Ya sen sevgili dostum!

Sevgili dostlar bugün belki de bir çoğunuzun bildiği istiridye hikayesini sizinle paylaşmak istiyorum. Bir istiridyeden nasıl ders çıkartılır diye düşünmeyin lütfen. Buyurun okumaya devam edin. Bir istiridye komşu istiridye diyor ki:

"İçimde büyük bir sancı var. Ağır ve yuvarlak; ve bana çok büyük ıstırap veriyor."

Ve öbür istiridye, tepeden bakar bir hoşlukla yanıtlıyor:

"Göğe ve denizlere şükürler olsun ki, benim içimde hiçbir sancı yok.

İçimde ve dışımda her şey iyi ve tamam."

Tam o sırada oradan bir yengeç geçiyor.

Yengeç, iki istiridyenin konuşmasını duyuyor ve içinde ve dışında ve tamam olan istiridyeye diyor ki:

"Evet, iyi ve tamamsın; ama komşunun taşıdığı sancı, gerçekte çok güzel bir inci!”

Şahane değil mi? Hadi gelin şimdi de eserleri ve düşünceleri dünya üzerinde geniş yankı uyandıran, şiirleri yirmiden fazla dile çevrilmiş olan şair, filozof, ressam ve meczup  Halil Cibran’ın bu hayat akışına yönelik muhteşem, bir o kadar manidar olan dizlerini hatırlayalım.

Bazen hayat, çok da hoşlanmadığınız şeylerle bizi sınayabiliyor, biz tercih etmezsek de. Üzülüyoruz  kızıyoruz. Neden ben diye veryansın ediyoruz. Hakikati görme noktasını hep kaçırıyoruz.

Ve sahip olduğumuz cevherlerin, değerlerin bazen farkında dahi olamıyoruz...

Pekii sen, içinde hangi cevherleri taşıyorsun?

Karşılaştığın bunca zorluk seni hayata, kendine karşı pes mi ettiriyor, yoksa seni güçlendiriyor mu?

Sevgili kardeşim, arkadaşım; seni zor durumda bırakmaya çalışanlar, enerjini aşağı çekmeye çalışanlar, başarını engellemek için bin bir takla atanlar, emeğini çalanlar, değersizmişsin gibi davrananlar. Kısacası karşılaştığın, önüne çıkan tüm zorluklar aslında sen  fark etmesen de  kendi içinde bulunan potansiyelini daha fazla keşfetmene, içindeki enerjinin daha fazla açığa çıkmasına sunulan bir fırsattır. Ve senin yaşadığın tüm bu olumsuzluklar  birer ödül olarak sana geri dönecektir. Ve sen çok değerlisin.

Buna inan!