“Türkiye'nin seçimini The Economist yapmayacak, millet yapacak”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, katıldığı bir canlı yayında İngiliz The Economist dergisinin kapağına ilişkin soru üzerine, “Türkiye'nin seçimini The Economist yapmayacak. Türkiye'nin cumhurbaşkanını ve milletvekilini Washington veyahut da Londra'dakiler seçmeyecek, Türk milleti seçecek” dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, katıldığı bir canlı yayında gündeme dair soruları cevapladı. Dış etkenlerin vatandaşları etkilemeye çalıştığını belirten Bozdağ, “Yabancı devlet başkanlarından tutun da basın mensuplarına kadar pek çok çevre Türkiye’deki seçimlere müdahale etmek için veya seçmenlerin tercihlerini etkilemek için değişik davranışlar ortaya koyuyorlar. The Economist’te onlardan bir tanesi. Çok belli Türkiye'nin seçimlerine müdahale girişimi bunlar ve Türk seçmeninin tercihlerini etkileme teşebbüsleri olarak duruyor. Ama şu açık. Türkiye'nin seçimini The Economist yapmayacak. Türkiye'nin cumhurbaşkanını ve milletvekilini Washington veyahut da Londra'dakiler seçmeyecek, Türk milleti seçecek" ifadelerini kullandı.
“Onlara en büyük cevabı millet verecek”
Yapılacak seçimin sadece Türk halkı tarafından değerlendirilmediğini, aynı zamanda dış basında yankı uyandırdığını aktaran Bakan Bozdağ, “Türkiye'deki seçimler sadece Türk halkı tarafından değerlendirilmiyor, aynı zamanda yurt dışında da değerlendiriliyor ve çok yakından takip ediliyor. Yabancı devlet başkanlarından tutun da basın mensuplarına kadar pek çok çevre Türkiye’deki seçimlere müdahale etmek için veya seçmenlerin tercihlerini etkilemek için değişik davranışlar ortaya koyuyorlar. The Economist’te onlardan bir tanesi. Başka dergiler, gazeteler de zaman zaman yapıyorlar benzer haberleri veyahut da manşet atıyorlar. Ama çok belli Türkiye'nin seçimlerine müdahale girişimi bunlar ve Türk seçmeninin tercihlerini etkileme teşebbüsleri olarak duruyor. Ama şu açık. Türkiye'nin seçimini The Economist yapmayacak. Türkiye'nin cumhurbaşkanını ve milletvekilini Washington veyahut da Londra'dakiler seçmeyecek, Türk milleti seçecek. Dolayısıyla bu manşetlerin milletimizin tercihlerini değiştirmeye etkili olacağına inanmıyorum. Esas manşeti sandıkta 14 Mayıs'ta Şanlıurfalılar, aziz milletimiz atacak ve onlara en büyük cevabı o verecektir” dedi.
“Kılıçdaroğlu’nu özür dilemeye davet ediyorum “
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun verdiği sözleri açıklaması gerektiğini belirten Bakan Bozdağ, Kılıçdaroğlu’nun dün yaptığı açıklamalarda da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iftira attığını itiraf etmiş olduğunu söyledi. Bozdağ şöyle konuştu:
“Sayın Kılıçdaroğlu yıllar sonra da olsa Cumhurbaşkanımıza iftira etmiş olduğunu, Cumhurbaşkanımıza bir kumpasın kurulmuş olduğunu, 17/25 Aralık’ın FETÖ'nün bir kumpası olduğunu, o kasetlerin de bir kumpas olduğunu ve kurmaca olduğunu açıkça itiraf etmiş oldu. Ama bir şey daha yaptı. Kendinin de o süreçte bu kumpasın neticeye varması için bilerek veya bilmeyerek bu kumpasa destek verdiğini itiraf etmiş oldu. Hatırlarsanız o zaman soruşturmalar vardı. 17 Aralık, 25 Aralık. Dosyalarda gizlilik kararı var. Onları ifşa etmek suç, gazeteciler yayınlayamıyor, televizyonlar veremiyor. Ama Sayın Kılıçdaroğlu, Meclis kürsüsünün dokunulmazlığını da istismar etmek suretiyle o kasetleri getirdi. Grupta dinletti ki, Türkiye kamuoyuna bu iftirayı, bu kurmacayı, bu kumpası hakikatmiş diye takdim etti. 'Benimle ilgili böyle kasetler çıksa, saniye durmam hemen bırakırım' dedi. Ama şimdi aradan geçen zaman içerisinde dün de bunun 17/25 Aralık'taki kasetin kumpas olduğunu itiraf etti. Bu şunu gösteriyor. Kılıçdaroğlu vaktiyle Türk halkını aldattığını, yanılttığını, sayın Cumhurbaşkanımıza atılan iftirayı yaydığını, yaygınlaştırdığını gösteriyor. Onun için de bu itiraf nedeniyle sayın Kılıçdaroğlu’nu Türk halkını aldattığı ve yanılttığı için Türk halkından özür dilemeye davet ediyorum. Cumhurbaşkanımıza karşı yürütülen iftira ve kumpas sürecine verdiği destekten dolayı da sayın Cumhurbaşkanımızdan özür dilemeye davet ediyorum. Herhalde böylesi bir noktada yani siyasi etik bunu gerektirdiği gibi bizim sahip olduğumuz ahlak kuralları da birisi bir kumpasa uğramışsa, birisi hakkında iftira atılmışsa bilmeyerek ya da onların doğruluğuna inanarak o sürece destek vermişse biri, bundan dolayı özür dilemesi, kamuoyundan ve Cumhurbaşkanımızdan özür dilemesi asgari ahlak kurallarının gereğidir. Sayın Kılıçdaroğlu’nu buradan özür dilemeye davet ediyorum.”
“Yalan söylüyorlar, belge ile açıklasınlar”
Terörist elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapıldığı iddialarına da Bakan Bozdağ, şöyle yanıt verdi:
“Yalan söylüyor. Bu kadar açık söylüyorum. Ellerinde belge var falan filan diye söyledikleri kısımda oraya zaman zaman bizim bir sürü Adalet Bakanlığı'ndan teknik heyetler gider. Oradaki binaların tamiri, bakımı, onlarla ilgili yani böyle bir görevlendirmeyle ilgili yapılan şeyler, çalışmalardan oradan muhtemelen edindikleri birtakım yazıları buradan o yazıları çarpıtıyorlar. 'Elimde belge var' diyor. Çık açıkla belgen varsa, elini tutan mı var? O belge Öcalan'la görüşmeyi gösteriyorsa elimde belge bu. Bak Öcalan ile bu görüştü çık açıkla. Açıklayamazlar. Çünkü bile bile Öcalan'la hiç alakası olmayan bir yazışmayı bir oradaki sadece teknik bir ihtiyaçtan, dış güvenlikle ilgili birtakım çalışmalar yapılmasına ilişkin görevlendirmeleri, yazışmaları alıp Öcalan'la görüştü şeklinde çarpıtıyorlar. Belgeleri çıkartsınlar göstersinler. Size versinler siz alın deyin. O belgelerde ne yazdığını ben biliyorum. Ama bu bir ahlak meselesidir. Yani orada rutin o dönem orada elektrikte sorun oluyor, inşaat oluyor, bazı gemilerde sorun oluyor. Bir sürü orada teknik anlamda sorun oluyor. Oraya da teknikerler gidiyor. Hakimler, o teknisyenlerin başında gidiyor. Oranın Öcalan'la hiç alakası yok. Öcalan'la görüşmeyle hiç alakası yok. Yani böyle bir şey yok ama maalesef burada demin dediğim gibi bazı teknik ihtiyaçları gidermek için yapılan şeyler. Yazışmalarda da bu sabit. Hangi kurum talep etmiş, sonra ne yapılmış hepsi yazıyor orada. Ondan sonra o çerçevede yapılan bir çalışmayı alıp siz Öcalan'la görüştü diye millete takdim edin. Bu ahlaksızlıktan başka hiçbir şey değil. Bunu ne için yapıyorlar? Şimdi Kandil açıklama yapıyor 'Biz Kılıçdaroğlu'nu destekliyoruz' diye. HDP açıklama yapıyor, 'Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz.' Emek ve Özgürlük İttifakı destekliyoruz diyor. Onlar ne dedi; 'Terör desteklerse biz yokuz Kılıçdaroğlu'nu desteklemeye. Onlar masaya oturursa biz kalkarız.' Şimdi terör bangır bangır bağırıyor. Meral Hanım'dan da daha çok efendim Mansur Bey'den de daha çok Kılıçdaroğlu’na çalışıyor. HDP de çalışıyor. Şimdi buradaki bu sözlerini nasıl yuttuklarını, nasıl bu sözlerini çiğnediklerini gizlemek için bak işte onlar da oradan görüşüyor diye bir sonuçla kendi ayıplarını kapatmak istiyorlar ama yok böyle bir şey. Büyük bir çarpıtmayı bile isteye yapıyorlar. Onun için de buradan bir kez daha çağrı yapıyorum. O hakimin de diğerlerinin de adını açıklayın. Yazıları da yayınlayın. Onlar yayınlamazsa yazıları ben yayınlayacağım. Bütün basına vereceğim. Bütün basına 'Bakın bakalım burada görüşme var mı?' Yani bugün yayınlamazlarsa yarın ben basına bütün bu yazışmaları vereceğim. Ben yayınlanması çağrısında bulunuyorum. Eğer ahlaklı ve söylediklerinin doğruluğuna inanıyorlarsa bugün yayınlasınlar. Yayınlamıyorlarsa ben arkadaşlarıma talimat verdim. Yarın bu yazışmaların hepsini Türkiye kamuoyuyla paylaşacağım.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.