Kılıçdaroğlu: Demokrasilerde parti kapatmak doğru değildir
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "83 milyon vatandaşımıza açık ve net çağrıda bulunuyorum. Hiçbirinizin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. Birlikte, 83 milyon olarak Türkiye'yi aydınlığa çıkarmak hepimizin namus borcudur." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok sorunlarının olduğunu, herkesin Türkiye'nin bir buhran içinde olduğunu gördüğünü ve bildiğini savundu.
Devletin iyi yönetilmediğini artık Mısır'daki sağır sultanın da duyduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Ciddi bir karamsarlık hakim. Ama buradan 83 milyon vatandaşımıza açık ve net çağrıda bulunuyorum. Hiçbirinizin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. Beraber, birlikte 83 milyon olarak Türkiye'yi aydınlığa çıkarmak hepimizin namus borcudur. Bunu birlikte yapacağız; dostlarımızla beraber yapacağız, işçiyle, sanayiciyle, köylüyle, emekliyle, emeklilikte yaşa takılanlarla yapacağız, bütün dostlarımızla, apartman görevlilerimizle yapacağız. Herkesle bir araya geleceğiz. Toplumun her kesimine ulaşmak, her kesimine moral vermek bizim görevimizdir, bunu yapacağız. Kararlıyız; ne yaparlarsa yapsınlar, inandığımız yoldan hiçbir güç, bizi geri döndüremeyecektir. Dolayısıyla bu mücadele bir hak mücadelesidir. Bunu böyle bilelim." ifadesini kullandı.
18 Mart'ta Tekirdağ ve Çanakkale ziyaretleri gerçekleştirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, Çanakkale'de esnaf ve çiftçilerle buluştuğunu, şehit yakınları ve gazilerle akşam yemeğinde bir araya geldiğini ifade etti.
Çanakkale Şehitler Abidesi'ni de ziyaret ederek çelenk bıraktığını, şehit mezarlarına da birer karanfil koyduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, aynı zamanda şair Namık Kemal'in mezarını da ziyaret ederek oraya da bir deste karanfil bıraktığını söyledi.
Hem geçmişten hem bugünden herkesin alacağı ciddi derslerin bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Her karış toprağında şehitlerimizin olduğu bir bölgede, 'Çanakkale geçilmez.' destanı yazıldı. Milletin iradesi Çanakkale geçilmez demekti. Bir kişinin iradesi o düşmanların Çanakkale'yi geçmesine yol açtı. Milletin iradesi geçilmez kıldı, padişahın iradesi geçebilirsiniz dendi. Neden tek adam rejimine karşıyız? Neden tek adamın her söylediği geçerli olsun diye bir düşünceye karşıyız? Milleti bir kişiye, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bir kişiye emanet edemeyiz. 83 milyon, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sahibidir. Böyle düşünüyoruz." dedi.
19 Mart'ta Balkan Ülkeleri Yerel Yönetimler İşbirliği Çalıştayı'nı gerçekleştirdiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, çalıştaya Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Gagauz Yeri, Karadağ, Kosova, Kuzey Makedonya, Romanya, Sırbistan ve Yunanistan'dan belediye başkanlarının katıldığını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, "Bizim belediye başkanlarımızla saydığım bölgelerdeki belediye başkanları arasında dostluk ilişkilerimizi pekiştireceğiz ve büyüteceğiz." diye konuştu.
Kendisi Tekirdağ ve Çanakkale'de iken bir grup milletvekilinin Artvin, Kars ve Ardahan'da, bir diğer milletvekili grubunun da Van, Hakkari, Şırnak, Mardin ve Batman'da ziyaretlerde ve incelemelerde bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin her coğrafyasına gidiyoruz, vatandaşla konuşuyoruz, onlara umut veriyoruz. Onlara 'Umutsuzluğa kapılmayın, sorun çözülür, Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur, bütün sorunları aşacağız, önce Allah'a güveneceksiniz, sonra kendinize, sonra bize güveneceksiniz.' diyoruz. Türkiye'yi beraber aydınlığa çıkaracağız, diyoruz ." şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Bu mücadele bir hak mücadelesi! Dostlarımızla birlikte, işçiyle, köylüyle, emekliyle, emekçiyle, apartman görevlileriyle, hep birlikte başaracağız. Ne yaparlarsa yapsınlar inandığımız yoldan hiçbir güç bizi geri döndüremeyecek.
Devletin artık iyi yönetilmediğini sağır sultan bile duydu! Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bir kişiye emanet edemeyiz. Tek kişiye ülke yönetimi devredilemez. 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibidir.
KİN VE ÖFKEYLE DEVLET YÖNETİLMEZ
Urfalı bir arkadaşımız, “Paran yoksa, eşin, çocuğun, komşun yüzüne bakmaz ama en acısı hem paran yok hem Urfalıysan devlet yüzüne bakmaz. İnsan yüzüne bakmaz” diyor. Devlet değil, Saray’da oturanlar senin yüzüne bakmaz.
Buradan 83 milyon vatandaşımıza açık ve net çağrı yapıyorum. Hiçbirimizin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. Beraber Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak namus borcudur. Türkiye’nin sorunlarını beraber çözeceğiz. Önce Allah’a, sonra kendinize, sonra bize güvenin! Türkiye’yi aydınlığa beraber çıkaracağız.
Öyle bir noktaya geldik ki, akşam yatarken yarın sabah ne olacağını bilmiyoruz. Sabah kalktığımızda hangi kabusa uyanacağımızı da bilmiyoruz. Çünkü devlet yönetilemiyor! Devlet ahlakla, istişareyle yönetilir, öfkeyle değil! İsrafla, savurganlıkla devlet yönetilmez. Kin ve öfkeyle devlet yönetilmez… Egemen güçlerin talimatıyla Türkiye Cumhuriyeti yönetilmez.
MÜSLÜMANLIĞI KİMSEYE BIRAKMIYORLAR
Bir bakıyorsunuz bir milletvekili attığı bir tweet dolayısıyla dokunulmazlığı kaldırılıyor. Yargıtay hemen talimat veriyor yıldırım hızıyla milletvekilliği düşürülüyor. Hangi adalet? Yukardakiler ya da saraydakiler Müslümanlığı kimseye bırakmıyorlar.
Onların dışında bu ülkede Müslüman yok. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan ise bu haksızlığı nasıl sineye çekiyorsunuz, bu haksızlığı öfkeyle nasıl besliyorsunuz siz? Bunu anlamak mümkün değil.
SEÇİMLE GELEN SEÇİMLE GİDER
Hemen yıldırım hızı ve talimatla bir partinin kapatılması için derhal savcılığa talimat, “Bunu kapatın” diyorlar. Demokrasilerde parti kapatma olmaz. Seçimle gelen seçimle gider. Zaten milletimizden vize alamayan parti yok olur gider! Hem demokrasi, milli irade diyeceksiniz sonra kalkacaksınız sonra hukuka aykırı pek çok uygulamanın altına imza atacaksınız.
Baştan söyledim, yine söyleyeyim. Devlet önyargıyla yönetilmez. Devlet, “bu koltukta kalayım, ne olursa olsun” anlayışıyla yönetilmez. Koltuğa tapılan bir ülkede ne gelişmeyi, ne kadın-erkek eşitliğini asla bulamazsınız.
Bir sabah kalkıyor 42 milyon kadının hakkını elinden alıyor! 42 milyon kadına ihanet edeni gayet iyi görüyoruz. Bir kişi kalktı dedi ki, “Fesh ediyorum”. Kimsin sen! Adaletsizliğin ağababasısın biz onu biliyoruz. Kin ve öfkeyle ülkeyi yönetiyorsun. Yandaşlarına milyar dolarlar kazandırdığını biliyoruz. Siyaseti cep doldurma aracı olarak gördüğünü de biliyoruz.
SEN BU SÖZLEŞMENİN NESİNE KARŞISIN?
AK Parti’ye MHP’ye oy veren kadınlara seslenmek istiyorum. Cumhur İttifakı diyorlar ya, aslında Cumhur İttifakı yok orada, koltuk ittifakı var. İlkeler yok orada. Bütün mücadele koltuğu korumak üzere.
11 Mayıs 2011’de İstanbul Sözleşmesi kabul edildi. Amacı aile içi şiddeti önlemek. Tüm kadınların adına soruyorum. Erdoğan, sen bunun nesine karşısın? Gazi Meclis’ten oy birliğiyle çıkan İstanbul Sözleşmesi’ni fesh ederken kime sordun, bu ülkenin kadınlarına sordun mu? Kadınların nasıl şiddete uğradığını biliyor musun?
ORTA ÇAĞ’DA BÖYLE BİR ANLAYIŞ YOK
Bir hakkı kadınların elinden almak zorbalıktır. Buna asla izin vermeyeceğiz. Kadın kardeşlerime sesleniyorum, mağdur olan sizsiniz. Kadın öldürülebilir, şiddete, tecavüze uğrayabilir. Bunun ahlaklı bir yönü var mıdır?
Orta Çağ'da bile böyle bir anlayış yoktur! İstanbul Sözleşmesi, TBMM’den oybirliği ile geçti. Erdoğan ‘koltuğumu nasıl korurum' diye hareket ediyor, bu millet zorbayı demokratik yollarla, özellikle kadınların oylarıyla Saray’dan indirecek.
Tekrar güven ortamını sağlaması için Erdoğan’ın çıkıp “israfa son paketi açıklayacağım” demesi lazım. Kanal İstanbul gibi ucube projeleri yapmayacağız demesi lazım. “Bütçe disiplinini, mali disiplinini sağlayacağım” demesi lazım. Paraların nerede olduğunu vatandaşın da milletvekillerinin de herkesin de bilmesi lazım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.