KONYA HABER
Konya
Açık
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3403 %0,23
48,9263 %0,43
4.857,52 % 0,01
Ara
BBN Haber Sağlık Uyku apnesi olanlarda trafik kazası riski 3 kat fazla

Uyku apnesi olanlarda trafik kazası riski 3 kat fazla

Uyku bozukluğu sonucu gelişen trafik kazalarında ölüm oranının yüzde 11.4, diğer sebeplerle olan kazalarda ise ölüm oranının yüzde 5.6 bulunduğuna dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr.

KAYNAK: İha
Okunma Süresi: 5 dk

Uyku bozukluğu sonucu gelişen trafik kazalarında ölüm oranının yüzde 11.4, diğer sebeplerle olan kazalarda ise ölüm oranının yüzde 5.6 bulunduğuna dikkat çeken Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emir Ruşen, "Trafik kazası yapma riski tüm sürücüler açısından değerlendirildiğinde, gündüz aşırı uyku eğilimine yol açan uyku apneli olgularda riskin yaklaşık 3 kat daha fazla olduğu saptanmıştır" dedi.

Uyku apnesinin, uyku sırasında tekrarlayan solunum durmaları ile karakterize, oksijen düşmeleri ve uyku bölünmelerine neden olan, ani ölüm riski oluşturan ve birçok vücut sistemini ilgilendiren ciddi bir hastalık olduğuna dikkat çeken Medical Park Bahçelievler Hastanesi'nden Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emir Ruşen, hastalıkla ilgili bilgiler verdi.

"Uykuda geçici boğulmalar yaşanabilir"

Uyku apnesi sırasında genellikle birkaç saniye süren geçici boğulmalar yaşanabildiğini vurgulayan Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emir Ruşen, "Bu boğulma anında kandaki oksijen seviyesi düşerek, beynin uyanmasını sağlar. Beyin solunum fonksiyonlarının durduğunu haber vermek için vücudu uyandırır. Santral (Merkezi, Beyin Kaynaklı) ve Obstrüktif (Tıkayıcı) tipte olabilir. Santral tipte uyku apnesi çok daha nadir görülür ve beynin solunumu kontrol eden kaslara doğru sinyaller göndermemesi sonucunda ortaya çıkar. Obstrüktif uyku apne sendromu (OSAS) ise; uyku sırasında bazı kişilerde nedenini tam bilemediğimiz bir şekilde üst hava yollarında tıkanmalar, daralmalar neticesinde oluşmaktadır" ifadelerini kullandı.

"Uykuları sık bölündüğünden yorgunluk artar"

Uyku sırasında solunumun durması sırasında kandaki oksijen miktarının azaldığını, beynin bu azalmayı algıladığını ve uyku derinliğini azaltarak hava yolunun tekrar açılmasını sağlamaya çalıştığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, "Bu kişiler gece birkaç kez uyanabilir, uykuları sık sık bölündüğü için de ertesi gün bu sorunu hatırlayamazlar. Bu durum da tekrarlayan zaman dilimleri içinde kişide yorgunluk ve halsizlik hissine neden olur" diye konuştu.

"Sabah baş ağrıları, gece boğulma şikâyetleriyle uyanırlar"

Uyku apnesinin belirtilerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, "Uzun süre devam eden horlama, gündüz aşırı uyku hali ve yakınları tarafından fark edilen gece uykuda solunum durması en tipik üç bulgudur. Bunun dışında yorgunluk, sabah baş ağrıları, gece boğulma hissi ya da çarpıntı ile uyanmalar sık saptanır. Halsizlik, gece sık tuvalete kalkma, depresyon ve sinirlilik diğer görülen bulgulardır. Uyku hastalıklarına bağlı gündüz artmış uyku hali, hastaların işlerini yapmasını engelleyerek onları başarısızlığa sürükleyebilmektedir. Uyku apneli hastalarda genellikle sosyal ve cinsel fonksiyonlarda azalma, ruh sağlığı ve kişinin kendi enerjisinin azaldığını hissetmesi gibi belirtiler görülür" dedi.

"Kısa boyunlularda ve sigara içenlerde daha fazla"

Uyku apnesi toplumda oldukça yaygın saptandığını, kadınların en az yüzde 2'sinde ve erkeklerin yüzde 4'ünde uyku apnesi geliştiğini işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, hastalarda belirli bir meslek özelliği olmadığını; ancak obezite, boyun kısalığı, uzun süre sigara ve alkol tüketen bireylerde hastalığın görülme sıklığının daha fazla olduğunu söyledi.

"Trafik kazalarının yüzde 22'sinden uykusuzluk sorumlu"

Kötü ve yetersiz uykunun, dikkat azalmasına yol açtığını, ayrıca uykusuzluk ve uykuya bağlı hastalıklar sonucu trafik kazalarının görülme riskinin de arttığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, şu uyarılarda bulundu: "Türkiye'de ve dünyada geçmiş yıllarda yapılan araştırmalarda trafik kazalarının yüzde 22'sinde uyku sorunlarının ve direksiyon başında uyuklamanın rol aldığı gösterilmiştir. Bu durumda oluşan trafik kazaları daha ölümcül seyretmektedir. Uyku bozukluğu sonucu gelişen trafik kazalarında ölüm oranı yüzde 11.4, diğer sebeplerle olan kazalarda ise ölüm oranı yüzde 5.6 bulunmuştur. Trafik kazası yapma riskinin tüm sürücüler değerlendirildiğinde gündüz aşırı uyku eğilimine yol açan uyku apneli olgularda yaklaşık 3 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu tür vakalarda gece apneler nedeniyle sık tekrarlanan uyku bölünmeleri gündüz uyku eğiliminin artmasına yol açmakta, uzun yolda araç kullanırken de kaza yapma riski artmaktadır. Kişinin uyku sorununun farkında varması, buna yönelik uygun tedavi alması trafik kazası riskini azaltacaktır."

"Gece boyunca beyin aktiviteleri kaydediliyor"

Uyku laboratuvarında yapılan polisomnografik testle hastanın gece boyunca beyin aktiviteleri ve vücuduyla ilgili farklı fonksiyonları kaydedilerek hastalığın tanısının konulup, ağırlık derecesinin belirlendiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, böylece her hasta için en uygun tedavi şeklinin planlandığını dile getirdi. Tedavi uygulanan hastaların bir uyku laboratuvarı veya merkezinde düzenli takibi, hasta ve eşinin eğitimi son derece önemli olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, "Yalnızca horlamanın kesilmesi, tedavi yanıtı açısından yeterli değildir. Ağırlığı ne olursa olsun, OSAS (Obstrüktif uyku apne sendromu) tedavisinde ilk aşama genel önlemlerin uygulanmasıdır" dedi.

Uyku apnesi tedavisinin aşamaları

Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, 3 aşamada planlanan Obstrüktif uyku apne sendromu tedavisini şöyle anlattı: "İlk aşamada kilo verme, yatış pozisyonu düzeltilmesi, Alkol ve Sedatif-Hipnotiklerden sakınma ve eşlik eden hastalıkların tedavisi planlanır. Sonraki aşamada ise Pozitif havayolu basıncı tedavisi (CPAP) ve gerekmesi halinde cerrahi yapılabilir."

"Sabahları baş ağrısına yol açabilir"

Uyku apnesi tedavi edilmediği takdirde kısa dönemde ev, iş veya trafik kazaları, uzun dönemde de kalp-damar hastalıkları ile ölüm oranlarında artış olduğunu işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, "Oksijen düşüklüğü sonucu beyne giden oksijen azalması nedeniyle sabahları baş ağrısı olabilmektedir. Karar verme yeteneğinde azalma, hafıza zayıflaması, unutkanlık, kişilik ve davranış değişiklikleri gibi özellikler sıklıkla ağır dereceli OSAS'lılarda görülür. Hastaların yaklaşık yüzde 30'una depresyon eşlik etmektedir. Özellikle şiddetli uyku apnesi olan olgular, tedavi edilmediği takdirde aşağıdaki hastalıklarda artış olduğu gösterilmiştir" dedi.

"Kalp ve damar hastalıklarından ölümü tetikleyebilir"

Dr. Öğr. Üyesi Ruşen, uyku apnesinin en önemli tehlikelerini ise şöyle sıraladı:

"Kalp damar sistemi: Kalp krizi, kontrol altına alınmakta zorlanılan hipertansiyon, kardiyak ritm düzensizlikleri ve hatta ani ölümler.

Sinir sistemi: Beyin felçleri, baş ağrıları, depresyon, unutkanlık, karar verme yeteneğinde azalma.

Hormonal sistem: Büyüme hormonunda azalmaya bağlı çocuklarda gelişme geriliği, cinsel isteksizlik, insülin seviyesinde artma, şeker hastalığına yatkınlık.

Diğer: Trafik kazaları, evlilik sorunları, yaşam kalitesinde azalma, reflü."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *