Çatalhöyük Neolitik Kenti
Neolitik Dönem’e ait en eski yerleşimlerden bir tanesi olarak tanımlanan Çatalhöyük, ilk ev mimarisi, ilk manzara resmi, ana tanrıça kültü gibi özgün buluntuları ve inanç eserleri ile insanlık tarihine ışık tutmaktadır. Çumra’da yer alan Çatalhöyük, 1958 tarihinde keşfedilmiştir. Çeşitli aralıklarla yapılan bilimsel kazılar günümüzde de kapsamlı olarak devam etmektedir. Olağan dışı sanatıyla hayranlık uyandıran Neolitik Kent Çatalhöyük’te ilk buluntular MÖ 7400 yıllarına tarihlenmektedir. Kent, medeniyetin ve ziraatin temellerini anlamamızda uluslararası anahtar olarak tanımlanmaktadır. Çatalhöyük’ün Neolitik yerleşim tarzı ve kent planının eşitlik ideallerini yansıttığına inanılmaktadır. Çatalhöyük 2012 yılı itibarı ile UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmiştir.
Yaklaşık 9400 yıllık geçmişi olan höyüğün mimarisi ilgi çekicidir. Bir ailenin evdeki yaşam süresi bittiğinde ev toprakla doldurulmuş, üzerine yenisi yapılmıştır. Yeni evlerin sürekli yapılması ile günümüzde 21 metre yüksekliğe sahip höyük oluşmuştur. Höyük’te 18 yapı katı açığa çıkarılmıştır. Bina yapımında kullanılan malzeme kerpiç, ağaç ve kamıştır. Tavan üst örtüsü kamış üzerine sıkıştırılmış kil topraktır. Evler tek katlı olup, eve giriş damda açılan bir delikten, merdivenle olmaktadır. Her ev bir oda ve bir depodan oluşur. Odaların içinde dörtgen ocaklar bulunmaktadır. Duvarlar sıvalıdır, sıva üzeri beyaza boyandıktan sonra sarı, kırmızı ve siyah tonlarda resimler yapılmıştır. Orijinal boğa, koç ve geyik başlarının sıkıştırılmış kil ile konserve edilerek duvarlara aplike edildiği anlaşılmaktadır. Bu temaların yanında rölyef halinde insan figürleri ile hayvan figürleri de görülmektedir. Çatalhöyük, madenciliğin Anadolu’daki başlangıç tarihini Neolitik Dönem’e kadar indirmekte; o dönem insanının toplayıcılık ve avcılığın yanı sıra çiftçilikle de uğraştığını gösteren zengin buluntularıyla dikkat çekmektedir. Çatalhöyük, duvar resimlerinde kent planına yer veren ilk yerleşim merkezidir. Günümüzdeki mülkiyet kavramının o devirde başladığı, pişmiş topraktan yapılmış damga mühürlerle belgelenmiştir.
Çatalhöyük’te bulunan en önemli objelerden bir tanesi de yüksek kabartma ana tanrıça motifleridir. Bunlar, o dönemde dini inançların güçlü bir tanrıça etrafında şekillendirildiğini, eserlerin de tanrısal dişiliğe duyulan saygının izleri olduğunu göstermektedir.
KAZI TARİHÇESİ
Çatalhöyük'te kazı çalışmaları elli yılı aşkın bir süredir devam etmektedir. 20. yüzyılın ortalarındaki ilk araştırmaların başlamasından önce de yerel halkın yakından bildiği höyük Neolitik dönemden günümüze kadar farklı topluluklarca kullanılmıştır. Çatalhöyük; David French, Alan Hall ve James Mellaart'dan oluşan bir grup İngiliz arkeolog tarafından keşfedilmiştir. Alan, Mellaart üzerinde öylesine bir iz bırakmıştır ki eşi Arlette'in de yardımıyla kazı çalışmalarını planlamaya başlamıştır. Mellaart’ın 1961'deki ilk kazısı, toplamda 39 gün sürmüş ve bu kazı sezonunda figürinlerin, çömleklerin ve duvar resimlerinin yanı sıra 40 ev gün ışığına çıkarılmıştır. 1961'den 1965'e kadar, Mellaart'ın ekibi çalışmalarına devam etmek için her yaz alana geri dönmüştür.
1993’te kazı iznini alan ve Çatalhöyük'e gelen Hodder, bu tarihten sonraki her yaz yerli ve yabancı birçok uzmandan oluşan uluslararası takımlarla birlikte alanda çalışmaya başlamıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.