Estetik operasyonları özgüven mi, yoksa tuzak mı?
Son yıllarda estetik operasyonlar adeta bir “trend” haline geldi. Sosyal medya filtrelerinin bile yetmediği noktada, insanlar bıçak altına yatıp “daha güzel” bir versiyon peşinde koşuyor.
Burun estetiği, dudak dolgusu, karın germe ve daha niceleri… Bu liste uzayıp gidiyor. Akla hayale gelmeyecek isteklerle daha güzel olmak isteyenler plastik ve estetik cerrahide alıyor soluğu. Peki bu kadar normalleşen bir şey gerçekten masum mu? Ya da masumiyet barındırabilir mi?
Bir yandan bakarsak; evet, özgüven artırıyor. Yıllarca aynaya bakarken burnundan nefret eden biri, operasyon sonrası gerçekten daha mutlu olabiliyor. Vücudunda şekilsel bozukluklar yaşayan insanlar için estetik bazen tek çare oluyor. Ya da zorunluluk olabiliyor. Örneğin burun kemiği eğriliği birçok insanın yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor, nefes alıp vermeyi bir zorlaştırıyor. Bu durumda tıbbi müdahaleye gereksinim kaçınılmaz oluyor.
Tabii bir de kimse kimsenin yüzüne ya da vücuduna karışmamalı, “ben böyle mutluysam size ne?” argümanı gayet geçerli ve toplumsal kabul görendir.
Öte yandan işin karanlık yüzü var: Toplumun dayattığı tek tip güzellik anlayışı yüzünden 20’li yaşlarda gençler “kusursuz” olma baskısı hissediyor. Bir influencer’ın dolgulu dudaklarını görüp “ben de böyle olmalıyım” diyen, bu yolda zaman, para ve emek harcayan genç kızların sayısı az değil. Estetik operasyon için daha doğrusu yeterli parayı bulmak için gençlerimiz ne yazık ki bazen olumsuz tabloların içerisinde buluyor kendilerini. Nihayetinde bu işler genellikle pahalı operasyonlar ve herkeste hele hele o yaşlardaki gençlerimizde bu paranın olması çok mümkün ve olağan bir şey değil.
Bir de operasyon sonrası “beğenilme” beklentisi var. Şayet bu beklenti karşılanmazsa bu kez de depresyon, pişmanlık, hatta intihar vakaları gibi hem kişiyi hem de yakın çevrelerini üzücü, yıpratıcı ve yaralayıcı hadiseler yaşanıyor. Üstelik her operasyon risksiz değil; enfeksiyon, asimetri, duyarsızlık kalıcı olabiliyor. En kötüsü de estetik yaptıranlar “daha özgüvenli” hissetse de çoğu zaman bu özgüven dışarıdan gelen beğeniye bağlı hale geliyor. Yani aslında özgüven değil, başkalarının onayı satın alınıyor. Dahası bitmiyor. Bir sonraki operasyon için arayış, uğraş başlıyor.
Şunun altını net bir şekilde çizelim; estetik operasyon tamamen kişisel bir tercih ve kimsenin yargılayacağı bir şey değil. Ama önce şu soruyu sormak lazım: “Ben bunu gerçekten kendim için mi istiyorum, yoksa başkalarının gözünde ‘daha değerli’ olmak için mi?”
Bu soruya cevabın net olursa, bıçak altına yatmak da yatmamak da özgürleştirir. Gerisi filtreden ibaret.
Son söz; şayet estetik için karar verirseniz lütfen merdiven altından uzak durun. Hastane koşullarında, gerekli eğitimlerini almış estetik cerrahlarının uzman ellerinde, gerekli ve yeterli medikal donanımla tıbbi operasyonlarınızı gerçekleştirin. En önemlisi de doktor tavsiye ve yönlendirmesi ve tabii ki de takibi altında olsun.