ.

Her gün UMUDA CENAZE TÖRENİ DÜZENLİYORUZ.

ATALETİN DİSİPLİNİ O KADAR GÜÇLÜ Kİ, doğrular yerine yanlışları seçiyor onları doğrulatmaya çabalıyoruz, ölümüne.

NİHAİ BİR YIPRANMAMIZ YOK, ölen ölüyor, kayıp gidiyor yaşamdan; nihai yıpranma yok, çünkü her ölünen yerine yine aynı ölen gibi çürütülemez bir hayal kırıklığına tutulmuş insanlar geçiyor.

ZAAFIN HARİKALARI, HEPİMİZ İÇİN HARİKALAR DİYARİ HALİNE GELMİŞ.

İyilik teoride iyilik.

Ne ilerleme, ne geri gitme, ne yerinde durma, sürekli kendi içine doğru, uzak doğulu kadınların ayaklarının kendi ayak tabanlarına doğru büyüdüğü gibi bir büyüme, fasılasız; BİR TOPLUM YERİNE TOYNAK OLUŞ

BU BİR SAPLANTININ İÇYÜZÜDÜR, emin olun.

Bildiklerimiz hüzün verici.

Yaşamak bir köle meziyeti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *