YEŞİL VATAN SEFERBERLİĞİNDE YERİNİZİ ALIN
İnanın okudukça ve izledikçe çok üzülüyorum. Nedeni ise bir taraftan Devletin bir kurumu ısrarla geleceğe nefes olmak için, orman alanlarının çoğalmasını teşvik için fidan dikim seferberliği başlatıyor. Başka bir kurumu ise orman alanlarında maden aramak, altın çıkarmak üzere verdiği ruhsatlarla ormanlardaki ağaçların kesilmesine yol açıyor. Neye sevinip neye üzüleceğimizi şaşırıyoruz.
Orman Genel Müdürlüğü, 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü nedeniyle “Şahidimiz, toprak, imzamız Fidan” sloganıyla başlattığı “Yeşil Vatan Seferberliği” kapsamında herkesi fidan sahiplendirmeye veya fidan bağışı yapmaya davet ediyor. Hatta bazı yerlerde ücretsiz fidan dağıtımı yapıyor. Yeter ki fidan dikimi konusunda farkındalık sağlansın diye. Allah razı olsun umarım amacına ulaşırlar. Yıllardır söylediğim ve yazdığım gibi yeşil vatan için; kutsal topraklarını korumak için bu seferberlikte herkes yerini almalıdır. En azından tükettiği oksijeni üretecek fidanı dikmelidir. Yapılan bir çalışmaya göre yeni doğan bir bebek için 10 fidan 50 yaşındaki bir insan için ise en az 150 fidan dikimine ihtiyaç vardır.
Son yüzyılın en büyük çevre sorunlarından biri de iklim krizi ve beraberinde yaşanan çevre felaketleridir. Bu felaketlerde maalesef pek çok can ve mal kaybı yaşanmaktadır. Yeryüzünde Yüce Allah’ın sadece kendisine verdiği zekâsını bencilliğine ve aşırı kazanma hırsına kurban eden insanoğlunun kendi eliyle tahrip ettiği tabiatın kendisinden hesap sormaya başladığı bir dönemden geçiyoruz. Bir tarafta kuraklık ve su sorunu bir tarafta orman alanlarının azalması ve gelecek endişesi? İnşallah bu sıkıntıları da hep birlikte seferberlik ruhu içinde aşacağız.
Gelinen noktada; tabiatın korunması konusunu çok iyi algılamamız ve gereğini yapmamız hepimizin üzerine bizzat düşen bir görevdir. Bu görev bizim hem yasal hem de kulluk vazifemizdir. Millet olarak bizler, “Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikiniz!” diyen bir Peygamberin (s.a.s) ümmeti olarak yeryüzündeki tüm varlıklar gibi tabiatın da bize yaratanın bir emaneti olduğunu bilen bir medeniyetin mensuplarıyız. Böyle bir medeniyetin mensubu olarak, gelecek nesillerden emanet aldığımız tabiatın her unsurunu, tüm doğal kaynakları çocuklarımıza en iyi şekilde teslim etmek zorundayız.
İnsanın çevresinde olup bitenin farkında olması, doğal kaynakların, havanın, suyun, toprağın, yeşil örtünün kıymetini bilmesi ve bu değerlerin sürdürülebilirliğini sağlaması, tabiatın kendini yenilemesine zemin hazırlaması gerektiğini idrak etmesinin bedeli maalesef çok ağır olmuştur. Bu bedelin daha da artmaması ve ağırlaşmaması için yeşil vatanımıza, orman alanlarına sahip çıkıp, onları ranta ve talana kurban etmemeliyiz. Unutmamak gerekir ki; orman alanları geleceğe nefestir yani geleceğimizin sigortasıdır. Dikilecek her fidanda imzamız fidan şahidimiz toprak olacaktır.
Allah razı olsun son otuz yılda başta Orman Genel Müdürlüğü olmak üzere resmi ve özel kişi, kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütleri adeta birbiri ile yarışırcasına ağaçlandırma çalışmaları yaptılar ve yapıyorlar. Bugün Avrupa’da orman varlığını artıran ülkelerin başında geliyoruz. Ancak önemli olan fidan dikmenin yanında onları korumak, yaşatmak, büyütmek ve geliştirmektir. Bunu da işin profesyonelleri hakkıyla yapıyor. Allah güçlerini artırsın yar ve yardımcıları olsun.
Otuz yılı aşkın bir süredir bu işle uğraşıyorum. Nice törenler yapıldı, nice tabelalar dikildi, nice hatıra ormanları oluşturuldu. Bugün kaçı ayakta biliyor musunuz? İşte bir örnek: Cumhuriyetin Yetmiş Beşinci Yılı Hatıra Ormanı 1998 yılında Beyşehir yoluna giderken (Ak yokuş) büyük bir törenle oluşturuldu. Onun ardından sadece Beyşehir yolunda kaç orman oluşturuldu, kaç tabela asıldı söküldü sayamadım. Şimdi gidin yerlerinde yeller esiyor. Bu haftada tören yapılıp fidanlar dikilecek, yeni tabela asılacak, protokol üyeleri resim verecek, alkışlanacaklar ve gönül rahatlığıyla makamlarına dönecekler.
Bu konudaki tek tesellimiz, törenlerin ardından işin ehli ormancılar sahayı kontrol edip düzeltecekler. Burası ilerde büyüdükçe geleceğe nefes olacak. Belki tabelası kalkacak, tabelalar kalksa da yeşil dokunun bir kısmının varlığını sürdürmesi; yeşil vatan dostlarını memnun edecek olan dikilen fidanların orman olması. Aslında önemli olan tören yapıp tabela asmak değil, oradaki yeşil alanları korumak ve yaşatmaktır; yaşayıp göreceğiz inşallah.
Bu vesile ile kutsal vatan topraklarımızın savunmasında canını veren şehitlerimiz ve gazilerimiz ile orman yangınlarıyla mücadelede canını veren yeşil kahramanlarımızı rahmetle ve minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun. Kalın sağlıcakla.