KONYA HABER
Konya
Parçalı bulutlu
25°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,2421 %0,44
48,3440 %0,72
4.756,89 % 1,39
Ara

Haddini bilmek!

YAYINLAMA:

Bu gün dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisi olan “had bilmek” üzerine bir şeyler karalamak istiyorum haddimiz olmasa da!

TDK'ye göre, haddini bilmek kelimesi anlamı şu şekildedir: “kendi değer ve yeteneğinin farkında olmak.” Ve “konumuna, durumuna uygun davranmak.”

Bizim işimiz “haddini bilme” ile… “Had bildirmek” bize göre değil elbette. Bektaşi’ye “en iyi neyi bilirsin” diye sormuşlar, “haddimi bilirim” demiş. (Bu sözleri Hazreti Mevlana’ya atfeden de vardır.) Biz de haddimizi bilelim tabi ki!

Had bilmek; çok basit ifade ile konumuna, durumuna uygun davranmak. Yani herkes gereğini, yakışanı yapmalı. Babanın yanında, hocanın yanında ya da iş yerinde amirinin yanında sivrilecek, saygısızlık pozisyonuna düşürecek söz, tavır ve hareketlerden kaçınmaktır had bilmek mesela…

Haddini bilmenin ilk boyutu kendini bilmektir. Biz önce kendimizi bileceğiz. Sonra yöneticinin iş görenin potansiyelini bilmesi ve buna göre davranması hakeza iş görenin de haddi olmayan alanlara dahil olmaması önemlidir. Herkes “ben bilirim” derse kaos olur karmaşa olur. Kendini bilmesi, kendi değer ve yeteneklerini, sınırlarını çok iyi tanıması gereklidir. Kendini bilmek; bir şeyi yapmak için inisiyatif almayla karıştırılmamalı. Elbette yeri geldi mi inisiyatif alınmalı. Amire danışılmadan da doğru kararlar alınabilmeli. Ama bir yere kadar. Sınırları iyi belirlemek, yönetici pozisyonundaki kişilerin mesleki deneyimini, bu işe verdiği yılları, karşılaştığı onca sorunun üstesinden gelebilme yeteneğini görmezden gelmeden… Elbette yönetici de “sen ne bilirsin?” diyerek çalışanı sürekli sınırlandırmamalı, baskılamamalı. Aynı durum ebeveynler için de geçerlidir. “Aman canım sen daha küçüksün anlamazsın!” demek çocuğa yapılacak en büyük kötülüklerden birisidir. Bunun için aradaki çizgiyi iyi ayırt etmek “haddini bilmek/ haddin farkına varmak” çok önemlidir.

Hacı Bayram Veli "Sen seni bil sen seni" der. Yani insanların kendini bilmesine vurgu yapar. Kısaca haddini bilmek için kendini bilmek gereklidir, eğer kendini bilmiyorsan haddini de bilmiyorsun demektir. Hadsizlere ne olacağı da malumdur. O da yukarıda ifade ettiğimiz gibi bizim işimiz değildir.

Kendini bilmek konusu tasavvufun da, mutasavvıfların da en çok işlediği konulardan birisidir. Mesela Yunus Emre de “İlim ilim demektir / İlim kendin bilmektir/ Sen kendini bilmezsen / Ya nice okumaktır?” diyerek vurgu yapar kişinin haddini, kendini bilmesi gerektiğine…

Yine eskilerden çokça duyarız; “İslam’ın şartı beştir, altıncısı da haddini bilmektir” derler.

Gelin yaşadığımız bu hayatı daha güzel yapmak, evde, işte, okulda, camide kısaca her yerde haddimizi bilelim. Haddimiz olmayan, bilgimizin sınırlı olduğu alanlarda ahkam kesmeyelim. İşi de sözü de erbaplarına bırakalım.

Sevgiyle ve en önemlisi sağlıkla kalın…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *