KONYA HABER
Konya
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9157 %0,77
47,9224 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

TOKLUK ÜZERİNE: AÇLIK TERBİYESİ

YAYINLAMA:

Açlık ile azgelişmişliğin arasındaki bağ benliğin yitimiyle eşleşiyor olabilir. Açlık derken psikolojik mukavemetsizliği kastediyorum. Bu kastım herhangi bir şey karşısında insanın doyumsuzluğunun süreklilik kazanması; herhangi bir diyetin, psikolojik olarak ket vurmanın, sosyal açıdan kontrol mekanizmalarını çiğnemenin uyuşturucu etkisidir.

Kendimizi nasıl sürekli aç hissederiz.

Ya da tokluk sadece doygunluk mudur?

Açlık türleri ne kadar zenginse tokluk türleri de o kadar zengindir. Bu durum oldukça karışıktır aynı zamanda.

Neden acıkırız, nasıl olur da doymayız?

Acıktığımızda gözümüz neden hiçbir şey görmez ve doyduğumuzda neden tiksinecek hale geliriz?

Bütün bu söylediklerimi psikolojik ve sosyal açıdan değerlendirin. Yani bazı durumlarda tokluk dediğimiz an açlığımız başlıyor. Buna en iyi örnek cinsellik. Cinsel hazzın tetiklediği sürdürülebilir bir açlık var ve bu durum birçok açıdan insanların kendi kendilerini aşağılama, kendilerini işaretleme, kendilerinden tiksinmeye gerekçe olduğu bir vak’a.

Duygusal doyumsuzluk da böyle değil mi? Bir çocuğun sevilirken ki hali ile sevmeyi bıraktığınızdaki hali arasında inanılması güç stres dolu bariyerler var.

Fiziksel ve biyolojik açlık zaten hemen herkesin başının belası olduğu bir şey. Yemek, kıyafet, sürekli tatil ve gezme isteği; şu veya bu.

Her ne kadar günümüzde DETOKS popüler bir kavram olsa da hemen hiç birimiz hafta sonunda bir gün, teknoloji detoksu uygulayıp, telefonunu kapatma cesaretine sahip değiliz.

Ekmek yemeyi bırakma, kahvaltıda sadece tek bir nevaleye odaklanma, altı ay boyunca et yememek vb. gibi bir ilkeye tutunamıyoruz.

Kendi kendimize ürettiğimiz propaganda yöntemleri etkili oluyor ve bütün bu olup bitenler her türlü açlığımızı sürdürülebilir hale getiriyor.

Şunu da kendimize sorabiliriz: Açlık terbiyesi gerçekten bir terbiye yöntemi mi?

Belki de gerçekten tokluğun ne olduğunu öğrenmemiz gerekir. Tokluk bir doyma biçimi değil, bir doygunluk dinamiği. Doygunluk hani şu deyimimiz var ya “gözü doymak”; tam da ona uygun.

Kısaca bir doygunluk terbiyemiz olmadan açlıkla terbiye olmak imkânı yok gibi. Bu da bizi kendisini her açıdan sürekli aç hisseden bir çocuğa benzetiyor; az gelişmişlik de öyle bir şey değil mi?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *