
B Planı
Küçük bir marangoz atölyesiydiler. Herkes çok çalışıyor ama hiçbir masa bitmiyordu. Bir gün usta çekici bıraktı: “Biz birlikte değil, yan yana çalışıyoruz" dedi. Ertesi gün plan değişti. Herkes birbirinin işini tamamladı. O gün çıkan masalar hâlâ sapasağlam duruyor. Çünkü bazen eksik olan el değil, plandır. Ve o planın adı ben değil, biz olabilmektir.
Çok güzel bir A planı olan Konyaspor’un B planı var mı?
Konyaspor’dan puan almak isteyen takımlar artık Konyaspor’u çözdüler. Topu Konyaspor’a veriyor, defans bloğunu önde tutup topu orta alana sıkıştırıyorlar. Buldukları kontralar ve duran toplarla sonuca gitmeye çalışıyorlar. Konyaspor–Beşiktaş maçını istatistik üzerinden değerlendirirsek büyük hataya düşeriz. Beşiktaş’ın dört tane girişimi var, ikisi gol oldu. Biri VAR’dan döndü, birinde de Deniz golü önledi. Peki, yapılan 60 orta, 17 korner, 500 başarılı pasın yanında Konyaspor’un gol girişimi var mı? Yok! İşte bu tamamen rakibin oyunu yönlendirmesiyle alakalı bir durum. Konyaspor teknik heyetinin bir B planı olsaydı, defansın arkasına koşu yapabilecek Ndao 50–55’te oyuna girer, Muleka ile kanatları yıpratırdı. Kanatlardan defans arkasına atılan toplar sonunda Bardhi ve Umut pozisyon zenginliği yaşardı. Olmadı. Deniz çok büyük bir hata yapmıştır, ancak maç esnasında ona top geldiğinde ıslıklamak yanlış bir hareketti. Çok çabuk göklere çıkarıp çok çabuk yerin dibine sokuyoruz. Beşiktaş defans yapmadı, gömülmedi; o yüzden Tunahan’ı almak hataydı. Misal, Tunahan Gençlerbirliği maçında çok daha başarılı bir oyun ortaya koyabilir. Beşiktaş topu bize verdikten sonra doğru oyun oynamadı. Aslında Konyaspor bu maç özelinde, orta yapmak için orta yaptı. 61 ortadan bir tane ciddi pozisyon bulamıyorsanız burada bir hata var demektir. Ya tamam, 40 tanesini kötü açın da kardeşim, 20 tanesini bari düzgün açın. Her top karın ve göğüs hizasına; şutlar dağlara taşlara gidiyor. Köşe atışı kullanıyorsun, top diğer taraftan auta çıkıyor. Konyaspor bugün akıllı bir oyunla oynasa çok rahat bir galibiyet alabilirdi. Pas bağlantılarını yapamıyoruz. Oyuna ağırlık koysak da pozisyona çeviremiyoruz. Takımda ciddi anlamda düşüş var, bu istatistikler kimseyi kandırmasın. Tamam, çok geniş bir kadromuz yok ama bu takım öyle ya da böyle Ocak transfer dönemine kadar alacağı maksimum puanla devreye girmeli. Bugün taraftara sorsak, Muleka, Adil ve Jin-ho dışında kimseyi beğenmemiştir. İstatistiklere bakacaksak, Konyaspor bu baş döndürücü istatistiğe rağmen tehlikeli pozisyonu bir — evet sadece bir. Yani Beşiktaş topu bize vermiş, “Az ötede oynayın,” demiş; bizimkiler de topu oradan oraya döndürüp istatistik kasmışlar!
Tam da burada Guardiola’nın tarihe geçen şu sözleri akla geliyor:
“Bugün hep istatistiklerden konuşuyoruz. Futbolcular bugün istatistikler için oynuyor, ama bu yapabilecekleri en büyük hatadır. İstatistikler elimizdeki bir bilgi parçasıdır. İstatistiklerde görünmeden takımı iyi oynatan oyuncular vardır. Elinden gelenin en iyisini yapıyorsan, takım arkadaşlarına yardım ediyor ve süreci hem savunma hem hücumda daha iyi hale getiriyorsan, bu yeterlidir.”
İşte bu oyuncu eksiğini fazlasıyla yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Karşılaşma istatistiklerine bakan biri, Şampiyonlar Ligi’nin kafa takımlarından biriyle ilk kez kupaya katılan bir takım maç yapıyor sanır. Ama dediğim gibi, aman aman bir pozisyonumuz yok — kendimizi kandırdık. Kabul ediyorum, bu kadar kötü bir Beşiktaş beklemiyordum. Bu yüzden hocanın çıkardığı on bir doğru on birdi. Ancak hücum yapamayan, pas yapamayan, topla çıkamayan aciz durumda bir Beşiktaş yakalamışsın; hamlelerin ofansif özellikli olması gerekmez mi hocam? Mesela, defans arkasına koşu yapabilecek en önemli adamın mevcut kadroda Ndao — neden oyuna girmedi?
Bir B, hatta C planın olsa yerine göre defans hattını üçlü, son bölümde ikili bile yapabilirsin. Ama biz hani “dikine futbol” diyoruz ya… yok! Ha, şu da var: Topu çok güzel kanatlara taşıdık ama bu kadar kötü orta yapmayı deneseniz başaramazsınız! En etkili ortayı takımın stoperi Adil yapıyorsa, orada iğneyi biraz kendimize batırmamız gerekir. Şu maçın bu istatistiklerle 0–2 bitmesi şaka gibi!
Ama mevcut durumda hocayı göndermek çare değil. Eğer getireceğiniz hoca Konyaspor’u ve ligi çok iyi tanımıyorsa, “Bu takımı ben kurmadım” bahanesine sığınacaktır. Futbol takımlarında inişler çıkışlar olur. Ama bir oyuncunun eksikliği takımı yerle bir etmemeli. Ona göre takım içinde çareler üretmek sizin göreviniz. Futbol gelişirken hocada gelişimine devam etmeli. Yoksa hüsran olursunuz.
Deniz’e ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bu çocuk kaleci olmak için tüm meziyetlere sahip. Fiziği, bu yaşta bir genç için bulunmaz bir kaftan; yetenekleri tartışılmaz. Yaşı bir kaleci için çok genç. Yabancı dil bilmesi büyük artı. Soğukkanlılık yeterince var, özgüveni yeterli, kolay kolay demoralize olmuyor.
Ancak dediğimiz gibi, çok genç ve her kalecide olduğu gibi zaman zaman hatalar yapacak. Performansı düşecek, biz ona kızacağız, eleştireceğiz ama yuhalamak? Üç-dört hafta önce “20 milyondan aşağı verirseniz hainsiniz” diyen insanlar, altyapınızdan çıkan bir çocuğu kendi sahanızda yaptığı hatadan dolayı yerin dibine sokmamalı! Bu mağlubiyeti beklemiyordum, hatta kırılma anı ve yükseliş maçı olarak görüyordum. Ama futbolun olmazsa olmazı: Gol olmayınca yaptıklarınızın bir önemi kalmıyor.
Yukarıda bahsettiğim hikâyedeki gibi, biz olamazsak hiçbir maç kolay olmayacak.
Maçın sözü: Herkes kendi sesini yükselttiğinde, orkestrada müzik değil gürültü çıkar.