Ali Ulurasba

Ali Ulurasba

BEN YAPTIM OLDU: YANINA KÂR KALMAK

BEN YAPTIM OLDU: YANINA KÂR KALMAK

Yapıyorum çünkü yapabiliyorum.

Vicdanı niye insanları biraz korkak yapmıyor?

Hak neden bizden bir insan yaratmıyor?

Yaşam hüzün üzerine kurulu değil ama yaşam haz üzerine de kurulu değil.

Yaşamak bir inanç da değil.

Militanca bir hevesle hemen her açıdan ötekini kendi hayatına kıstırmak yapabiliyor olduğu için yapmanın özgürlüğü olmasa gerek.

Asla olmamız gerektiği kadar iyi değilizdir ve görünen o ki diğerleri de öyle değildir.

Yine de HER ŞEY ALDIĞIMIZ NEFESİN MUTLULUĞUNDAN SONRA GELİR.

Aldığın nefesin farkına varmayanlar mıdır yanına kâr kalanlar?

Yanına kâr kalmak! Belki de bütün mesele budur.

Gayrimeşruluk korkuyu maskeler, tamam.

Her yeni gün yanında zorunlu olarak bir miktar hayal kırıklığı getiriyor.

Gerektiği kadar iyi olmak konusunda bazıları bilinçsizce mi başarısızdır yoksa böyle yaşamak onların asıl umurunda olan şey midir?

Vicdan ve hak; sanki belirsizliğe övgü gibi iki sözcük.

“Tanrı senin hakkında gelecek!”

“Öbür dünyada hakkımı alacağım!”

“Dur sen! Ölüm hakkından gelir senin.”

Yaptıkları her şeyin yanına kâr kalan insanlar ile aynı yeryüzünde yaşamak ve onların da bir gün selamet yerine kahredici bir azapla azap çektiğini, canının yandığını görmek…

ÖBÜR DÜNYA VARLIĞIMIZI DESTEKLEMESE NE OLURDU?

Hepimiz “yapıyorum çünkü yapabiliyorum” deseydik ne olurdu?

Belki de hepimiz yapabiliyoruz ama çoğumuz yapmıyoruz. Öyleyse nasıl oluyor da “ama çoğumuz yapmıyoruz?”

Hayattan ne alırsak karşılığında ne verdiğimizi bildiğimiz için mi?

Basit bir haz-acı hesabı mı yaptığımız yoksa daha büyük ir şey için mi kendimizi tutuyoruz?

Bizim de yanımıza kâr kalabilir; bir deneseydik; ama hayır, yapmıyoruz, yapabildiğimiz halde yapmıyoruz. Bunu sadece öbür dünya, cehennem ve Tanrı korkusuyla açıklamak da mümkün görünmüyor. Yapmıyoruz, o kadar. BU AKUT DENEYİME KENDİMİZİ KAPTIRMIYORUZ.

Şu soruyu da sorabiliriz: Şu her türlü kötülük tanımını kendi üzerinde barındıran insanların yaptıkları gerçekten yanlarına kâr kalıyor mu? Yoksa aslında günün sonunda ödedikleri bedeli yaptıklarının bedeli olarak görmedikleri için mi gayrimeşruluklarını sürdürüyorlar? O zaman şu soru da haklı bir soru “gayrimeşrular nasıl görecekler, yaptıklarının yanına kâr kalmadığını?” Bu körlük de onların ödedikleri bedelin bir parçası değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ulurasba Arşivi