KONYA HABER
Konya
Açık
28°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,0924 %0,51
48,0144 %0,58
4.506,97 % 0,54
Ara

YUŞA TEPESİ VE SIRRI

YAYINLAMA:

Yuşa Tepesi, İstanbul’un ilk yerleşim zamanlarından günümüze kadar kutsal bir yer olarak kabul edilmiş. İlk çağlarda tepede bir Zeus tapınağının bulunduğu daha sonra Bizans döneminde bu tapınağın bir kiliseye çevrildiği belirtiliyor.

Yuşa Tepesi’nin kutsallığı Osmanlı döneminde buraya Hz. Musa’nın yardımcısı Hz. Yuşa’ya ait bir makam kabri ve cami yaptırılmasıyla devam etmiş. Osmanlılar döneminde Hz. Yuşa Türbesi özellikle denizciler tarafından Üsküdar’da bulunan Aziz Mahmud Hüdayi, Beşiktaş’ta bulunan Yahya Efendi ve Sarıyer’de bulunan Telli Baba türbeleri ile birlikte boğazın manevi koruyucularından biri olarak görülmüş.

Yuşa Tepesi olağanüstü bir boğaz manzarasına sahip bir yer. Tepeye araç girişlerinin yapıldığı yerden iki boğaz köprüsünün de manzarası izlenebiliyor. Caminin önündeki seyir terası ise Sarıyer’e bakıyor.

Beykoz’da bulunan Hz Yuşa’nın kabrini Beşiktaş’ta türbesi bulunan, Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşi Yahya Efendi’nin keşfettiği rivayet ediliyor. Tepenin en yüksek noktasında bulunan üstü açık kabrin uzunluğu 17 metre.

yusa-tepesi-ve-hz-yusa-turbesi.jpg

Kabrin uzunluğunun 17 metre olmasının nedeni naaşının bulunabileceği muhtemel alanın çevrilmiş olmasından kaynaklanıyor. Her ne kadar burada bulunan kabrin Yuşa Hazretleri’ne ait olduğu belirtilse de, araştırmacılara göre bu kabrin Tevrat'ta ismi geçen Yeşu’ya ait olması mümkün değil. Zira Yahudi kaynaklarına göre Yuşa Hazretleri Filistin’de vefat etmiş. Günümüzde Filistin, Ürdün ve Suriye’de Yuşa Hazretleri’ne ait olduğu söylenen birçok kabir bulunuyor.

Osmanlı döneminde yaşayan ve İstanbul camileri hakkındaki “Hadîkatü’l-cevâmi” adlı eseriyle tanınan Hüseyin Ayvansarayı eserinde, Yuşa Tepesi’nde bulunan kabrin Yuşa Peygamber’e ait olduğu inancının yaygın olduğunu ancak Hz. Musa’nın yardımcısı olan Yeşu’nun gerçek kabrinin Ürdün‘de bulunan Nablus veya Suriye‘de bulunan Halep yakınlarında bulunduğunu yazar. Yuşa Tepesi’nde bulunan kabrin ise evliyadan veya havarilerden birine ait olabileceğini belirtir.

Türbenin yanında küçük bir cami bulunuyor. Yuşa Tepesi’nde cami ilk olarak Sultan III. Osman’ın sadrazamlığını yapan Yirmisekiz Çelebizade Sadrazam Mehmed Said Paşa tarafından 1755 tarihinde yaptırılmış. Cami içinde günümüzde Osmanlı döneminden kalma herhangi bir süsleme veya unsur bulunmuyor.

yusa.jpg

Hz,Yuşa Tepesi, Hızır Makamı olarak ta bilinir. Hızır makamlarının özelliği suyun yanında olması, yüksek olması, yeşil ağaçların bulunmasıdır. Hem bu özelliklere sahiptir, hem de eskiden Hz.Hızır'ın burada yaşadığı söylenir. (Ayrıca Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya için de Hızır Makamı demiştir.

Yuşa'nın en önemli mucizeleri arasında Ürdün nehrinin yarılması olarak bilinmektedir. Kenan topraklarını fethetmek için Ürdün'e gelen ve Ürdün nehrinden geçmek zorunda olan ordusu için Ürdün nehrini yarmıştır. Hz. Yuşa'nın bir diğer mucizesi ise melekler tarafından desteklenmesidir.

Türbede gömülü olan zatın Yuşâ Hazretleri olduğuna inanılmaktadır. Hazreti Yuşâ bir rivayate göre Musa Peygamber ile birlikte Mecme’ul-Bayreyn’e yani Boğaziçi’ne gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür.

531.jpg

Tarih boyunca ziyaretçileriyle bütünleşen ve hep insanların ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, III. Selim (1789- 1807) döneminin bazı yıllarında, izdihamdan dolayı ‘fitneye mahal olmasın’ düşüncesiyle mevlid okunması bile yasaklanmıştır.

Denizciler İstanbul Boğazı`nın dört manevi bekçisi olduğuna inanır. Bunlar Üsküdar`da Aziz Mahmud Hüdayi, Beykoz`da Yûşa Hazretleri, Sarıyer`de Telli Baba ve Beşiktaş`ta Yahya Efendi`dir...

Bilhassa Karadeniz’e çıkan ve dönen Müslüman ve Hristiyan gemiciler sahile yanaşarak bu dört Allah dostuna selâm vermeden boğazı geçmezlermiş. Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri, Beşiktaş’ta Yahya Efendi, Beykoz’da Yuşa Hazretleri ve Sarıyer’de Telli Baba’nın İstanbul’un manevi bekçileri oldukları yolunda yaygın bir inanış hâlâ mevcuttur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *