Selçuklu’nun başşehri Konya, tarihi sorumlulukla Konya ve ülke turizmi için çok önemli bir projeyi hayata geçiriyor. Konya Büyükşehir Belediyesi, Antalya İli, Alanya ilçesi sınırları içerisinde yer alan Keykubad Göç ve Kervan Yolu güzergâhının; korunması, işaretlenmesi, tanıtılması, bakımı ve proje bütünlüğünün sağlanması amacıyla Alanya Belediyesi ile ortak projeye imza atacak. Konya Valiliği, Antalya Valiliği ve Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Konya-Alanya arasındaki 405 kilometre uzunluğundaki Keykubad Göç ve Kervan Yolu turizme açılmıştı. Şimdi Alanya Belediyesi ile birlikte tarihi yolda önemli projelere imza atılacak. Çatalhöyük’ten Selçuklu’ya uzanan binlerce yıllık bir miras olan Keykubad Yolu; Roma ve Bizans döneminde şekillenen yol ağları, Selçukluların kervansaraylarıyla dönemin en önemli güzergahları arasındaydı. Şimdi tarih yeniden ayağa kalkacak.
TARİHİN VE DOĞANIN HARMANLANDIĞI BİR KÖPRÜ
Keykubad Göç ve Kervan Yolu, Anadolu Selçuklu Devleti’nin altın çağında Sultan Alaeddin Keykubad’ın vizyonuyla şekillenmiş bir güzergâh olarak biliniyor. Konya’dan Alanya’ya uzanan bu yol aynı zamanda medeniyetlerin buluştuğu ve kültürlerin harmanlandığı bir köprü görevini üstleniyor. İpek Yolu’nun Anadolu’daki en canlı damarlarından biri olan Keykubad Yolu, sadece ticaret değil, bilim ve sanatın da taşıyıcısıydı.

1221 sonbaharında, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad’ın on binlerce asker, at ve devesiyle Konya’dan Alanya’ya uzanan destansı yolculuğu, bugün Keykubad Fetih Yolu olarak tarih ve doğa tutkunlarının adımlarını bekliyor. Konya Akören’den başlayıp Mavi Boğaz Kanyonu’nun antik koridorlarına, Çarşamba Çayı’nın şırıltılarına ve Roma lejyonerlerinin izlerini taşıyan Sarıot Gölü’ne uzanan bu rota, savaş teçhizatı yüklü kervanların geçtiği taş döşeli yollarda zorlu Toros geçitlerini aşmanın heyecanını yaşatıyor.
BİNLERCE YILLIK GÖÇÜN ve İPEK YOLUNUN İZLERİ
Bu yolun hikayesi Helenistik dönemden sonra Kilikyalılarin Romalılar Selçuklularin kullandığı tarihi bir kervan yolu olduğu gibi Yörüklerin göçerlerin de kullandığı bir yol olduğu için binlerce yıllık izlerini taşıyor. Toros Dağları’nın eteklerinde yol boyunca sıralanan antik kalıntılar Selçuklu köprüleri ve hanlar; yürüyüşçüler ve bisikletçiler için hem tarihin izlerini keşfetme hem de Mavi Boğaz Kanyonu’nun devasa kayalıkları, Aygırdibi Şelalesi’nin coşkusu ve Alara Çayı’nın berrak suları eşliğinde unutulmaz bir deneyim olacak.
Çağlayan’da ata buğdayı değirmeninin hâlâ döndüğü Dereköy’de tahin ikramlarıyla karşılanan yürüyüşçüler, Aygırdibi Şelalesi’nin gürültüsü eşliğinde Kapı İni Mağarası’ndaki Roma mezarına, Susam Geçidi’nin jeolojik sırlarına ve Helenistik Kırk Dönme Kervan Yolu’na tanıklık edip nihayetinde 13. yüzyıldan kalma Alarahan Kervansarayı’na ulaşacak. Sultan’ın zaferle taçlanan ihtişamlı rota İbn Bibi’nin bahsettiği Karalia Antik Kenti’nden ve Kanlı Dere’den (Fığla Deresi) geçerek Ptolemaios Antik Kentine bağlanıyor.