KONYA HABER
Konya
Açık
21°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9467 %0,52
47,6723 %0,59
4.363,55 % -0,39
Ara

Okuma fiilini sakın okuma diye anlamak!

YAYINLAMA:

Okumak fiili ve okuma anlayışımız; Kuran’ da ilk nazil olduğunu bildiğimiz Alak suresinin beş ayetinin 1.ve 3. ayetlerinde IKRA emri iki kere tekrarlanır. Bu emir her ne kadar oku diye anlaşılsa da sadece oku değildir. Çünkü okuma olarak bildiğimiz şey ayrıca tilavet kavramı olarak zaten var Kuran’da Müzzemmil suresi 73/ 4.ayetinde “Ve Rattilil Kuran’e tertila der.” Tertil üzere ağır ağır oku emri de burada geçer. Ikra tilavetten bir tık daha ileri bir şeydir. Ikra kelimesi; alacağın vahyi iyi oku, anla, kavra, özümse, hayatına aktar, başkasına da taşı vb. gibi çok geniş anlamları var.

Alak suresindeki Ikra ve Müzemmil Suresi’ndeki tilavet emirlerinin ikisi de okuyup anlama, kavrama ve ona göre amel etmeyi söyler. Kişi Kuran’ı okuyup anlayıp, kavrayıp ne dediğinden emin olduktan sonra ne yapılıp yapılmayacağını nasıl davranacağını ancak o zaman bilir. Ona göre davranışını yapar ya da yapmaz tercihine kalır. İman eden de bilerek iman etsin, inkâr eden de anlayıp, bilerek inkârını da neyi reddettiğini de bilerek yapsın. (Bkz. Enfal suresi 8/42.AYET.) Okumadığı KURAN’ın neyine iman edecek ya da neyini inkâr edecek. Okumazsa haberi de bilgisi de olamaz. Kişi okumadığı bilmediği bir şeye nasıl, niye inanır ya da inkâr eder ki?

Dünyada ve Türkiye’deki kitap okuma oranına bakalım. 2019 rakamlarıyla: “Ekonomik ve refah düzeyi yüksek olan ülkelerin başında gelen Japonya’da 4 milyarın üzerinde kitap basılıyor. Türkiye’de bu rakam 23 milyon civarında. Kitap okumayı sevmeyen ülkeler arasında Türkiye, Malezya, Libya gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada. Türkiye’de 1 kitap başına 12 bin 89 kişi düşerken, Japonya’da kişi başına düşen kitap sayısı 25Fransa’da ise 7’dir. Türkiye’de basılan kitap sayısı artmış olsa da okuyan kişi bulamadığı aşikâr”.

“Dünyada en çok kitap okunan ülke Hindistan’da her vatandaş, haftada ortalama 10 saat 42 dakika kitap okuyor. İkinci sırada yer alan Tayland’da kitap okuma süresi haftada 9 saat 24 dakika olurken, üçüncü sırada yer alan Çin’de ise haftada 8 saatini kitap okuyarak geçiriyor. Türkiye, haftada ortalama 5 saat 54 dakika kitap okunma süresiyle listenin 18’inci sırasında yer alıyor.”

Sonuçlar ilginç değil mi? İlk öğretisi ve emri Ikra / oku, anla, yaşa olan İslam dininin mensupları Müslümanlar kitap okuma sıralamasında en sonlarda. Bu ayıp olarak bizlere yeter de artar bile. Türkiye kitap okuma sıralamasında (okuma- yazma bilirlik değil) dünya sıralamasında çok gerilerde. Okumayan bir toplum kendini nasıl geliştirecek? Muasır medeniyetler seviyesine çıkmak diyoruz ya oralara nasıl çıkılacak. Yattığımız yerden, okumadan, bilmeden mi kendimizi geliştireceğiz? Yattığımız yerden ancak göbeğimizin çevresini geliştiririz!

Normal kitap okuma oranlarından bahsettik de, Müslümanlar dünya ve ahiret hayatının saadeti, selameti ve kurtuluşunu ilgilendiren kutsal kitabı Kuran’ı bile okumuyor ki diğerlerini okusun. Okudum zannedenler de sadece yüzünden anlamadan kıraat etmeyi marifet sayıp yeterli görüyor. Bu tam bir vurdumduymazlıktır. Hiç mi merak etmezsiniz, benim halim ne olur diye endişe de mi etmiyorsunuz? Her iki cihan saadeti için gerekli olan bilgiler Kuran’dadır. Rabbimizin başkalarının kitaplarından değil Kuran’dan mesul olduğumuzu, sual olunacağımız kitabın Kuran olduğunu söyler (Zuhruf 44.ayet).

Dünya ve ahiret hayatımızı ilgilendiren, yönlendiren bilgileri Kuran’dan alınır. Kuran’ı da “Usvetün Hasene” olarak bize en güzel örnek olup, yaşayıp gösteren Resul’den ve onun gibi olanlardan yani Resul’ü rehber edinenlerden almak gerekir. Yok, bunu yapmaz da kulaktan dolma bilgilerle onun bunun sana söylediklerinden alırsan, hayatını onlara göre yaşarsan, dünya ve ahiret hayatınızı riske atarsınız. Kılavuzu karga olanları takip ederseniz bulunduğunuz pis durumda kalırsınız. Akıbetiniz çok vahim olur. Kılavuz edindiklerinizin gittiği yere gider, onların düştüğü gayya / kuyusuna düşersiniz çıkışınızda olmaz.(Bknz.Yunus 100. ayet)

Okumak fiilini SAKIN OKUMA diye anlamış gibi hiç okumayan bir toplum olduk. Okumak sadece kitabı okumak da değildir. Kevni ayetleri, hayatı, sema ve yerdekileri de okumak gerekir. Lütfen IKRA; OKUYUP, ANLAYIP, YAŞAYIP AKTARINIZ. Vesselam.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *