“Medya ve basın kurumları bu kadar kolay teslim olmamalıydı”
Gazeteci-Yazar İbrahim Gündüz-Röportajı
O SORUYU BİZ SORMAYALIM
O soruyu biz sormazsak kim soracak? Eğer o soruyu biz sormuyor ve başkaları soruyorsa bu yadsınması, hatta gazetecilik etiği açısından utanılması gereken bir şey değil mi? Gazeteci-Yazar İbrahim Günüz, BBN Haber’e günümüzde gazeteciliğin geldiği noktayı, iktidar gazeteci ilişkilerini, kurumsal bazda iktidar basın etkileşimini çarpıcı ifadelerle anlattı. “O Soruyu Biz Sormayalım”ın failini ve o failin çevresinde olup bitenleri anlamak istiyorsanız, işte ayrıntılar.
Gazetecilik her zaman temas ve mesafe işi olmuştur. Ancak buna biraz mutlu bir azınlık uyar. Bu bağlamda hem kişisel hem de kurumsal, gazetecilik sürekli sorgulanır. Burada “mutlu azınlık” dediğim kesim, evrensel basın etiği çerçevesince kendi gazeteciliğini üreten gazeteciler. Yani ne kişisel, ne kurumsal de iktidarlarla dirsek temasında olmazlar, sadece gerçeğe ve gerçeğin aktarılmasına yaslanırlar. Peki, bugün geldiğimiz noktada gazetecilik, tam olarak nerede duruyor ve gazeteciler aslında ne üretiyor?
“Medya ve basın kurumları bu kadar kolay teslim olmamalıydı” diyor Gazeteci-Yazar İbrahim Gündüz. Gündüz yaklaşık 30 yıldır Ankara’nın nabzını tutan bir gazeteci. Aynı zamanda tarihe yazdığı kitaplarla not düşen bir gazeteci İbrahim Gündüz ve bir yandan milliyetçiliğin yükseldiği bir yandan terör örgütlerinin liderleriyle uzlaşma zemini arandığı günümüz Türkiye’sinde gazeteciliğe ve gazetecinin de kendisine bakışını değiştirecek bir perspektifte düşünceler üretiyor. BBN Haber olarak İbrahim Gündüz ile “O Soruyu Neden Sormayalım?” kitabı üzerine konuştuk.
Soru: O soru nasıl bir soru, öncelikle onu sormak istiyorum. Yani niteliği nasıl bir soru?
O SORUYU NEDEN SORMAYACAĞIZ?
İbrahim Gündüz: O soru özellikle iktidar sahiplerini, hükümet üyelerini ve iktidar partisi milletvekillerini rahatsız edebilecek. Onları zorlayabilecek sorular.
GAZETECİLER SORU SORAMAZ HALE GELMİŞTİR, EN BÜYÜK SORUN KURUMLARDA YAŞANMAKTADIR
Soru: İkinci sorum da o soruyu neden biz sormayalım olacak haliyle. Neden sormayalım o soruyu biz?
İbrahim Gündüz: Üzülerek söylemeliyim ki, bugün Türkiye’de gazeteciler soru soramaz hale getirilmiştir. Soru derken yukarıda özetlemeye çalıştığım çerçevedeki soruları kastediyorum. Bu sözlerimi gazetecilik görevini, bütün zorluklara rağmen yapan ve yapmaya çalışan arkadaşlarımı tenzih ederek söylüyorum. Zaten sorun gazetecilerle ilgili değil. Bugün en büyük sorun kurumlarda yaşanmaktadır. Yani ister yazılı basın isterse görsel veya işitsel basın olsun, kurumlarda büyük sıkıntılar yaşıyoruz. İşte yaklaşık 35 yıldır Türkiye’de gazetecilik yapan bir kişi olarak yaşadıklarımı bu çerçevede kitaplaştırıp Türk halkının da dikkatine sunmak istedim. En son çalıştığım kurum olan Kanal D’de bizim gazetecilik yapma, soru sorma ve haberleştirme hevesimizde bir değişiklik yoktu ancak Kanal D’nin de içinde olduğu Doğan Medya Grubu’nun gazetecilik anlayışında büyük değişiklikler oldu. Oldu veya olmak zorunda kaldı. Bu tartışmaya girmek istemiyorum. Ancak kimse bu süreçte masum değil. Çarşaf çarşaf basın meslek ilkeleri yayınlayanlar ilk zorlu dönemeçte gazeteciliği terk edip holdingin çıkarlarını ön plana aldılar. Yani gazeteciler ortada kaldı. Halbuki holdingler, büyük sermaye sahipleri 1980’li yılların sonunda medya ortamına girerken ne masallar anlatmışlardı. Sonuç ise çok acı bir şekilde ortada.
Soru: Zaman sorularımızı mı değiştiriyor, cevaplarımızı? Yoksa gazetecilik farklı bir yere mi akıyor?
HANGİ HABERLERİN YAPILACAĞI DEĞİL DE YAPILMAYACAĞI DENETLENİYOR
İbrahim Gündüz: İçinde bulunduğumuz zaman sürecinde iktidar sahiplerinin baskılarına direnemeyen kurumlar, gerçek gazeteciler yerine ortamla uyumlu, sorgulamayan, basın bültenleri hazırlayan kişileri çalıştırmayı tercih ediyor. Haber Müdürleri ve Temsilciler bugün muhabir inzibatları gibi oturuyor bir yerlerde. Neyi nasıl soracaklarını, nasıl haber yapacaklarını değil de neyi nasıl yapamayacaklarını, hangi haberleri yapamayacaklarını denetlemekle meşguller.
Bu girişten sonra devamında sorunuza da yanıt olarak şunu söyleyebilirim evet gazetecilik farklı bir yere akıyor. Gelişen teknoloji ve sosyal medya fırtınasının da etkisiyle artık gerçek gazeteciler kurumlara bağlı olmadan da gazetecilik yapılabileceğini göstermeye başladı. O anlı şanlı Amiral Gemileri vs paçavraya dönerken, bir gazetecinin youtube kanalı ya da sizin gibi gazetecilik yapmaya çalışan internet siteleri çok daha fazla izleniyor ve okunuyor. Yani bugünün teknoloji çağında sansür de bir yere kadar. Baskı da bir yere kadar. Ama yeterli mi diye sorarsanız henüz olması gereken noktada değil.
Soru: Gazetecilik mesafe ve temas işidir, bunu iktidar mı, gazete sahipleri mi yoksa gazetecinin bizzat kendisi mi belirler?
ÖZGÜR GAZETECİLİK DİYE MANGALDA KÜL BIRAKMAYANLAR İKTİDAR OLDUKLARINDA TAM TERSİ TAVIRLAR SERGİLEYEBİLMEKTEDİR
İbrahim Gündüz: Elbette gerçek gazetecilik yapılan kurumlarda, gerçek gazeteciler de birbirini etkiler. Gazeteci kurumundan güç alır, gazeteci kurumuna da aynı zamanda güç verir. Karşılıklı bir etkileşim vardır. Yani mesafe ve temas ayarlaması önce gazetecinin kendi sorumluluğu, ama aynı zamanda kurumun da duruşu ve yönetimsel çerçevesi sizi o noktada destekler. İktidar noktasında ise herhangi bir iktidar, bunu bugünkü mevcut iktidardan bağımsız olarak söylüyorum, yanlışlarının yazılmasını istemez. Bugün muhalefet olan yarın iktidara geçen partiler için de maalesef aynı şey söz konusudur. Özgür gazetecilik diye mangalda kül bırakmayanlar iktidar olduklarında tam tersi tavırlar sergileyebilmektedir. Gerçek gazeteciler hiçbir zaman iktidarların veya iktidar temsilcilerinin ilelebet dostları olamazlar. Medeni ilişkiler, samimi ilişkiler elbette olabilir ama habercilik eleştiri demektir. Birilerinin yanlışlarını ve hatalarını yüzlerine vurmak ve kamuoyunun gündemine getirmek demektir. Bu da iktidar sahiplerinin hoşuna gitmez.
Soru: Tek parti ve güçlü bir iktidar senin kitabını da baz alırsak gazetecilik etiğinde nasıl bir etki ediyor ve bunun pratik yansıması gazeteciler için nasıl deneyimleniyor gündelik hayatta?
MEDYA VE BASIN KURUMLARI BU KADAR KOLAY TESLİM OLMAMALIYDI.
İbrahim Gündüz: Soruyu bugünün Türkiye’si çerçevesinden yanıtlarsak olumsuz etki ediyor. İlk 5-10 sene AB normlarına uymaya çalışan ve AB’ye tam üyelik şarkıları söyleyen bir iktidar bugün Ortadoğu ve Uzakdoğu demokrasileriyle yarışmaktadır! Bu kadar kolay olmamalıydı. Medya ve basın kurumları bu kadar kolay teslim olmamalıydı. Önce gazetecilik diyenler bugün her türlü zorluğa rağmen gazetecilik yapmaya devam ediyor. Ama dün gazetecilik ve habercilik yapma noktasında lider olanlar bugün tel tel dökülüyor. Medyadaki sermaye yapısı ve holding medyacılığı maalesef özgür gazetecilik anlayışımıza büyük bir darbe vurmuştur. Bu durumun mutlaka değişmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye’nin demokrasisini de çok yakından ilgilendiren ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.
Soru: Teknoloji ile gazeteciliğin birleştiği yer sence nasıl bir yer, özellikle gazeteci özgürlükleri bağlamında? Yani bağımsız gazetecilik internette mümkün mü? Orada da izleyici, az veya çok, etkili veya değil takipçi baskısı var mı veya bu baskıyı gazeteciliğin doğasında olan bir baskı olarak mı görmek gerekir.
İbrahim Gündüz: Yukarıda da kısmen anlatmaya çalıştım. Teknolojik gelişmeler gazetecilik anlayışını kesinlikle değiştirdi. Bireysel gazetecilik uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Çok büyük sermaye harcamadan youtube gazeteciliği veya internet gazeteciliği yapılabilmektedir. Çok da başarılı örnekleri vardır. Özellikle dünün amiral gemilerinin paçavraya döndüğü bir ortamda vatandaşlar gerçek bilgiye ulaşabilecekleri mecraları aramaktadırlar. Bu noktada sosyal medya gazeteciliği, internet gazeteciliği veya işitsel ve görsel gazetecilik, youtube gazeteciliği öne çıkmaktadır. Elbette haber içerikleri üretenler takipçilerinin taleplerini veya bakış açılarını da dikkate alabilirler ama onları izlenir veya okunur kılan doğruları anlatmaları ve gerçeklerin peşinde koşmalarıdır.
Soru: Kitabına dönmek istiyorum. Bütün bu konuştuklarımız bağlamında okuyucu kitabında ne bulamayacak?
GAZETECİ OLMAK İSTEYENLER BU KİTABI MUTLAKA OKUMALI
İbrahim Gündüz: Gereksiz detaylar bulamayacak. Yalan ve sahte ilişkileri bulamayacak. Sadece yaşanılan ve olayların bilmedikleri perde arkalarını bulacaklar. Özellikle üniversitelerde gazetecilik ve medya bölümlerinde okuyan arkadaşlarımın kitabı okumalarını şiddetle öneririm. Zaten bu kitap özellikle onlar için yazıldı. 35 yıl önce bir gazeteci adayı olarak böyle bir kitap elime geçmiş olsaydı soluksuz okuyup, çok şey öğrenirdim diye düşünüyorum.
Soru: Yine kitabın üzerinden konuşursak kurumsal bazda baktığımız zaman gazetecilik medya patronu ve iktidar arasında top çevirme olarak nitelendirilebilir mi?
“GERÇEK GAZETECİLİK TOP ÇEVİRMEK DEĞİL”
İbrahim Gündüz: Gerçek gazetecilik top çevirme değil dikine hamleler ve paslar yaparak gol atmaktır. Bizim en büyük golümüz de atlatma haberlerdir. Bir gazeteci o gün bütün arkadaşlarını atlatıp bir özel habere imza atmışsa golünü atmış demektir.
Soru: Günümüzde medyada soruyu ve soruyu soracak olan gazeteciyi belirleyen kim ve bu sorunun ve cevabının kamuoyuna faydası hangi yönde oluyor? Buna bağlı olarak o soruyu biz sormazsak kim soracak?
O SORU HALA SORULAYİBİYOR MU, O SORUYU KİMLER SORUYOR?
İbrahim Gündüz: Kurum gerçekten gazetecilik yapmak istiyorsa kadrosunu da ona göre şekillendiriyor. Yok amacı top çevirmek ve “mış” gibi yapmaksa ona göre bir kadro şekilleniyor. O noktada da bir sorun yaşanmıyor.
O soruyu biz sormazsak ve hâlâ sorulabiliyorsa AP, Reuteurs, Le Monde gibi yabancı medya organlarının temsilcileri soracak. Bunu bizzat yaşamış bir gazeteci olarak bu satırları yazıyorum. Türk medyasının bir bölümü son dönemde bu hale getirilmiştir.
Soru: Eklemek istedikleriniz varsa alabilirim.
İbrahim Gündüz: Türkiye’de medya sahiplik sistemi Anayasal ve yasal düzenlemelerle yeniden düzenlenmelidir. Gerçek anlamda gazetecilik, demokratik bir ülkede çok kutsal ve çok da önemli bir görevdir. Türkiye demokrasisinin sağlıklı işleyebilmesi için bu görevin yerine getirilmesinin şartları sağlanmak zorundadır.
Sevgi ve saygılarımla...
Soru: Ben de teşekkür ederim, çalışmalarında kolaylık ve başarı dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.