İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ YALANI
Nuh tufanı dâhil büyük iklim değişiklikleri gerçekleşmiştir yeryüzünde ama neden günümüzde siyaset hem panik halinde iklim değişikliğiyle müdahale ediyormuş gibi görünüyor hem de neden doğayı sabote ediyor?
İklim değişikliği ile ilgili büyük bir yalanın da çevrim içi olduğunu düşünüyorum. Siyaset iklim değişikliği konusuna da çevreye, doğaya kendi çeki-düzenini veriyor. Buraya taşınan sloganlar, bu alanda yapılacağı söylenen siyaset ve pratikler gerçekleri yansıtmıyor, tıpkı köpeklerin zehirlenip öldürüldüğü gibi.
İnsan merkezli (antroposentrik) doğa anlayışı bütün hızıyla sürüyor bir dip akıntı olarak yüzeyde ise geri dönüşüm ve benzeri popüler uygulamalar. Gerçekte bir iklim krizi var mı? Buna karşı nasıl bir mücadele yöntemi izlenebilir? Bu yöntemde siyaset samimi mi?
Siyaset kanımca bu alanı da kirletiyor. Bugün hem işgal altındaki hem de savaş olan bölgelerdeki çevreye verilen zararları ne yapacağız? Kimyasal silah tehditlerini nereye koyacağız? Ekolojik büyük anlatıyla geliştirilen ilişkinin dinamikleri neler ve bu dinamikleri kim nasıl anlayıp hayata geçirme gayreti içinde samimi?
Bir yanda uçakla seyahat edecek yolculara “karbon ayak izinizi düşürmek için daha hafif valiz taşıyın” denilirken diğer tarafta savaş uçakları sağa sola bomba yağdırıyor.
Bu büyük ekolojik anlatıda gerçekten iklim değişikliği yaşanıyor mu ve bu insan kaynaklı mı? İkincisi bunun önüne geçilebilir mi? Burada siyaset nerede duruyor? Bu soruların cevaplarını önemsiyorum. Yoksa bizim bir yalana inanmamızı isteyen siyaset iklim değişikliği, kendi ürettiği geleceğin ekolojik felakete kurban edilemeyeceği propagandasıyla yine çevreyi mi katlediyor? Eğer iklim değişliği yalan değilse neden sürdürülebilir savaşlar üretiliyor; nasıl oluyor da maden arama adı altında dağlar bombalanıyor, dereler yok ediliyor vb?
İklimin değiştiği, ekolojik bir felaketin her zaman insanlığı en güçlü yerinden vuracağı bir vak’a; bunu Nuh Tufanı’nda Vezüv'ün MS 79 yılındaki püskürmesiyle Pompei, Herculaneum ve Stabia kentleri haritadan silinmesi ve daha başkaları. Google girdiğinizde size dünyada yaşanmış doğal afetler ile ilgili birçok bilgiyi sunuyor aslında. Buradan şuraya varmak istiyorum gerçekten bir ekolojik kırım yaşanacak ise bunu sadece siyasilere bırakmak ve onların söylemlerine göre hareket etmek doğru mu sorusunu da sormak gerekiyor. Çünkü bu soruyu sormaz ve bunun cevabını aramazsan iklim değişikliği bir kehanetin içine hapsedilmiş olarak kalıyor, kanımca. Siyasetin kendi inanmadan yaptığı şeylere halkın inanma imkânı ne kadardır?
Siyasetin inanmasını bir kenara bırakalım, uygulamaları da tutarlı değil. Çevreye korkunç derecede zarar veren bölgesel savaşlar, işgaller, göçlerin teşviki, göçmenlerin bu konuda bilgisizlikleri veya umursamazlıkları, bu etkileşimlerden kaynaklı yerleşiklerin göçmenlerin yaşamları karşısındaki bıkkınlıkları… Daha birçok şey söylemek mümkün.
İş sokak yaşayan köpeklerini öldürmeye gelince hızlı ilerlerken nasıl oluyor da çevre zehirlenirken, ekolojik dengesizlikler siyaset aracılığıyla neredeyse çözülmez biçimde bozulurken bu derece hızlı işlemiyor, bu da çarpıcı bir gerçek. İklim değişikliğine karşı siyasi mücadelenin bu iki yüzlü tavrı kanımca iklimin değiştiği ve insanlığın bir felakete doğru sürüklendiği gerçeğini insanlar nezdinde hafifletiyor. Hatta düz dünyacılar gibi insanların bir kısmı artık iklimin değiştiğine değil iktidarların bu alanı da kullanarak rant devşirdikleri görüşüne inanmaya başladı. Bu iklim değişikliğinde daha tehlikeli bir anlaşış kanımca.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.