KONYA HABER
Konya
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9157 %0,77
47,9224 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

ARABULUCU TÜRKİYE

YAYINLAMA:

Dünyanın 2022 yılının ilk aylarında Avrupa’nın ortasında başlayan Rusya-Ukrayna savaşıyla büyük bir tedirginliği yaşamaya başladığı bir gerçek! Küresel bir salgına dönüşen Covid-19 dünyayı sallamış, ülkeler bunun ekonomik bilançosuyla boğuşuyorken, Avrupa’nın ortasında savaş patlak vermesini kimse istemezdi. İstisnalar hariç tabi! Bu savaşı ABD ve onun doğal müttefikleri İngiltere ve Almanya çok istemişlerse de, özellikle Rusya’nın doğalgazı kesmesiyle Avrupa korkulu günler geçirmeye başladı. E tabi hem Rusya’ya karşı bir savaşı finanse etmeye kalkıp hem de Rusya’dan doğalgaz almak pek akıl karı olmasa gerek! Nitekim Ruslar yapması gerekeni yaptı. Ancak Amerika bu savaşın çıkması ve devam etmesi için elinden geleni yaparken bu kış Avrupa’nın yaşayacağı korkunç durumla ilgili kılını dahi kıpırdatmıyor.

Bu noktada Türkiye ne yaptı soruları sorulabilir? Bunu gerçekten öğrenmek için soranların yanında, kinayeli bir şekilde soran fonlanmış CHP medyasından tipler de yok değil hani! Ne yazık ki bu savaş da Türkiye’nin burnunun dibinde ve Türkiye bu iki ülkeyle de ticaret yapıyor. Bazı noktalarda diğer ülkelerden daha çok bu savaşın etkilerini de yaşıyoruz ne yazık ki!

Ha şunu da unutmadan söyleyelim, Metin Akpınar başta olmak üzere yaşını başını almış ve sinema oyunculuğundan amansız muhalifliğe dönmüş olanlar korkmasın! Her ne kadar onlar Ukrayna’nın savaşa rağmen tahıl ektiğini ve hasat yaptığını zannetseler, Türkiye’deki çiftçileri “bizimkiler de öyle bakıyorlar” diye suçlasalar da kazın ayağı öyle değil. Devletimiz bu konularda gereken önlemleri alalı çok oldu. Ve bizim çiftçimiz ekip biçti ve hasat yaptı. Çok şükür bu yıl mahsul de çok iyi.

Neyse biz dönelim konumuza. Hatırlanacağı gibi savaşın başlamasından birkaç ay sonra sıkıntılı bir süreçten geçilirken Türkiye, Antalya diplomasi forumunda savaşan tarafların dışişleri bakanlarını bir masa etrafında toplamayı başardı. Dünyanın gözü kulağı Türkiye’deydi. Dışişleri bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun ev sahipliğindeki toplantıda iki ülke dışişleri bakanları yüz yüze sorunları konuşmayı başardı. Bu durumu dünya, Türkiye’nin diplomasi başarısı olarak görmüştü. Yine hatırlanacağı üzere Türkiye’de muhalefeti oluşturan millet ittifakı bileşenleri bu tabloyu es geçmişti.

Savaşın başından beri gelişmeleri dikkatle takip eden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, iki ülke lideriyle defalarca görüşmüş ve barış masasına oturmalarının önemini onlara anlatmıştı. Hatırlayalım o günlerde Cumhurbaşkanının görüştüğü liderler sadece Rusya ve Ukrayna liderleri değildi. Erdoğan 2 günlük bir süreçte 22 dünya lideriyle görüşerek mekik diplomasisinde zirve yapmıştı. Dünya şaşkınlıkla karışık bir hayranlıkla yaşananları takip etmişti.

Sonunda 30 Mart 2022 tarihinde iki ülke heyetleri İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı çalışma ofisinde bir araya geldiler. Toplantının başında iki heyete başarılar dilemek için salona gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan sakin ve emin tavırlarıyla hem heyetlere hem de dünyaya barış umudu mesajı vermişti. Erdoğan burada yaptığı konuşmada ilerisi adına ne derece umutlu olduğunu vurgulamıştı. Ve sonrasındaki aşamada iki ülke liderini bir masa etrafında toplamayı hedeflediği anlaşılıyordu.

Türkiye’nin çabaları bu görüşmeyle sınırlı kalmadı hiç şüphesiz. Ancak ABD ve kadim dostlarının her iki tarafı da kışkırtacak adımlar atması savaşı ne yazık ki körükledikçe körükledi. Ancak çok Türkiye yine devreye girerek tüm dünyayı saran gıda krizine çare olacak büyük bir hamle yaptı.

İki büyük tahıl üreticisinin kavgası tüm dünyada ciddi sıkıntıları beraberinde getirmişti. Bu noktada devrede olan Türkiye’nin, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, çabaları sonuç verdi ve iki ülke savaşın ortasında BM gözetiminde bir tahıl koridoru açma konusunda Temmuz ayının son günlerinde İstanbul’da anlaştı. Kısa zamanda kurulan mekanizmanın çalışmasıyla özellikle Ukrayna’da bekleyen 25 milyon ton buğday dünyaya dağılmaya başladı. Tüm dünya Türkiye’nin diplomatik başarısını kutlarken, ülke içinde kimileri dudak büktülerse de gerçek tüm haşmetiyle ortadaydı.

Dünya Türkiye’nin diplomasi başarısını kutlarken Türkiye yeni bir adımla savaşı bitirme yolundaki çabalarına bir yenisini ekledi. 18 Ağustos günü Ukrayna’nın Lviv kentine, BM genel sekreteri Gutteres ile giden Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden barış umutlarının yeşermesine vesile oluyordu. Bu ziyaretten kısa bir zaman önce Soçi’de Rusya lideri Putin’le görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan, barış için insanlığın umutlanmasını sağlayacak adımlar attı. Türk Dışişlerinin belki de en yoğun günleriydi yaşananlar. Türkiye bölgesindeki gücünü dünya çapında bir krizi çözme adına kullanıyordu. Bu arada Rusya lideri Putin’in ülkesindeki bir etkinlikte söylediği “tek kutuplu dünya düzeni değişiyor artık çok kutuplu bir döneme giriyoruz” sözlerinin tezahürü müydü bunlar bilemiyoruz. Ancak Ukrayna lideri Zelenskiy’nin, "Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Ukrayna ziyareti, böylesine güçlü bir ülkeden gelen güçlü bir destek mesajıdır" sözleri şüpheye mahal bırakmayacak netlikte! Lviv zirvesi sonrasında dünyanın önde gelen medya kuruluşlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan için arabulucu rolünü oynayacak tek lider ifadelerini kullanması da unutulmamalı! Bu yorumlara Fransız Le Figaro’da çıkan bir makaleyi eklemek mümkün. “Erdoğan’ın diplomasisi Türkiye’yi nasıl uluslar arası sahnede vazgeçilmez konuma getirdi” başlıklı makalede Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşını bitirme adına üstlendiği role değinilerek; “Bu gerçek diplomatik başarı, dünyada altıncı en geniş büyükelçilikler ağına sahip olan ve her şeyden önce daha barışçıl ve çok aktif bir Türk dış politikasını ortaya koymaktadır” ifadeleri kullanıldı.

Bu noktada Türkiye’de muhalefet konuya nasıl bir yorum getiriyor sorularını soranlara cevap verebilmeyi çok isterdik. Ancak 6+1’lik masanın adaylığına soyunmaya çalışan ve AB ne derse onu yaparız demiş olan simanın bu konudaki yorumu bizi bizden alıp başka diyarlara götürebilir Maazallah!

Savaşa rağmen rasyonel, dengeli ve güven veren diplomatik ilişkileri sayesinde iki ülkeyle de görüşebilen tek ülke olan Türkiye, bölgesinde barış ve istikrarın sağlanması için yapıcı çabalarına sonuna dek devam edecek.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *