"Kürt sorunu"nu Türk milliyetçileri mi çözecek?
Avrupa’da milliyetçilik yükselirken ve bölgedeki belirsizlikler, lokal savaşlarla derinleşirken Kürt siyaseti açısından ise, MHP Lideri Bahçeli’nin tutumu, Kürt sorununa yönelik çözüm arayışlarında nasıl bir temel oluşturuyor? Süreç başarısız olursa ne olacak? Gazeteci Yazar Nevin Bilgin, BBN Haber’e hem son kitabı Küreselleşme ve Milliyetçilik Devlet Bahçeli MHP’sini hem de milliyetçiliğin dünyada ve Türkiye’de geldiği noktayı anlattı. İşte o tarihi röportaj:
MİLLİYETÇİLİĞİN SINIRLARINI MİLLİYETÇİLİK HAYALİ Mİ BELİYİRLİYOR?
Milliyetçilik ile Bahçeli milliyetçiliğini ayırabilir miyiz? Eğer ayırabilirsek bunu neye göre yaparız?
-Bu ayrım bizim bu günü, bugünün MHP'sini ve elbette Devlet Bahçeli'yi anlamamıza nasıl yardımcı olur? Bu iki soruyu birlikte yanıtlamak gerekiyor. Milliyetçilik en geniş, modern ve yalın haliyle bir ulusun veya milletin çıkarlarını, kültürünü ve değerlerini koruma ve geliştirme anlayışıdır. Milliyetçilik, milletin birlik ve bütünlüğünü savunur ve ulusal kimliği vurgular. Ancak tarihsel dönemlere göre milliyetçiliğin farklı yorumlandığını görüyoruz. Bu nedenle de farklı tanımlarıyla karşılıyoruz. Örneğin, Ernest Renan milliyetçiliği "günlük bir plebisit" olarak tanımlayarak, milletin varlığını sürekli bir halk iradesine bağlar: "Bir millet, bir ruh, manevi bir prensiptir. Bu ruh, iki şeyden oluşur: biri geçmişte, diğeri mevcut zamanla ilgilidir. Biri, ortak bir mirasın zengin anıları; diğeri, birlikte yaşama ve yaşatma iradesidir."
Benedict Anderson ise milliyetçiliği "hayali cemaatler" olarak adlandırır ve milletleri, birbirini tanımayan bireyler arasında oluşturulan ortak bir kimlik olarak görür: "Millet, kendilerini aynı ulusa ait olarak hayal eden bireylerin oluşturduğu hayali bir cemaattir."
John Stuart Mill, milliyetçiliğin özgürlükle ilişkisini vurgular: "Ulusal bir kimliğe sahip olmak, özgürlük ve kendi kaderini tayin hakkının temelidir. İnsanların, kendilerini yöneten hükümet tarafından baskı altına alınmaktan kurtulmaları için ulusal bir birlik olmaları gerekir."
Max Weber ise milliyetçiliği modern devlet ve ulusun yükselişi ile ilişkilendirir: "Bir millet, ortak bir kader ve kültürü paylaşan insanların oluşturduğu bir cemiyettir. Milliyetçilik, bu ortak kaderin bilincinde olan bireylerin kolektif iradesinin ifadesidir."
ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ NEYİ TEMSİL EDİYOR?
Atatürk milliyetçiliğine bakarsak, Türk milletinin dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir toplum olarak tanımladığını ve "Ne mutlu Türküm diyene" ifadesiyle bunun sembolize edildiğini görürüz. Türk Milliyetçiliğine dönüp baktığımızda ise, Osmanlı döneminde milliyetçiliğin ilk çerçevesi Osmanlıcılık olarak ortaya çıkıyor. 19.yüzyılda bunu görüyoruz, bunun içinde İslam yönü ağır basıyor. 1900'lerde ise İttihat Terakki ile birlikte Türk milliyetçiliği fikri Türkçülükle kendisini tanımlıyor ve milliyetçilik bu dönemde birliği sağlayan, bağımsızlık mücadelesini yöneten ideoloji oluyor. 1923 sonrası Cumhuriyet dönemi milliyetçiliğini ise laiklik ve Türkçülük ekseninin ağır bastığı, Türkçülüğün de kültürel ve dil birliğine dayandığını görürüz. Dünyada milliyetçilik rüzgârlarının estiği dönemde ise Türkiye'de de Türkçülük yanın ağır basan bir milliyetçiliğin olduğunu görürüz. Bu dönemde CHP dahi Avrupa'ya, İtalya ve Almanya'ya heyet göndererek parti programını buna göre şekillendirmiştir. Yani dönemin ruhuna göre milliyetçilik aslında şekil almaktadır.
TÜRKİYE’DE MİLLİYETÇİLİĞİ KİM TEMSİL EDİYOR?
Türkiye'de milliyetçilik ideolojini taşıyan ana eksen parti kuruluşundan bu yana MHP olarak bilinmektedir. MHP'nin milliyetçilik anlayışında da konjoktürel olarak bu içerik değişimini görürüz. 1970 ve 1980'lerde kendisini İslam'a yaklaştıran Türk-İslam sentezi olarak tanımlayan partinin milliyetçilik anlayışının 1990'larda Atatürk milliyetçiliğiyle daha çok barıştığını kendisine buna göre tanımladığını, bu dönemde partinin genel merkez binasına dahi Atatürk resimleri asıldığını görürüz. Bu dönemde bu ideolojik ayrım BBP'nin kuruluşuna giden yolu açmıştır. Bu dönemde artık "yeşil kuşak" ya da Soğuk Savaş döneminin sosyalizm ve komünizme blok oluşturacak ideolojisine gerek kalmamıştır. Dağılma yoluna giren Sovyetler Birliği'nin barındırdığı Türk unsurlarının oradan kopması için aksine daha Türkçü bir çizgiye ihtiyaç vardır. 1990'larda partinin kendisini ötekine göre yani Kürt milliyetçiliğine karşı geliştirdiğini görmekteyiz.
KÜRESELCİLİK KARŞISINDA YENİ MİLLİYETÇİLİĞİ DEVLET BAHÇELİ Mİ TANIMLIYOR?
Gelelim Devlet Bahçeli milliyetçiliğine; milliyetçiliğin döneme, tarihsel konjonktüre, küresel dünyadaki yapılanmaya göre şekil aldığını göz önünde bulundurursak Devlet Bahçeli'nin Genel Başkanlık yaptığı dönemde de MHP'nin milliyetçilik anlayışının bu şekilde değiştiğini görürüz. Nasıl mı? Devlet Bahçeli'nin göreve geldiği dönemde 1990'lı yıllarda Türkçülük rüzgârı esmektedir. 1997'de Genel Başkan olan Bahçeli bu rüzgarla birlikte, Öcalan'ın yakalanması, DSP gibi ulusal sol çizgideki bir partiyle hükümet ortaklığında milliyetçi bir çizgi izlemiştir. O dönemde Kırmızı Kitap olarak anılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde ülkücüler aşırı Türkçülük nedeniyle tehdit unsuru olarak dahi görülmüştür. Etnik milliyetçiliğe karşı da Türk Milliyetçiliği yükseliş göstermiştir. Bahçeli, partinin genel başkanı olmasının ardından verdiği bir mülakatta "küreselleşme karşısında milliyetçiliğin yeniden tanımlanması gerektiği" üzerinde durmuştur. Partinin "reaksiyoner" olmaktan çıkarak çağı yakalayacağı, gelecek tasarımı sunacağı sık sık gündeme getirilse de partinin milliyetçilik anlayışının kendisini "ötekine göre" tanımlama şeklinde devam ettiği dikkat çekmektedir.
AK PARTİ, MHP, HÜDAPAR AYNI ÇİZGİDE NASIL BULUŞTU?
AK Parti'nin iktidarda olduğu ilk dönemde ona muhalefet eden MHP'nin bu yapıyı koruduğunu görmekteyiz. 2016'da AKP ile birlikte hareket etmeye başlayan Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP'nin anayasa referanduma destekten başlayarak AK Parti ile kurduğu Cumhur İttifakı'na girdikten sonra milliyetçiliği yeniden Türk-İslam sentezi olarak tanımladığını görürüz. Suriyeli sığınmacılar başta olmak üzere, HÜDAPAR'la seçim işbirliği gibi pek çok sayılabilecek adım bunun örneğini oluşturmaktadır. Suriyeli sığınmacılara karşı milliyetçiliği yapacak parti olarak Zafer Partisi ortaya çıkmıştır. Yine Zafer Partisi, MHP'nin çizgisinden rahatsız olan ulusal ve Atatürkçü çizgideki milliyetçilerin de bu nedenle adresi olmuştur. Yani Devlet Bahçeli'nin Genel Başkan olduğu dönemlerde de milliyetçiliğin kendisini konjektüre ve küresel yapılanmaya göre tanımlaması değişmemiştir. AK Parti ile ortaklık ve Ortadoğu'daki gelişmelerle birlikte Bahçeli'nin milliyetçiliği Türk-İslam sentezi yanında "beka" üzerinden de tanımladığı görülmektedir.
“ÖCALAN AÇILIMI”NDA MHP NEREDE DURUYOR?
Öcalan açılımının gerçekleşmesinden önce MHP'li Semih Yalçın da "Artık eski ülkücü yoktur yeni nesil ülkücü vardır" demektedir. Yalçın, Türk milliyetçiliğinin tarihsel ve kültürel değerleriyle modern dünyaya uyum sağlamak için gerekli olan bir yenilikçi yaklaşımın gerekliliğini vurgulamaktadır. Milliyetçiliği sadece tarihsel değer olarak değil, aynı zamanda geleceği yönelik bir strateji olarak görmüştür.
BAHÇELİ DÖNEMİNDEKİ MİLLİYETÇİŞİK KOŞULLARA GÖRE DEĞİŞEREK KENDİMİ TANIMLAMAKTA?
Bu yeni milliyetçilik kültürel çeşitliliği, farklılıkları kabul eden, uluslararası işbirliğini, insan haklarını ön planda tutan aynı zamanda da ulusal kimliği ve bağımsızlığı da koruma çerçevesinde sunulmaktadır. "Türk milliyetçileri göçmen karşıtı olamaz", "Türk milletini seven ırkçı olamaz" denilmektedir. Tüm bu çerçevede Bahçeli dönemindeki milliyetçiliğin koşullara göre değişerek kendisini tanımladığı ortaya çıkar. Sorun burada eğer yeni anayasa, bir açılımla gerçekleştirilecekse milliyetçiliğin burada "birleştirici" mi, "ayrıştırıcı" bir unsur olarak mı kendisini göstereceğinde yatmaktadır. Zira Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ideolojisi olan Türk milliyetçiliği Misak-ı Milli sınırları içinde "birleştirici" bir unsur olarak süregelmiştir.
İkinci dikkat çekici nokta da Avrupa'da milliyetçilik akımlarının göçler, ekonomik kriz ve uluslararası siyasi dengelerle birlikte yükseliş trendinde olduğu, aşırı sağcı ve milliyetçi partilerin Avrupa Parlamentosu'daki en büyük ikinci grup olma potansiyeline sahip olma durumuna geldiği, dünyada milliyetçilik rüzgârlarının estiği bir sırada Türkiye'de milliyetçi parti MHP'nin daha uzlaşmacı, kapsayıcı bir açılım politikası tezatlık teşkil etmektedir. Tabii sürecin ne getireceği bu konuda şekillendirici olacaktır.
MİLLİYETÇİLİĞİN NİTELİĞİ DEĞİŞİYOR
Milliyetçi değerler genel olarak bir değişime uğradı mı? Yani sembollerle desteklenen değerlerden ve değerlerden üzerinden bir birliktelik ve siyasetten daha ılımlı, müzakereci hatta uzlaşmacı bir yöne mi geldi milliyetçilik veya Bahçeli milliyetçiliğinin bir niteliği mi bu da?
- Milliyetçilik, modern dünyada ulusların rekabetine dayalı bir sistem oluşturmakta. Bu rekabet, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi ve sosyoloji gibi alanlarda önemli bir yer tutuyor. Kitle psikolojisi ve siyaset sosyolojisi çalışmalarında, birey ve grup davranışları milli söylemlerle açıklanmakta. Bir yandan milliyetçi rekabet artarken, diğer yandan iklim krizi ve göç gibi sorunlarla başa çıkmak için uluslararası iş birliği arayışı sürmekte. Bu durum, milliyetçiliğin farklı değerler kazanmasına neden oluyor. Bilimsel olarak milliyetçiliğin döneme göre değişen bir ideoloji olduğunu kabul edersek, küreselleşme ve uluslararası işbirlikleriyle yeniden yeniden şekillendiği görülmektedir. Bu değişim daha çok pragmatik ve müzakereci yaklaşımlarla kendisini göstermektedir. Bu gelişmeler doğrultusunda da herhangi bir partinin veya liderinin milliyetçi değerleri nasıl yansıttığı zaman ve bağlamsal olarak değişebilmektedir.
BEKAYA DÖNÜK ALGILAR VE YAKLAŞIMLAR HAYALİ CENNETTE YAŞAMAK
Milliyetçiliğin bu değişime rağmen temel bazı ilkeleri vardır bunu da göz ardı etmemek gerekir. Milliyetçilik, bireylerin aidiyet duygusunu güçlendirir ve ulusal kimliği vurgular. Ortak bir tarih, kültür, dil ve değerler paylaşan bireylerin bir araya gelmesini amaçlar. Ayrıca, milliyetçilik bir ulusun kendisini yönetme hakkını savunur, bu nedenle genellikle demokrasiyi destekler ve doğrudan halk katılımını teşvik eder. Bir ülkenin kendi kendini yönetme ve dış müdahalelere karşı bağımsız olma hakkını savunur, bu nedenle milliyetçi hareketler bağımsızlık savaşlarına ve ulusal kurtuluş mücadelelerine öncülük etmiştir. Milliyetçilik ayrıca, bir ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmesini teşvik eder ve ülkenin kaynaklarını kendi vatandaşlarına yönlendirmeyi hedefler. Milliyetçilik anlayışı, döneme ve bağlama göre değişiklik gösterebilir, ancak bu temel prensipler çoğunlukla sabit kalır. Bu durum bile dünyada bir kaç ülkenin, firmaların, tekno-feodalizmin geçerli olduğu küresel bir dünyada değişime uğramak zorunda kalmaktadır. Yeni dünya düzeninde "bekaya dönük algılama ve yaklaşımlar" Samuel Hungtington'un deyişiyle "hayali cennette yaşamaya" benzetilmektedir.
MHP, DEM İKİ UÇ MİLLİYETÇİ PARTİ İKİSİNİN BİR ARAYA GELMESİNİ ON YIL ÖNCE DÜŞÜNEMEZDİK
Bugün Bahçeli ile DEM Partililerin bir araya gelmesi, siyasi ve pratik bir uzlaşı değil iki milliyetçi ucun bir araya gelmesi olarak da okunabilir mi? Bunu nasıl değerlendirmek gerekir?
-MHP Türk Milliyetçiliğini savunan, DEM ise Kürt Milliyetçiliğini temsil eden iki parti. Bu iki farklı ucun bir araya gelmesini belki on yıl önce pek düşünemezdik. O zaman yapılan tartışmalar Meclis'te grup kuran Genel Kurul'da MHP ile DEM'in (o zaman adı HDP) yan yana oturup oturmayacağı idi, iki parti birbirleriyle bayram ziyareti yapmazdı, tokalaşmazdı, tokalaşma olsa olay olurdu. 7 Haziran 2015 seçimlerinin olduğu geceye dönersek, o seçimde MHP ve HDP'ye 80'er milletvekili düşmüştü ve o gece Bahçeli seçim çağrısı yaparak koalisyon hükümeti kurulmasına engel olmuştu. Ancak geldiğimiz konjektürde partinin tabanından bile çok fazla tepki gelmediğini görüyoruz. 14 Mayıs seçimlerine baktığımızda MHP'nin ittifakta yer alan HÜDAPAR'ın da bulunduğu bir seçim işbirliğine evet dediğini görürüz. Daha öncesine MHP'nin üçlü koalisyonda yer aldığı hükümet dönemine bakarsak, Öcalan'ın cezasının infazının gerçekleşmemesi ardından 2002'de idam cezasının kaldırılması süreçlerinde (MHP karşı oy vermiştir) yine MHP'nin aktif rol oynadığını görmekteyiz. Bu süreçler nedeniyle bugün seçim meydanlarında, parti grup toplantılarında elden ele dolaşan bir ip sembolize hale bile gelmiştir.
KÜRT SORUNUNU TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİMİ ÇÖZECEK?
Bahçeli'nin Öcalan çağrısı, MHP'nin geleneksel milliyetçi duruşuyla elbette çelişen bir adım. Ancak milliyetçiliğin burada her ne kadar Ortadoğu'daki gelişmeler zorlayıcı unsur olsa yine Kürt sorununun çözümü konusunda bir argüman olarak sunulduğunu görüyoruz. Tabii bu argümanın ne kadar başarıya ulaşacağı beraberinde ne getireceğini zaman ve süreç gösterecektir. Sürecin dikkatle yönetilmesi ve toplumsal uzlaşının sağlanması önem taşıyor. Milliyetçiliğin birleştirici olduğu kadar ayrıştırıcı özellik taşıması burada önemli bir nokta olarak durmaktadır.
BAHÇELİ MİLLİYETÇİLİĞİNİN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ KOŞULLARA GÖRE KENDİSİNİ YENİDEN TANIMLAYABİLMESİDİR
Bahçeli milliyetçiliğinin ve Bahçeli MHP'sinin sende en belirgin üç özelliği desem neleri sayarsın?
-Bahçeli döneminde izlenen milliyetçiliğinin en önemli özelliği, koşullara göre kendisini yeniden tanımlayabilmesidir. Milliyetçilik hem iç siyasette hem de dış konjonktüre göre şekillenmektedir. Bahçeli, milliyetçiliğin farklı formlarını liderlik döneminde sergileyebilmiştir. İç konjektürden çok küreselleşmeden daha çok etkilenen bir Bahçeli milliyetçiliği görmekteyiz. Bu aslında MHP'nin 1970 ve 1980'li yıllarında izlenen çizgisinde de görülmektedir.
BAHÇELİ MHP’Sİ TÜRKİYE’NİN KADERİNİ DEĞŞİTİRİYOR
Yine Bahçeli dönemi MHP'sinin izlediği milliyetçiliğinin en temel özelliklerinden birisi de alınan kararlarla Türkiye'nin kaderinin değiştirilmesidir. Koalisyon hükümetindeyken erken seçim istenmesi, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesi süreci, anayasa değişikliği, 7 Haziran seçim gecesi yapılan açıklama, Öcalan'ın ilk yakalanışı ve son olarak Öcalan açılımları buna örnek gösterilebilir.
BAHÇELİ MHP’SİNDE DEMOKRASİ ZAYIF MI?
Bahçeli döneminin en belirgin özelliği, partinin "demokratik bir tartışma ve fikir birliği oluşturma ortamının" zayıf olması sayılabilir. Partide farklı görüş dile getirenlerin "ihraç" edilerek kısa sürede "dışlanması" da belirleyici bir unsur. Belki de partinin kendisini ötekine göre tanımlama özelliği de bunda rol oynamaktadır. MHP'nin 1980 öncesinden gelen hiyerarşik, askeri disiplin yapısı aslında devam etmektedir, parti içinde farklı görüşlere kapalı bir yapı sözkonusudur. Örneğin Başkanlık Divanı toplantıları, MYK toplantıları çok kısa sürer ve genel başkan konuşmasıyla sonlanır genellikle. Partinin bu kapalı yapısı nedeniyle parti yöneticileri dahi bazı kararlardan sonradan haberdar olabilmektedir. Örneğin 3 Kasım 2002 erken seçim kararını Kocayayla'da basınla birlikte öğrendiğini daha sonradan çok sayıda MHP'li yönetici dile getirmiştir.
“MHP’NİN ÇOK DEMOKRATİK BİR PARTİ OLDUĞUNU SÖYEMEK ZOR?”
MHP'nin çok demokratik bir parti olduğunu söylemek zor. Ancak bunu hangi parti için söylenebilir ki günümüzde? Ancak MHP'nin yapısı diğerlerinden daha farklı ve daha "kapalı". Partideki eleştirilere kapalı olan yapı basından gelen eleştirilere de oldukça kapalı ve "sert" tepki göstermeye yatkın. Çok önemli ve kritik konularda partinin bu konuda ne yapacağına dair kesin bir öngörüde bulunmak zordur. Bu konunda bir "belirsizlik" olduğunu söyleyebiliriz çoğu zaman.
Ülkü Ocakları'ndan yetişerek partide görev alanlarla, bürokrasiden, üniversite gibi çevrelerden partiye katılanlar arasında çok belirgin olmayan içten içe bir "ayrılık" olması da belirgin özelliklerden. Bu yapının aslında geçmişten bu yana devam ettiğini de söylemek mümkün aslında.
BAHÇELİ VE MELONİ AYNI ÇİZGİDE Mİ BULUŞUYOR?
Partinin "erkeksi" yapısının olması da önemli belirleyici bir özellik. Bu milliyetçi partilerin belki de geçmişten gelen "güçlü liderlik", "otorite", "güç", "savunma", "savaş, savunma", "ulusal güvenlik" "para militer yapı" gibi özelliklerinden de kaynaklanıyor olabilir. Ancak Avrupa'da artık Gieorgia Meloni gibi kadın liderlerin yükselişine tanık oluyoruz. Tabii bu durumun da milliyetçi partilerin algısını değiştirmek için yapıldığı da dile getirilmekte.
Bugün MHPnin geldiği siyasi nokta bazı MHP'liler ve ülkücüleri rahatsız ediyor. MHP Lideri ve MHP çekirdek kadrosu bunu nasıl değerlendiriyor?
- Diğer partilerde belki farklı görüşte olmak, bunu dile getirmek sorun yaratsa da MHP'deki kadar sorun yaratmıyor. MHP'nin eleştiriye kapalı yapısı nedeniyle yönetim rahatsızlık duyuyor. Ancak bu dışlanan ülkücüleri de ülkücü olmamakla eleştiriyorlar. Mankurt nitelemelerinin yapıldığı çok sert eleştiriler görüyoruz. Sayın Bahçeli'nin son yaptığı açıklamalardan birisi dikkat çekici örneğin: "Bundan anormal derecede rahatsız olanları, sinekli ve zehirli mevzilerinde kıpır kıpır fitne ve fesat tahkimatı yapanları görüyor, acınacak hallerini ibretle seyrediyoruz. Bize milliyetçilik dersi vermeye, vatan sevgisi dikte etmeye kalkışan sefih magandalara, serseri mankurtlara ve sefalet markalarına aldırış etmesek bile, gene de birkaç kelamı onlardan esirgemenin haksızlık olacağı kanaatindeyiz. Hasbelkader Milliyetçi-Ülkücü Hareket'te yer bulan, bu vesileyle itibar kazanan, makam ve koltuk ikbaliyle çevre yapan ve saygı kazanan bir avuç kendini bilmez ahmağın sırf çıkarlarının ikramı kesildi diye ileri geri konuşmaları her şeyden önce edepsiz bir hezeyandır. CHP'ye yanaşmış ve CHP'ye yapışmış bu ilkesizlerin hariçten gazel okumaları boş varilin çıkardığı ses kadar anlamlıdır. Esasen fazilet ve fikir sahibi olmaksızın sığındıkları camiamızda kurnazca kendilerini saklayan, köşe bucak dedikodu yapan, insicam ve irademizi sakatlamanın çabasında olan bu gudubetlerin bir nedenle maskesi düşünce aramızdan sıvıştıkları hepinizin bildiği ve yaşadığı bir gerçektir. Başkalarının atına binenlerin, bize seyislik taslaması utanmazlıktır."
DEVLET BAHÇELİ’NİN MHP’Sİ NASIL BİR MHP?
Kitabına gelmek istiyorum. Kitabın bir milat, adından da anlaşılacağı gibi. Burada okuyucu öncelikle neyi bulacak?
-Öncelikle milliyetçilik nedir okuyucu bunu anlayacak. Milliyetçiliğin sözlük anlamıyla tanımlayıp geçmekten öte hangi anlamlara geldiği, dünyada liberalizmin, neoliberalizmin, küreselleşmenin önemli belirleyici ideolojisi olduğunu anlayacak. Tüm bu durumların MHP üzerinde yarattığı değişimi, söylem değişikliklerini, bunların neden olduğunu anlayacak. Küreselleşmeyle milliyetçiliğin birbirine zıt iki kavram gibi görünse de birbirlerini şekillendirdiklerini anlayacak. Günümüzde, ulusal-küresel ikileminde aslında yan yana gelmeyecek gibi duran küreselleşme ve milliyetçiliğin nasıl birbirine karıştırıldığı, pragmatist politikalar ve günlük siyaset yaklaşımlarıyla milliyetçiliğin yeniden nasıl şekillendiğini görecek. Partilerle ilgili yazılan kitaplar genellikle ya taraf ya da anti taraf olarak yazılmaktadır. Kitaptaki görüşler ortaya konulurken milliyetçilik ve küreselleşme konusundaki akademik çalışmalar ve kitaplar yanında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin göreve geldiği 1997'den, 2023 sonuna kadar olan konuşmaları, partinin programları, seçim beyannameleri, partinin yayın organları üzerinden tarafsızlıkla bilimsel bir inceleme yapıldığı gözardı edilmemeli diye düşünüyorum.
Bu kitapta bir Bahçeli MHP'si mi var yoksa Bahçeli'nin dizayn ettiği bir milliyetçi siyasi birliktelik mi var?
-Kitap aslında Türkiye'de milliyetçiliğin kısa bir özetini içeriyor. Osmanlı döneminde ilk milliyetçi akımların ortaya çıkışı, Mustafa Kemal Atatürk döneminde kuruluş ideolojisi olarak Türk milliyetçiliği, Kemalist Milliyetçilik, tek parti dönemi milliyetçiliği, çok partili dönemdeki milliyetçilik, CKMP'nin kuruluşu, MHP'nin kuruluşu, Genel Başkan Alparslan Türkeş dönemindeki milliyetçilik anlayışı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dönemindeki milliyetçilik anlayışı üzerindeki küreselleşme etkisi 1997'den 2023'e kadar dönem ayrıntılı olarak ele alınıyor. Aslında kitabı okuyunca okuyucunun bulması gerekiyor Bahçeli MHP'si mi var, yoksa Bahçeli'nin dizayn ettiği bir siyasi birliktelik mi var yoksa tüm bunları etkileyen başka sebepler mi var?
Bunu şunun için soruyorum burada Sayın Bahçeli bir birleştirici, tutucu güç mü?
-Birleştirici ve tutucu güç neye göre, kime göre önce bunu ortaya koymak gerekiyor. MHP'lilere ve ittifaka baktığımızda birleştirici ve tutucu güç olarak değerlendirmek mümkün olabilir. MHP'liler Bahçeli'nin liderliğindeki MHP'nin milli birlik ve beraberliği ön planda tuttuğunu, toplumsal ayrışmanın önüne geçmeyi amaçladığını savunmaktadır. Son Öcalan çıkışının da Türk-Kürt kardeşliğini güçlendirmeyi hedeflediğini dile getirmektedirler.
Bahçeli'nin Öcalan çıkışına tepki gösterecek, belki meydanlarda yürüyecek insanların da bu tavrı da en uçtaki bir partinin bu çıkışı yapması nedeniyle engellenmektedir. Ama izlenen politikanın karşısında yer alarak bunun Türkiye için olumsuz koşullar yaratacağını söyleyenlerin savı ise bunun "ayrıştırma" yaratacağı yönündedir. Çünkü dünyada milliyetçiliğin yükseldiği bir dönemde Türkiye'nin böyle bir açılıma gitmesini hatalı bulmaktadırlar.
Bir yandan milliyetçilik yükselirken bir yandan da uç noktalarda bunu Türkiye için söylüyorum uzlaşı arayışları var. Tehditler var. Türkiye'ye ve Türk siyasetini. Kitap bağlamında baktığımızda Bahçeli MHP'sinin önümüzdeki süreçte Türkiye ve Türk siyaseti açısından ve elbette Kürt siyaseti açısından da etkinliği ne olabilir?
- Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP, Türkiye'nin siyasi sahnesinde aldığı kritik kararlarla önemli bir rol oynamaya devam ediyor, son dönemde de milli birlik ve bütünlük vurgusuyla, Türk-Kürt kardeşliğini güçlendirmeyi hedeflediğini belirtiyor. Bu hedefler doğrultusunda, MHP'nin önümüzdeki süreçte Türkiye ve Türk siyaseti açısından etkinliği devam edecektir. Dünyada milliyetçilik akımları yükselirken, Türkiye'de böyle bir sürecin yaşanması ülkenin içindeki gelişmeler yanında, dış gelişmelere bağlı olarak da gelişiyor.
BAHÇELİ KÜRT SORUNUNA YÖNELIK ÇÖZÜM ARAYIŞLARINDA BIR TEMEL OLUŞTURUYOR
Son dönemde, Türkiye'de milliyetçiliğin yükseldiği bir dönem yaşanırken, aynı zamanda uzlaşı arayışları da dikkat çekmektedir. Bu ikili dinamik, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgesel ve küresel tehditler karşısında öne çıkan bir tabloyu şekillendiriyor. Kürt siyaseti açısından ise, Bahçeli liderliğindeki MHP'nin tutumu, Kürt sorununa yönelik çözüm arayışlarında bir temel oluşturuyor. Süreç şimdilik belirsizlikler taşıdığı için, başarılı olup olmayacağı belli olmadığı için etkinliğinin ne olacağını söylemek zor. Süreç başarısız olursu iki milliyetçi unsur nasıl bir evrilme yaşar? Keskinleşir mi? Toplumsal uzlaşı mı sağlanır? Bunları zaman ve gelişmeler gösterecek.
Kaynak: Ali Ulurasba
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.