KONYA HABER
Konya
Açık
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,2976 %0,24
48,9624 %0,45
4.894,10 % 0,03
Ara

93 Rus Harbi'nin Günümüz Uyarlaması

YAYINLAMA:

Osmanlı İmparatorluğunun çöküş dönemi içerisinde yaşanan, yaklaşık 1 yıl süren, 93 Harbi, Rus ordusunun İstanbul’a kadar ilerlemesi ile sona ermiştir.

Balkanlar'dan ve Kafkaslar'dan, Rus eziyetleri ile birlikte Anadolu'ya toplu göçlere sebep olmuştur.

Milliyetçilik akımı, Rusların açık denizlere ulaşma amacıyla balkan ülkelerini kışkırtması, tarih boyunca üzerimizde eksikliğini hissetmediğimiz Ermeni zulmü bu savaşta da bolca mevcuttur.

Değinmeden geçemeyecemiz, aynı savaşta, eşine başka bir millette rastlanamayacak bir şahsiyettir, Nene Hatun: Osmanlı- Rus harbinde (93 harbi) Erzurum tabyalarının Ruslar tarafından işgal edilmesi üzerine, 3 aylık bebeğini bırakıp şehri savunmaya koşan kahraman Türk kadını.

Ruslar, Ermenilerin yardımını alarak Erzurum'daki Aziziye Tabyasını ele geçirmişlerdir.

Nene Hatun 3 aylık bebeğini emzirip, seni Allah'a emanet ediyorum deyip cepheye yardıma koşmuştur.

Aziziye Tabyası kahraman Erzurumlular tarafından kısa sürede, Ruslardan geri alınmıştır.

Çok fazla detay içeren 93 Harbi' nin kısa bir özetini anlatarak, tarihçiliğe soyunma merakı değil buradaki konu.

Osmanlı'nın çöküşü ile birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda, önemli bir yere sahiptir bu harp… Burada yaşanan olayları ve şahsiyetleri hatırlayarak, günümüze ışık tutmak daha kolay olur diye düşünüyorum. Büyük fotoğrafa baktığımızda 1877'deki niyetle, 2021'deki niyet aynı paralelde görünüyor.

Biz Türkler, günümüz dünyasında Don Kişot misali görünür, görünmez onlarca düşmanla savaş halindeyiz.

En büyük sebebi Müslüman kıyımı olan bu savaşta, belki de son kaleyiz.

Bu mücadelede gücümüzü motivasyonumuzu liderlerimiz olan Alpraslan'lardan, Fatih'lerden, Mustafa Kemal'lerden, neferimiz olan Ulubatlı Hasan, Seyit Onbaşı, Nene Hatun, Kara Fatma, Sütçü İmam'lar gibi nice şahsiyetten almaktayız.

Nesillerimizi, bu tarihi bilgiler ışığında yetiştirdiğiniz sürece ayakta kalabileceğimiz bir gerçektir.

Günümüz, vatan uğruna can verenler listesine isimlerini altın harflerle yazdıran  sembol isimleri Fethi Sekin, Ömer Halis Demir bu kültürün bir ürünü değil midir?

Türk milleti, tarihi boyunca, başka milletlerde olduğu gibi, savaş halinde, ülkesini terk edip kaçmayı değil, vatanı uğruna şehit olmayı seçmiştir. Bu tutum, sadece dinimizde şehitlik mertebesine olan inançla izah edilmiş olsa, hiçbir müslüman devletin halkı kaçmayı tercih ediyor olmazdı. Bizim milletimizdeki vatan, millet aşkı, şehitlik mertebesinin kutsallığına daha bir inanç katmaktadır.

Bugün aynı coğrafyada ve müslüman devlet olmamıza rağmen, bir Suriye, bir Filistin, bir İran durumuna düşmemiş, hatta bu ülkelerle savaşta bile ana hedef biz isek, mücadelemizde, en büyük gücü  önce iman sonra tarihimizden alıyoruz.

Unutmayalım ki, günümüz dünyasında savaş enstrümanları çok daha fazla çeşite sahip ve ülkemiz üzerine yapılan besteler her daim orkestra formatında çalınıyor.

Kalın sağlıcakla...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *