TYB Konya’da Gençler Üzerinde Deizm İthamı konuşuldu
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesine ait sosyal medya kanallarında canlı olarak yayınlanan ve yönetimini, TYB Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Yaramış’ın yaptığı programın konuğu Araştırmacı Yazar Ercan Yıldırım’dı.
Konuşmasında İslâmî kesim üzerinde bir bezginlik ve bitkinlik olduğunu belirten Yıldırım, kendilerini dindar olarak niteleyenlerde bile çok önemli ölçüde sekülerleşme meydana geldiğini ifade etti. Deizmin ortaya çıkmasının temel nedeninin Avrupa’daki “kilise bıkkınlığı” olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında Deizm’e dair genel bilgiler verdi.
“Deizm, zaman zaman Türkiye'nin gündemine giriyor. Diğer bir adı Yaradancılık olan Deizm, temelde tüm dinleri reddeder ve tek tanrıya inanır. Dinsel bilgiye akıl yoluyla ulaşılabileceğini savunur. Vahiy gibi konuları reddeder. Tanrı, dünya hayatına ve evrene müdahale etmez…” diyen Ercan Yıldırım, Deizm’in Türkiye’de taban bulamayacağına vurgu yaparak ülkemizde Allah’ı kabul edip de Peygamberimizi kabul etmeyen bir anlayışın yer edinemeyeceğini söyledi.
YILDIRIM: TÜRKİYE’DEKİ TEMEL SORUN DEİZM DEĞİL, SEKÜLERLEŞMEDİR
“Roma imparatorluğu yıkıldıktan sonra ortalıkta feodalite doğdu. Ortalıkta bir devlet yoktu. Feodal Beyler vardı ama dünyadaki bu boşluktan İslâm ve Müslümanlar, özellikle biz Türkler çok rahat bir şekilde Avrupa'ya kadar yayılabildik. Dolayısıyla bir şeyin varlığı, bir şeyin elden gitmiş olması, bir başka şeyin doğuşu demektir. Çünkü oluş, Allah'ın yaratması, ‘Ol’ deyince oldurması, hiçbir zaman eksiklik içerisinde değildir, zaaf içerisinde değildir. Allah her dakika, her saniye, bizim bilmediğimiz vakit kavramı içerisinde olmayı sürdürüyor. Dolayısıyla buradaki temel mesele; Biz bu oluşu ne kadar yakalayabiliyoruz?
Ayrılıklar üzerinden durursanız orada herkes kendisi bir şey icat etmeye başlar, ortak yönlerimizi öne çıkarmalıyız. Cemaatler, çocuklara benim doğrum hakikattir düşüncesini verdiler. Baba otoritesini kaybettik, öğretmenin otoritesini kaybettik. Toplu bir şekilde sevmeyi, toplu bir şekilde sövmeyi anlamlandırmayı kaybettik. Ne olursa olsun hayatta kalmayı anlamlandırırsak o zaman bir tane virüs bütün varoluşsal dengemizi bozabiliyor. Biz paraya ve kariyere ayarlı bir yaşamı anlamlandırmaya giriştik. Üretimden ziyade hizmet ekonomisini benimsedik. Gençler, maaşlı burjuva olmak istiyor. Çok para, daha çok yatma, bunlar günün gerçekleridir. Yokluk ve yoksulluğu terbiye manasında, kendimizi geliştirme, varoluşumuzla daha da bütünleşmek yerine; kızmak, isyana ve nimeti verene ram olmaya adadık. Her şeyi Allah bilir, nimeti Allah verir’den uzaklaştık; patron verir, kariyer verir, doktora verir, makamlar verir, dedik. Her şeyi pazarlık meselesi yapan bir kültüre sahip olduk. Her şeyi pazarlık konusu yapabiliyoruz. Dostlukları bile pazarlık yapar hale geldik. Satılmayacak hiçbir değerin kalmadığını düşünen bir kültürün içerisinde dostluklarda çok iyi satılabiliyor. Dünyanın geçiciliği ve ahiretin kalıcılığı yerine daha seküler insanlar haline geldik.” diyen Araştırmacı Yazar Ercan Yıldırım, özellikle son yıllardaki Deizm çıkışlarında kendilerine post arayışında olan bazı aydınların olduğunu belirterek, ‘Z’ kuşağı olarak nitelenen 2000 sonrası dünyaya gelen gençlerin geleneksel modelleri reddettiklerini, daha çok kaynağa inen bir yapıda olduklarını söyledi. ‘Z’ kuşağından ümit var olduğunu da ifade ederek bu kuşağın daha güzel işler başaracaklarına olan inancını dile getirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.