KONYA HABER
Konya
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
KONYA
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Ara

Toplumsal Çöküş 4: Ekonomide Çaresizlik ve Tüketim Kültürü

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bugün toplumun damarlarına dokunduğunuzda en çok hissedilen şey nedir biliyor musunuz? Çaresizlik. Ekonomik sıkışmışlık, umutların tükenişi ve borçla yaşayan bir nesil… İnsanların birçoğu ay sonunu nasıl getireceğini bilemez halde. Geçim derdi, artık hayatın en ağır yükü.

Geçim Sıkıntısı Kıskacında

Pazar çantaları boşaldı, maaşlar eridi, alın teri değersizleşti. İnsanlar sabah akşam çalışıyor ama kazandığı para, eline geçtiği gün eriyip gidiyor. Enflasyon, zam, borç… Hayatın her anına yapışmış bir kara gölge gibi.
Bir baba çocuğunun gözlerine bakıp istediğini alamadığında, bir anne mutfağa girip temel gıdayı koyamadığında, işte o an toplumun ruhu yıpranıyor.

Tüketim Kültürünün Tuzakları

Ekonomi daralırken, bir yandan da tüketim kültürü pompalanıyor. Televizyon reklamları, sosyal medya fenomenleri, ışıltılı vitrinler… Herkes “daha fazla sahip olmalısın” diye fısıldıyor.
İnsanlar borç batağına sürükleniyor, sırf başkası gibi görünmek için kredi kartlarını dolduruyor. Mutluluk artık bir telefon modeli, bir marka çanta ya da sosyal medyada paylaşılan bir tatil fotoğrafıyla ölçülüyor.

Ama soruyorum: Gerçekten mutlu muyuz, yoksa sadece öyle görünmeye mi çalışıyoruz?

Çaresizlikten Kaybolan Değerler

Ekonomik sıkışmışlık sadece cüzdanı değil, vicdanı da etkiliyor. İnsanlar haksız kazanca daha kolay yöneliyor, iş ahlakı zedeleniyor, dayanışma azalıyor. Komşusuna yardım edecek güç bulamayan, kendi derdine düşüyor.
Bir toplumun en büyük çöküşü de burada başlıyor: Ekonomi insanı sadece yoksullaştırmıyor, aynı zamanda yalnızlaştırıyor.

Umudu Tüketmeyenler

Yine de bu karanlığın ortasında bile direnç gösteren insanlar var. Borç yüküne rağmen helal kazancından şaşmayan esnaf, paylaşmayı sürdüren aileler, lüksün değil, kanaatin kıymetini bilenler… İşte onlar tüketim kültürünün değil, insani değerlerin taşıyıcıları.

Çünkü toplumun gerçek zenginliği ne banka hesaplarında ne vitrinlerde. Toplumun zenginliği, vicdanında, adaletinde ve dayanışmasında gizli.

Bugün içinde bulunduğumuz tablo bize şunu haykırıyor:
Cebimizden önce ruhumuzu tüketiyoruz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *