KONYA HABER
Konya
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,9157 %0,77
47,9224 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

İNFAZ YASASI VE AF TALEBİ

YAYINLAMA:

Süleyman SOYLU’dan sonra yeni içişleri bakanı aynı zamanda Konyalı Hemşerimiz Ali YERLİKAYA’nın göreve gelmesi ile birlikte suçların önlenmesi ve suçluların tespit ve yakalanmasına yönelik ciddi çalışmalar yapılmaya başlanmış; münferit işlenen suçlar yanında birçok suç örgütüne de operasyonlar düzenlenmiştir.

Şüphesiz önceki dönem görev yürüten bakana göre; yeni bakanın çalışmaları toplumun birçok kesimi tarafından da takdir görmüş ve görmeye devam etmektedir.

Adli ve idari kolluğun ülkemizdeki en tepesi olan bakan ve silsilesi tarafından gerçekleştirilen operasyonlar neticesinde şüpheli olan şahıslar Türk yargısı karşısına çıkarılmakta ve mahkemelerce kovuşturma işlemleri sürdürülmektedir.

Daha önceki yazılarımda mahkemelerce verilen çelişkili kararlardan, Anayasa Mahkemesi kararının Yargıtay ve yerel mahkemelerce tanınmamasından bahsetmiştim.

Genel olarak özetlemek gerekirse, Hz. Ali’ye “Devletin dini olur mu?” diye sormuşlar; “Devletin dini adalettir, adaleti olmayan devlet dinsizdir!” demiştir. Devletin her kademesinde Adaletin ne denli önemli olduğunu, işin ehline verilmesi gerektiğini ve hükmedenin adaletle hükmetmesi gerektiğine ilişkin de pek çok Ayet ve Hadis de bulunmaktadır.

Adli ve hukuki süreçler işlerken şüphelilerin, sanıkların ve mahkûmların da insanı şartlarda yaşamını sürdürebilmesi ve kendilerine mahsus haklarından Adil şekilde faydalanması gerekmektedir.

Gelmiş olduğumuz süreçte, bir yanda cezaların caydırıcı olmadığı görüşü hâkim iken; diğer yanda ise cezaevlerinin aşırı dolu olduğu ve kapasitelerinin çok üzerinde tutuklu ve mahkumun bulunduğu hususudur.

Şöyle ki; birçok cezaevinde 10 kişilik kapasiteye sahip koğuşlarda 30 kadar mahkûmun kaldığı, 1 yatağın 3 kişi tarafından 8’er saatlik vardiya ile kullanıldığı bilinmektedir.

Yine bu hususla birlikte mahkum ve yakınlarının senelerdir süren de bir af beklentisi vardır.

Diğer bir taraftan da mecliste cezaların caydırıcı hale getirilmesi, hafif hapis cezalarının ertelenmemesi, 1 yıl hapis cezası alan bir şahsın dahi 3 ay kadar cezaevinde cezasını çekmesi gibi düzenlemeler üzerinde çalışmalar olduğu bilinmektedir.

Fakat işbu düzenlemelerin TBMM tarafından kanunlaşması ve yürürlüğe konması halinde, hâlihazırda kapasitesinin çok üzerinde mahkûm bulunan cezaevlerinin bu yükü kaldıramayacağı da bir gerçektir.

Evet; toplum tarafından da dile getirildiği üzere birçok konuda mahkemelerce verilen cezalar caydırıcı değildir. Bu konunun düzenlenmesi gerekmekte ve hem suç işlenmesinin önüne geçilebilmesi hem de ıslah amacının gereğince hâsıl olması için daha caydırıcı bir adalet sistemi oluşturulması gerekmektedir.

Yukarıda izah ettiğim üzere ise; özellikle ‘’şahsa ve devletin birlik bütünlüğüne yönelik olmayan suçlarda’’ ve yine ‘’terör suçları’’ hariç olmak üzere bir defaya mahsus infaz düzenlemesi ve af çıkartılması gerekmekte ve akabinde cezaların artırılması ve caydırıcılığın sağlanmasına yönelik düzenlemelerin uygulamaya konulması gerekmektedir.

Bu şekilde kader mahkûmlarının tahliyeleri sağlanarak, hem cezaevlerinin şartları insan haklarına uygun hale getirilir ve başkaca cezaevleri yapılmaksızın devlet bütçesi korunmuş olunur hem de; cezaların daha caydırıcı hale getirilmezden evvel insanlara bir şans verilmiş olunur.

Şüphesiz ki; “Serseriliğin sonu ya mezar ya hapishanedir. İnsana en büyük cezayı vicdanı verir. Hayatta her şeyin bir mükâfatı veya cezası vardır. Herkes ikinci bir şansı hak eder. İnsan yaptığı hatalardan ders çıkarmayı bilmeli aynı hataları bir daha yapmamalıdır.”

Cezaların artırılmasından, caydırıcılığın sağlanmasından önce; kader mahkûmlarına son bir şans vermek ve mazlumun ahını da yerde bırakmaksızın kapsamlı bir af ile beklentilere cevap verilmesi gerekmektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *