"Gazellerin piri: Kazancı Bedih"
Gazelhan ve sıra gecesi geleneğinin önemli ustalarından ünlü sanatçı Kazancı Bedih, vefatının 17. yılında anılıyor.
Asıl adı Bedih Yoluk olan Türk halk müziğinin davudi sesli sanatçısı, 1929'da Çulhacı Halil ve Zemzem Hanım'ın çocukları olarak Şanlıurfa'da dünyaya geldi. Kazancı Bedih, çocukluğundan itibaren müzikle ilgilendi, cümbüş, ut ve tambur çalmayı öğrendi. Kazancılık mesleğini uzun yıllar icra etmesi, yeteneği ve işindeki mahareti dolayısıyla halk arasında "Kazancı Bedih" olarak nam saldı. 1948'de askere giden Kazancı Bedih, 1950'de belediyede işçi olarak çalışmaya başladı. Takvimler 1975'i gösterdiğinde emekli olan Bedih, müziğe ilgisi dolayısıyla boş vakitlerini taziyelerde ve mevlitlerde gazel okuyarak geçirdi.
FUZULİ VE NABİ GİBİ DİVAN ŞAİRLERİNİN GAZELLERİNİ SESLENDİRDİ
1977 yılından sonra gazeller okuyan Kazancı Bedih, kısa sürede farklı yorumuyla ön plana çıkarak meşhur oldu. Divan şiirine sayısız eser kazandıran Fuzuli ve Nabi gibi şairlerin gazellerini etkileyici sesiyle okuyan Kazancı Bedih, bir güfteyi farklı makamlarda icra edebilme yeteneğiyle de 1980'li yıllarda dikkatleri üzerine çekti. Kazancı Bedih, dost meclislerinin kısa sürede sevilen ve aranan kişisi olmayı başardı, gazelin yanı sıra okuduğu uzun hava ve türkülerle de her yaş grubuna icra ettiği müziği sevdirdi. Kazancı Bedih'in sesinin tonunu ve okurken takındığı tavrı, aralarında İbrahim Tatlıses, Mahsun Kırmızıgül, Selahattin Alpay ve Mahmut Tuncer'in de bulunduğu birçok sanatçı örnek almaya çalıştı.
SIRA GECESİ GELENEĞİN ULUSAL ANLAMDA BİLİNMESİNE VESİLE OLDU
Kazancı Bedih, Urfa sıra gecelerine 1985 yılından itibaren okuduğu gazellerle damga vurmayı başardı. Hemşehrisi İbrahim Tatlıses'in daveti üzerine şov programına katılan duayen ses, Urfa sıra gecelerinde seslendirilen türküleri okuyarak kente has bu geleneğin ulusal anlamda bilinmesine vesile oldu. Kentin müzik kültürünün başında gelen sıra geceleri, bu tarihten itibaren birçok ulusal televizyon yapımcısı, müzik şirketi ve büyük otellerin ilgisini çekti. Bu sayede Şanlıurfalı sıra gecesi grupları, yurt dışında bile birçok etkinliğe katılma imkanı buldu. Yavuz Turgul'un yönettiği ve Şener Şen'in başrolde oynadığı "Eşkıya" filminin müzikleriyle daha fazla tanınan Kazancı Bedih, plakçıların ısrarı üzerine 1996 yılından sonra da çok sayıda plak yaptı.
"70 YAŞINDAN SONRA YAKALADIĞIM ŞÖHRET BENİM İÇİN ÖNEMLİ DEĞİL"
Duayen ses, uzun yıllar sıra gecelerinde sahne almasına rağmen sevdiği kazancılık mesleğine de devam etti. Karakteri ve mütevazı kişiliğiyle hemşehrilerinin kalbine taht kuran Kazancı Bedih'e halk arasında ve birçok meşhur sanatçı tarafından 1997 sonrası "Pir" diye hitap edilmeye başlandı.
Söz ve duygu yoğunluğu, okuduğu eserlere mistik hava katması, hayatının sonbaharında sanatçıyı Türkiye çapında 2000'li yıllarda daha da meşhur etti. Kazancı Bedih'in, 2001'de sanatçı Mahsun Kırmızıgül ile düet yaptığı "Nemrut'un Kızı" adlı şarkıya ölümünden sonra klip çekildi. Kariyerinin zirvesine hayatının son deminde çıkmayı başaran Kazancı Bedih, 2003'te yaptığı basın açıklamasındaki, "70 yaşından sonra yakaladığım şöhret benim için önemli değil." sözleriyle sanat hayatına son verdiğini duyurdu. Sahnelere veda ettikten bir yıl sonra Kazancı Bedih ve eşi, 19 Ocak 2004'te Şanlıurfa'daki evlerinde uyudukları esnada, sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenerek hayatını kaybetti.
"USTALARIN ADLARI MUTLAKA ÜNİVERSİTELERİN MÜZİK BÖLÜMLERİNDE YAŞATILMALI"
Folklor araştırmacısı Abuzer Akbıyık, bir anma toplantısında yaptığı konuşmada, Kazancı Bedih'in, okuma tavrı ve ses güzelliğiyle kendine özgü bir yapısı olduğunu belirterek, "Bu gelenek şu anda Urfa'da ustalarını kaybetmiş olarak yaşıyor. Artık insanlar bu geleneği kasetlerden öğrenmeye çalışıyor. Gazel geleneğinin okullarda, konservatuvarlarda ve hatta korolarda yaşatılması gerekiyor. Kazancı Bedih gibi önemli ustaların adları mutlaka üniversitelerin müzik bölümlerinde yaşatılmalı." ifadelerini kullanmıştı. Kazancı Bedih'in oğlu Naci Yoluk, babasından devraldığı gazel geleneğini aynı heyecanla yaşatmaya çalıştığını vurgulayarak, babasını şu sözlerle anlatmıştı: "Babam yüreği sevgi dolu bir insandı, musikiyi çok severdi, gününün büyük bölümünü gazeller üzerine kafa yorarak değerlendirirdi."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.