Sulamada GES Dönemi: Çiftçinin Cebine Güneş Doğuyor
Konya Ovası’nı bilen bilir; bu topraklar Türkiye’nin tahıl ambarı olarak anılır. Uçsuz bucaksız ekili alanlar, her mevsim çiftçinin alın teriyle buluşur. Ancak bu bereketli ovanın en büyük imtihanı hep su olmuştur. Yeraltı suları her geçen yıl biraz daha derine çekilirken, sulama maliyetleri çiftçinin kazancını adeta gölgede bırakmaktadır. Elektrik faturaları, sulama pompalarının çalıştırılması için ödenen bedeller çoğu zaman ürünün getirisinden büyük olabiliyor. İşte tam da bu noktada devreye Güneş Enerjisi Santralleri (GES) giriyor.
Bugün Konya’nın birçok köyünde tarlaların yanı başında yükselen güneş panelleri dikkat çekiyor. Küçük ve orta ölçekli GES yatırımlarıyla çiftçiler, gündüz boyunca güneşten elde edilen enerjiyi doğrudan pompaları çalıştırmak için kullanıyor. Artık sulama zamanı geldiğinde “Bu kuyu ne kadar elektrik yakacak?” ya da “Faturam nasıl çıkacak?” endişesi yerini gönül rahatlığına bırakıyor. Çünkü güneş bedava, elektrik neredeyse masrafsız.
GES uygulamalarının çiftçiye sunduğu avantajlar yalnızca ekonomik boyutla sınırlı değil. En büyük fayda, sulama maliyetlerinin ciddi oranda düşmesidir. Elektrik fiyatlarının dalgalanmasından veya mazotun sürekli artan fiyatından etkilenmeyen çiftçi, kendi enerjisini üretmenin huzurunu yaşıyor. Bu durum aynı zamanda çiftçiye öngörülebilir bir planlama imkânı sağlıyor. Artık tarlaya ne kadar su verileceği, ne kadar enerji harcanacağı daha önceden bilinebiliyor. Güneş her gün doğuyor ve bu düzenlilik, üreticiye güven veriyor.
Bir diğer önemli fayda ise verimlilik artışı. Daha uygun maliyetlerle sulama yapabilen çiftçi, ürününü zamanında ve yeterli miktarda sulayabiliyor. Bitkiler susuz kalmıyor, stres yaşamıyor. Böylece hem ürünün kalitesi artıyor hem de verim yükseliyor. Özellikle şeker pancarı, mısır, yonca ve meyve bahçeleri gibi suya hassas ürünlerde bu fark çok daha net hissediliyor. GES yatırımları sayesinde toprak da korunuyor; çünkü doğru zamanda sulanan ürün tarlada verimliliği sürdürülebilir hale getiriyor.
GES projelerinin bir başka avantajı da çiftçi örgütlenmeleri üzerinde görülüyor. Sulama birlikleri ve kooperatifler, ortak GES yatırımları yaparak üyelerine çok daha düşük maliyetlerle enerji sağlayabiliyor. Bu da kırsalda dayanışma kültürünü güçlendiriyor. Örneğin, bir köyde kurulan ortak güneş tarlası, onlarca çiftçinin elektrik ihtiyacını karşılayarak sulama maliyetlerini neredeyse yarıya indiriyor.
Çiftçilerle yapılan sohbetlerde bu dönüşümün somut etkileri kolayca fark ediliyor. Bir üretici, “Eskiden kuyuyu çalıştırmaya korkardık, şimdi gönül rahatlığıyla basıyoruz” derken, bir diğeri, “Faturadan kalan parayla traktörün bakımını yaptırdım” diye anlatıyor. Kimisi çocuklarının okul masraflarını karşılamanın kolaylaştığını, kimisi de ürünün kalitesinde gözle görülür iyileşme olduğunu dile getiriyor. Yani güneş yalnızca tarlayı değil, çiftçinin yaşamını da aydınlatıyor.
Bundan sonraki dönemde çiftçilerin GES yatırımlarından daha etkin faydalanabilmesi için bazı adımlar da önem kazanıyor. Devlet desteklerinin artırılması, uygun kredi imkânlarının sağlanması, teknik eğitimlerin verilmesi ve köy bazlı ortak enerji projelerinin teşvik edilmesi bu alanda büyük bir fark yaratacaktır. Ayrıca çiftçilere yönelik bakım-onarım hizmetlerinin yaygınlaştırılması, panellerin ömrünü uzatacak ve yatırımların sürdürülebilirliğini garanti altına alacaktır.
Konya Ovası’nda başlayan bu enerji dönüşümü yalnızca çiftçiye ucuz elektrik sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda tarımsal üretimde yeni bir çağın kapılarını aralıyor. Güneşten alınan güç, çiftçiye özgürlük, toprağa bereket, köye umut getiriyor. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda “sulamada GES dönemi” yalnızca bir teknoloji değil, kırsal kalkınmanın temel dayanaklarından biri haline gelecek gibi görünüyor.