BAKIMINI ÜSTLENDİĞİMİZ HAYVANLAR ARKETİPLERİMİZDİR
İnsan olmak ile ilgili bir öykü anlatmaya başladığımızda irdelediğimiz ve ilerleyeceğimiz yol “kendi”liğimizdir. “Kendi”ni anlatma, anlatının hem içeriğine ve niteliğine yani bütüncül olarak özüne hem de biçimine içindir. Kuramlar ve öyküler ötekinden çıkmaz. Her şey “kendi” kuramımızdır. Öteki ancak bir ilişki sürecinde “öteki”nde kendini bulmak ve yeniden üretmek içindir.
Carl Gustav Jung dünyasında, temeli antik Yunan’a dayanan “arketip” bir ilk örnek, numune, ilk tip, orijinal model gibi anlamlara gelir ama bunları aşan bir yapısı vardır. Arketipler kolektif bilinçaltımızı oluştururlar. Arketipler, kalıtsal eğilimlerimiz doğrultusunda hayatımıza rehberlik eden ve toplumsal bilinçdışının içinde yer alışlarıyla, yoğun duygusal öğeler ve enerjiler taşıyan evrensel düşünce egzersizleridir niteliğindedir.
ARKETİP
Jung’a göre, temel insan davranışlarını sergileyen dört arketip vardır. Her bir arketip kendine ait değerleri, anlamları ve kişilik özelliklerin niteliğidir. Evrensel mitik karakterlerin yani arketiplerin, tüm dünyadaki insanların kolektif bilinçaltlarında yatmakta olduğuna inanılır. Arketipler bütüncül ele alındığında, insan ruhunun gizilgüçlerinin toplamını canlandırır ve onu ifade eder. Tanrı, insan ve kozmos arasındaki derin ilişkiler bakımından atalardan kalma zengin bilgi hazinesidirler. Bu hazineyi açmak, onu yeni bir yaşama uyandırmak, bilinçli bütünleştirmek, insanı yalnızlığından kurtarıp, sonsuz kozmik sürece katmak davranışı bilimden de, ruhbilimden de öte bir yaşam türü olmaktadır. Bütün insan yaşantısının ilk kaynağı arketip, bilinçdışındadır; yaşamlarımıza oradan uzanmaktadır. Yansımalarını çözümlemek, onları bilinç yüzeyine çıkarmak gerekmektedir. Jung’a göre bilinçaltı kendisini halk masallarında ve mitlerde ifade etmektedir. Mitler kendimizi gerçekleştirme yolunu gösteren işaretlerdir. Dört aşaması vardır: 1. Persona 2. Anima ve Animus 3. Gölge 4. Benlik (Ben)
ANNE ARKETİPİNİN ÖYKÜSÜ
Jung, Dört Arketip eserinde “anne arketipi” ile ilgili şu görüşlerini paylaşır: “Her arketip gibi anne arketipinin de sayısız tezahürü vardır. Ben burada daha tipik bazı biçimleri anmakla yetineceğim: kişisel anne ve büyükanne; üvey anne ve kayınvalide, ilişki içinde olunan herhangi bir kadın, örneğin sütanne ya da dadı, ata ve bilge kadın, daha üst anlamda tanrıça, özellikle de Tanrı'nın anası, Bakire Meryem (gençleşmiş anne olarak örneğin Demeter ve Kore), Sophia (anne-sevgili olarak, ayrıca Kybele-Attis tiplemesi, ya da kız-[gençleşmiş anne-]sevgili); kurtuluş arzusunun hedefi (cennet, Tanrı krallığı, göksel Kudüs); geniş anlamda kilise, üniversite, kent, ülke, gök, toprak, orman, deniz ve akarsu; madde, yeraltı dünyası ve ay, dar anlamda doğum ve dölleme yeri olarak tarla, bahçe, kaya, mağara, ağaç, kaynak, derin kuyu, vaftiz kabı, kap biçiminde çiçek (gül ve lotus); büyülü daire olarak (Padma olarak Mandala) ya da Cornucopiatypus (Bereket Boynuzu); daha dar anlamda rahim, her tür oyuk biçim (örneğin vida yuvası); Yoni; fırın, tencere; inek, tavşan, her tür yararlı hayvan.
KOLEKTİF BİLİNÇ
Arketipler, toplumsal olandan bireysele doğru kültürümüzü oluşturan temel yapı taşlarıdır. Uzun dönemler boyunca karşılaştığımız benzer olaylar bir süre sonra tecrübeye dayalı davranış kalıplarını oluşturur. Bu pratik kalıplar kuşaklar boyunca aktarılmaya başlanır. Böylece her birimizin karşılaştığı ya da içinde olduğu anne, baba, erkek, kadın gibi kavram ve roller ile geçimimizi sağlamak, eş ve arkadaş bulmak/olmak, yolculuğa çıkmak gibi pratikler/roller; şablonlar olarak arketipleri ortaya çıkarmıştır. Bu anlamda her arketip için belli sosyal ve psikolojik karşılar nitelikte ve ona cevap olarak ortaya çıkmış “prototip - ilktip”, “numune” tanımlaması olduğu gözlemlenebilmektedir. Gerçek dünyada bir karşılığı olduğunda, mevcut soyut imgelerin ruhu olan veya olmayan yani canlı yahut cansız varlıklara dönüşmeleri, kişilikteki en önemli güç olarak adlandırılır. Bu durum ilk kez Jung tarafından ortaya atılan “kolektif (toplumsal) bilinçaltı kavramı ve kuramı ile açıklanmaktadır.
SAHİP OLDUĞUMUZ ARKETİPLER
Hepimizin sahip olduğu ortak bir bilinçaltı mevcuttur. Ruh halimiz, düşlerimiz, inançlarımız, öykülerimiz, farkına varsak da varmasak da paylaştığımız bu ortak bilinçaltını oluşturmaktadır. Jung, insanın türünün geçmişiyle bağlantılı olduğu ifade eder. İnsanın algı ve eğilimindeki seçiciliğin ise kalıtım yolu ile geçtiğini belirtmiştir. Yanı sıra beraber arketipler bağımsız yapılar oldukları gibi, bazen bir araya gelerek yeni bileşimleri de oluşturabilirler. Jung’un anne arketipi yaklaşımında olduğu gibi arketiplere mitoloji, masal ve edebiyatta çok sık rastlanır. Mitolojide gördüğümüz temel karakterler, aslında her çağda sıkça sözü edilen, işlenen hatta gündelik hayatta sürekli karşımıza çıkan, bizi korkutan veya bize sevimli gelen karakterler/arketiplerdir. Jung’un geliştirmiş olduğu arketipal yaklaşım, insanlar için olduğu kadar, insan hayvan ilişkisinde işlevsel hayvan sever kişilik tipolojileri sunmaktadır. Bu bakış açısıyla beslediğimiz, bakımını üstlendiğimiz her hayvanın kişiliği bizim kişiliğimizle birkaç veya daha çok uyumlu arketipin bileşimi şeklinde ele alınabilmektedir. Örneğin sadık, koruyucu ve avcılıklarıyla öne çıkan köpekler:
KÖPEK SİMGESİ ÜZERİNDEN ARKETİP SAHİPLİĞİ
MISIR: Antik Mısır mitolojisinde, köpeklerin kutsal ve tanrısal bir niteliği vardır. Anubis, ölülerin koruyucusu bir tanrıdır; çakal başlı bir insan figürüyle tasvir edilirdi. Anubis, ölülerin ruhlarını korumak ve onları ölümden sonraki yaşama hazırlamakla görevliydi. Antik Mısırlılar, ölülerin cesetlerini mumyalama işlemi sırasında Anubis'in yardımını talep ederlerdi.
YUNAN: Yunan mitolojisinde, köpekler koruyucu ve rehberdir. Üç başlı köpek olan Cerberus Hades'in dünyasına geçişi yönetir, yeraltı dünyasının girişini korur, ruhların ölümden sonraki yaşama geçişini kontrol edebilir.
HİNT: Hindu mitolojisinde, köpekler genellikle tanrıların ve tanrıçaların eşlikçileri, sadık refakatçileridir ve insanların ruhlarına rehberlik eder, korur.
ÇİN: Çin mitolojisinde, köpeklerin sahiplerine şans getiren koruyuculardır. Fu Dog adlı köpek evlilik, sadakat ve refahın sembolüdür. Çin evlerinin ve tapınaklarının girişlerinde koruyucu bir heykel olarak durur kötü ruhları uzak tutar.
KIZILDERİLİ: Kızılderili mitolojisinde köpekler genellikle avcı, koruyucu ve rehberdir. Köpeklerin ruhları insanlarla yakından bağlantılıdır ve kutsal bir varlıklardır.
ESKİMO: Eskimo mitolojisinde, köpekler kahramandır ve avlanmada, taşıma işlerinde ve kışın karlar arasında seyahat etmede kullanırlar; günümüzde de bu uygulama sürmektedir.
Köpeklerin dünyanın dört bir yanındaki farklı kültürlerdeki mitolojik ve dini açıdan önemi, insanların bu hayvanlara olan bakış açılarını ve onlarla olan ilişkilerini doğrudan etkilemektedir. Bazı kültürlerde köpekler kutsal ve saygın varlıklar olarak kabul edilirken, diğer kültürlerde daha nötr veya negatif bir imajla ilişkilendirilirler. Ancak ne olursa olsun köpekler hayatımızda, evimizdedirler ve hayatı onlarla paylaşan sayısın insan vardır. Köpeğin üç önemli özelliği; sadık, koruyucu ve yeraltına özgü vahşi karanlığıdır.
Örnek olarak burada köpeği verdim, bunu özel bir sebebi yok. Toplumlarda başta kedi ve köpek olmak üzere son derece değişik türde hayvan besleyenler var elbette. Neden köpek? Bir köpeği hayatımıza neden dâhil eder, onu ailemizin bir ferdi yaparız? Bu durum bilinçdışıyla ilgilidir. Bir arketipimizin taşıyıcısı olarak her an vahşiliği ortaya çıkabilecek olan köpek, kendimize bir varlığa hassas bir sadakatle bakabileceğimiz, onu her şeye karşı koruyabileceğimiz, onunla bir aile kurabileceğimiz varlıktır ve aynı zamanda köpek arketipi üzerinden bu kendimize bakma ve kendimizi ifade etme pratiğimizdir. Böylece bilinç ve bilinçdışımızı belirli bir yüksekliğe taşırız ki, kolektif hafıza içinde kendimizi kaybolmaktan koruruz. Bir köpekle yaşamak köpeğin bizimle yaşamasından çok bizim köpekle yani o çalkantılı büyük denizle, bilinçaltımla yaşamamız halidir. Bu durum herkes için farklıdır ama peki “köpek” deyince bende çağrıştıranlar nedir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.