İTÜ’LÜ ARKADAŞLARIN 50. YIL BULUŞMASI
Pek çok lise ve üniversite mezunlarının yaptığı gibi bizlerde geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Teknik Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi Matematik ve Meteoroloji Mühendisliği Bölümüne 1975 de kayıt yaptırmış ve 5 yıl birlikte yükseköğrenim görmüş üniversite arkadaşları olarak tanışmamızın 50.yılında önce İstanbul’da bir araya geldik ve hep birlikte üç gün boyunca Safranbolu ve Amasra gezisi yaptık. Uzun yıllardır görmediğimiz ancak sanki dün ayrılmış gibi kaynaştığımız sınıf arkadaşlarımızla bir arada olmanın keyfi ve mutluluğunu sizlere tarif edemem. Hepimiz yetmişli yaşlara yaklaşmalarımıza rağmen o günlerde İTÜ Gümüşsuyu kampüsündeki ilk sınıfta oturduğumuz yeni öğrencileri gibi aynı heyecanla birbirimize sarılıp sohbet ettik, hasret giderdik. Eski anılarımızı, yaşadığımız acı tatlı hatıralarımızı yâd ettik.
İTÜ, ülkemizin en önde gelen yükseköğretim kurumlarından biri. Herkes kabul eder ki İTÜ’lü olmak ya da evladını İTÜ’de okutmak herkesin arzu ettiği bir eğitim süreci. Rabbime ne kadar şükretsem azdır böyle bir okulda okumayı bana nasip ettiği için. Tabii ki bana bu imanı sunan destekleyen rahmetli babama, anneme ve aileme de minnet borçluyum. Ben de onların yüzünü kara çıkartmayıp yetmişli yılların zor zamanlarında böyle bir okuldan mühendis olarak mezun oldum sonrasında da ülkeme elimden geldiğince başarıyla hizmet ettim. Tıpkı diğer arkadaşlarım gibi.
Yaşı ellinin üzerindekilerin hatırlayacağı üzere seksen ihtilali öncesi ülkemizde sağ sol kavgası almış başını gidiyorken, şehirler mahalleler sağcı solcu diye ayrılmış, kurtarılmış bölgeler ilan edilmiş, üniversitelerde -hatta liselerde- belli gurupların egemenliği sürerken okumak çok zordu.Gün geldi dayak yedik, gün geldi ölümle burun buruna geldik. Her yeni gün bugün acaba bizi ne bekliyor diye endişelenir, hatta aynı evi paylaştığımız sınıf arkadaşlarımızla sabahları helalleşip ayrılırdık. Çünkü akşama geri dönmeyebilirdik. Gençliğin verdiği enerji ve heyecanla okuldaki derslerin yanı sıra ülke meselelerine kafa yorup çeşitli etkinliklere katılırdık. Şunu da ifade etmek isterim ki; seksen öncesinde sağcı olsun, solcu olsun düşünen okuyan ve ülke meselelerine kafa yoran gençlik vardı. Ancak rabbim ülkemize seksen öncesi dönem gibi bir dönemi bir kez daha yaşatmasın inşallah.
Bizler, Türkiye’nin farklı bölgelerinden ve farklı sosyoekonomik kökenden gelen ancak o günlerde aynı çatı altında 18-22 yaşlarını birlikte geçirdiğimiz ve şimdi 67-69 yaşlarında olan sınıf arkadaşlarımızla yüz yüze hasret gidermedin tadına doyamadık. Bazılarıyla sosyal medya aracılığı ile haberleşmiş olsak da ilk kez karşılaşıyorduk. Pek çoğunun saçı ya dökülmüş ya da beyazlamış, kimi göbek kimi de sakal bıyık bırakmış, pek çoğumuzun yaşımızın gereği çeşitli hastalıkları olsa da hiç belli etmeden aynı gençlik heyecanıyla dolu dolu üç gün yaşadık.
Safranbolu’nda kaldığımız otelde; öğrencilik yıllarında geçirdiğimiz güzel günlerimizi siyah beyaz fotoğraflarla yapılan slayt gösterisinde o günlerin favori şarkısı “Anılar, Anılar, Şimdi Gözümde Canlandılar” la yâd ettik. Ardından son yıllarda yaptığımız buluşmaların yer aldığı renkli fotoğraf gösterisini ise “Nasıl Geçti Habersiz O Güzelim Yıllarım” la hatırladık. Bu günlere yetişemeyen aramızda ayrılan vefat eden devre arkadaşlarımızı rahmet ve özlemle andık. Hep birlikte 50.yıl pastası kesip güldük, oynadık, eğlendik.
Dünya tarihi mirası Safranbolu’nun gezilip görülecek yerlerini rehber eşliğinde ziyaret ettik. Yörük köyünde eski evlerin özelliklerini, şehri merkezinde safran lokum müzesinde safranın yetişme öyküsünü dinledik. Fatih Sultan Mehmet’in Çeşm-i Cihan (dünyanın gözbebeği) olarak adlandırdığı Amasra’nın güzelliklerine hayran kaldık. Bol bol resim çektirip anı biriktirdik. Diyebilirim ki; Batı Karadeniz’in yeşili mavisi bir başka güzel. Aslında dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz. Tabii ki kıymetini bilene.
Bizler o gün İTÜ’lü arkadaşlar olarak, İTÜ ailesinin var olma ilkelerinin, temel değerlerinin kısacası ülke sevdasının elli yıldır devam ettiğini yıllar geçse de aynı heyecan ve aynı cumhuriyet ruhunun devam ettiğini görmekten mutlu olduk, okulumuzdan gurur duyduk. Hep birlikte “Cumhuriyetin 102. Yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyetin ilke ve inkılaplarına sımsıkı bağlılığımızı” bir kez daha ifade ettik. Yeniden bir araya gelmek umuduyla helalleşip ayrıldık. Kalın sağlıcakla.