Toplumsal Çöküş 2: Eğitimde Kaybolan Nesiller
Bir köşe yazısı
Eğitim bir toplumun geleceğidir. Ama ne yazık ki bizim geleceğimiz, her geçen gün elimizden kayıp gidiyor. Sınıflarda oturan çocuklarımız var ama onların gözlerindeki ışık gün geçtikçe sönüyor. Çünkü eğitim artık bilgiye ulaşma değil, sadece sınavdan sınava koşan yorgun bir maratona dönüştü.
Ezberleyen ama Anlamayan Nesiller
Bizim eğitim sistemimiz yıllardır aynı çıkmazda: Ezber. Çocuklarımız kitapları okuyup anlamıyor, sadece ezberliyor. Sınavda unutulacak bilgilerin yükü altında eziliyor. Merak etmeyi, sorgulamayı, araştırmayı öğretmiyoruz. Onlara sadece “şunu bil, şunu yaz, şunu unut” diyoruz.
Bir çocuk merak etmezse, sorgulamazsa, hayal kurmazsa nasıl ilerleyebilir? Oysa dünyayı değiştiren insanlar, hep soru sormaktan korkmayanlardı. Bizim çocuklarımız ise daha sorularını bile cümleye dökemeden bastırılıyor.
Öğretmenler ve Aileler Arasında Kayıp Çocuklar
Öğretmenler yorgun, aileler çaresiz. Öğretmenin görevi sadece müfredatı yetiştirmek olmuş, ailenin görevi ise çocuğu özel dersten özel derse taşımak. Kimse çocuğun gerçekten ne hissettiğini, hangi yeteneğe sahip olduğunu merak etmiyor.
Ve sonunda ortaya çıkan manzara: Üniversite mezunu ama hayata dair tek becerisi olmayan gençler. Kendi yolunu çizemeyen, sistemin dayattığı işlere razı olan, umudunu kaybetmiş nesiller…
Düşünmeyen Bir Toplumun Zemini
Toplumun düşünme mekanizması nasıl elinden alınır biliyor musunuz? Eğitimle. Çünkü eğitim yalnızca bilgi aktarmak değil, düşünme becerisi kazandırmaktır. Ama bizde eğitim, çocukları kalıplara sokma aracına dönüştü.
Çocuklarımızın zihni sistem tarafından şekillendiriliyor. Aynı şekilde düşünen, aynı şeylere inanan, aynı tepkileri veren tek tip bir nesil… Yani tam da istenen: Sorgulamayan, boyun eğen, susan bir toplum.
Umudu Taşıyan Gençler
Yine de tablo tamamen karanlık değil. Kendi çabasıyla farklı şeyler öğrenmeye çalışan gençler de var. Kitaplardan değil, hayattan ders çıkarmaya çalışanlar… Sosyal medyanın illüzyonuna kapılmak yerine, gerçek dünyada bir şeyler üretmeye çalışanlar… Onlar sayıca az olabilir, ama geleceğin umudu onlarda saklı.
Çünkü toplumun kaderini değiştirecek olan, yalnızca sınavda yüksek not alanlar değil; cesaret eden, sorgulayan ve vicdanıyla hareket eden gençlerdir.
Ve soruyu sormadan bu yazıyı bitiremiyorum:
Eğer çocuklarımızı sadece test çözen robotlara dönüştürürsek, yarın bizim için düşünecek kim kalacak.