Sözcüklerle resim yapan şair: Cenap Şahabettin
Türk Edebiyatında sembolizmin öncüsü kabul edilen, şiiri "Sözcüklerle yapılmış bir resim" olarak tanımlayan şair ve yazar Cenap Şahabettin, vefatının 86. yılında anılıyor. Bugün Kuzey Makedonya sınırlarında yer alan Manastır şehrinde 1870'te doğan şair, babası Binbaşı Osman Şahabettin Bey'in 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Plevne'de şehit düşmesinden sonra ailesiyle İstanbul'a geldi.
Tophane'deki Feyziye Mektebi'nde ilk öğrenime başlayan Cenap Şahabettin, Eyüp Askeri Rüşdiyesi'ne verildi ve daha sonra geçtiği Gülhane Askeri Rüşdiyesi'ni bitirdi. Tahsilini Askeri Tıbbiye'de sürdüren şair, 1899'da hekim yüzbaşı olarak mezun oldu. Şahabettin, 14-15 yaşlarındayken divan gazellerini taklit ederek şiire başladı ve okuldayken yazdığı ilk şiirlerini 1885'te Muallim Naci'nin yönettiği "Saadet" gazetesinde yayımladı.
"Mekteb", "Hazine-i Fünun", "Maarif", "Malumat" gibi dergilerde şekil, içerik ve anlatım bakımından farklı şiir denemelerinde bulunan şair, önceleri Muallim Naci'nin etkisiyle divan şiiri türünde şiirle uğraşmış olsa da daha sonra Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamid Tarhan'dan etkilenerek Batı tarzı şiire yöneldi.
DEVLET BURSUYLA PARİS'TE 4 YIL EĞİTİM ALDI
Dönemin önemli edebiyat dergisi "Servet-i Fünun"da şiirleri yayımlanmaya başlayan Şahabettin, zamanla Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil'le birlikte Servet-i Fünun edebiyatının üç önemli isminden biri oldu ve şiirleriyle dönemin sanat dünyasında çokça tartışıldı.
Şahabettin, daha sonra "Servet-i Fünun" şairlerinden ayrılarak bireysel şiiri tercih etti ve şiirde heceyi müzikle uyumlu kullanmayı savundu. Tıbbiye'den iyi bir dereceyle mezun olduğu için 1890 başlarında cilt hastalıkları sahasında ihtisas yapmak üzere devlet bursuyla Paris'e gönderilen Şahabettin, 4 yıl sonra yurda dönerek Mersin, Rodos, Cidde gibi bölgelerde karantina hekimliği ve sıhhiye müfettişliği yaptı. Şair bu yönüyle Tanzimat'tan sonra Batı edebiyatı tesirinde gelişen Türk şiirinde Abdülhak Hamid'in ardından en büyük yenilikleri yapanlar arasında yer alırken, İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra Meclis-i Kebir-i Sıhhi üyeliği ve Daire-i Umur-ı Sıhhiyye müfettişliğiyle İstanbul'a döndü.
Bu dönemde düz yazıya yönelen ve "Tanin", "Hürriyet", "Kalem", "Hak" gazetelerinde makaleler yazan Cenap Şahabettin, "Sözcüklerle yapılmış bir resim" olarak tanımladığı şiirde aşk ve tabiat konularına ağırlık verdi.
Şairi Balkan Savaşlarından sonra birkaç defa Avrupa'ya gönderen "Tasvir-i Efkar" gazetesi, Şahabettin'in yazılarını "Avrupa Mektupları" başlığıyla yayımladı.
TİYATRO ÇALIŞMALARINA KATILDI
Hekimlikten 1914'te emekliye ayrılarak Darülfünun'da Türk edebiyat tarihi, Batı edebiyatı ve Fransızca dersleri okutan şair, Birinci Dünya Savaşı yıllarında ise 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın davetiyle Suriye'ye giden şairin bu gezileri de 1918'de "Suriye Mektupları" adıyla okura ulaştı.
Nesir alanında eserler verdiği gibi tiyatroyla da uğraşan Şahabettin, 2. Meşrutiyet döneminde hız kazanan tiyatro çalışmalarına katılarak "Sahne-i Osmaniye" ve "Darülbedayi" gibi toplulukların edebi kurullarında görev aldı.
Kurtuluş Savaşı yıllarında Milli Mücadele'yi küçümseyen sözler sarf ettiği ileri sürülerek öğrencileri ve diğer bazı hocalar tarafından aleyhinde gösteriler düzenlenen Cenap Şahabettin, 1922 eylülünde üniversitede görev yapan diğer hocalar Ali Kemal, Rıza Tevfik, Hüseyin Daniş ve Barsamyan Efendi'yle görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
Son yıllarında yoğun bir şekilde üzerinde çalıştığı Fransızca-Türkçe sözlüğünü tamamlayamadan beyin kanaması nedeniyle 12 Şubat 1934'te İstanbul'da vefat eden Cenap Şahabettin, 14 Şubat'ta Bakırköy Mezarlığı'nda kızı Destine Hanımın yanına defnedildi.
"SERVET-İ FÜNUN'A SEMBOLİZM ANLAYIŞININ BİZZAT ÖRNEĞİNİ VEREREK GETİREN ODUR"
Cenap Şehabettin şiirleri hakkında çalışmalar yapan Mehmet Kaplan, şairi şu sözlerle anlatmıştır: "Yalnız o da çağdaşları gibi hayatı ve insanları, aralarına girmeyerek uzaktan temaşa lezzetiyle yetinmiştir. Resim ve musiki kültürü olan Cenap Şahabettin, şiirini bu sanatlarla beraber yürütmüştür. Şiirine musiki sanatının girişinde Fransız sembolistlerinden faydalanmakla beraber bunu pek az şiirinde başarı ile uygulayabilmiştir. Elhan-ı Şita, Yakazat-ı Leyliyye, Temaşa-yı Leyal, Temaşa-yı Hazan gibi şiirleri nesiller boyunca okunan Cenap Şahabettin, şiirde ahenge önem verdiği için hece yerine daima aruzu tercih etmiş, makalelerinde ve tartışmalarında hece veznini küçümsemiştir."
Akademisyen Hasan Akay da "Servet-i Fünun" şiir estetiğinin kurucusunun Cenap Şahabettin olduğunu ifade ederek şunları söylemiştir: "Servet-i Fünun şiirinin her şeyden önce 'bir sıfat devrimi' olduğunu ilk defa ispat eden odur. Servet-i Fünun'a sembolizm anlayışının bizzat örneğini vererek getiren de odur. Orijinal yeni imajlar, hayaller, tasavvurlar, alegori ve semboller sokan, sadece üslup açısından değil fakat aynı zamanda 'şiir penceresinden dünyayı seyrediş' hususunda da Servet-i Fünun şairlerini etkileyen Cenap olmuştur."
Cenab Şehabettin'in şiiriyle göstermeye çalıştığı iki unsuru, şiir için sesin ve görüntünün değeri olarak açıklayan yazar Mehmet Can Doğan ise şunları ifade etmiştir: "Bunları gösterirken yeni ve farklı olanı da tecrübe etmiştir. Onu, öncekilerden ve neslinden ayıran bu tecrübe, bir zihin şiiri ortaya çıkararak şairini durdurmuşsa da sonrakiler için yol açıcı olmuştur. Şairin yapmaya çalıştığının dönemi içinde farklı ve yeni olduğunu görenler, şiirlerindeki pitoreske ve sese yoğunlaşmışlardır. Poetikanın kurduğu şiir, yorumunu da beraberinde getirmiştir. Dönemsel okumalarda, şiirlere farklı anlamlar yüklendiği, yüklenebileceği bilinen bir gerçektir. Hele söz konusu şiirler -Cenap'da olduğu gibi- poetika ile desteklenmişse yüklenen anlam dönemselliği aşıp bütünüyle şiire eklenebilmektedir."
ESERLERİ
Şiir türünde: "Tamat", "Seçme Şiirleri", "Bütün Şiirleri", "Elhan-ı Şita", "Yakazat-ı Leyliye"
Tiyatro: "Yalan", "Körebe", "Küçükbeyler", "Merdud Aile"
Gezi yazısı: "Hac Yolunda", "Afak-ı Irak", "Avrupa Mektupları", "Suriye Mektupları", "Medine'ye Varamadım"
Düz yazı: "Evrak-ı Eyyam", "Nesr-i Harp", "Nesr-i Sulh"
İnceleme: "William Shakespeare", "Kadı Burhanettin"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.